|
Batı’nın müdahaleleri karşısında Türkiye-Azerbaycan ekseni

Rusya ve Batı Avrupa devletleri aynı anda farklı gerekçelerle Ermenilere destek vermişlerdi. Rusya, Güney Kafkaslarda hâkimiyetini sürdürmek; Batı Avrupa ülkeleri de aynı coğrafyadaki menfaatleri açısından Ermenilere destek veriyordu. Küresel rekabetin olanca hızıyla arttığı dönemlerde Rusya’dan ve çeşitli Avrupa ülkelerinden aldıkları destek ile Ermeniler din, ideoloji ve örgütlenme bakımından ciddî dönüşümler geçirdi. Bu değişimler Ermenileri yaşadıkları bölgeler, şehirler ve kültür ortamları ile sorunlu hâle getirdi. Dönemsel kazanımları mutlaklaştırdıkları için şartların değişimi ile ortaya çıkan zaafları ve kayıpları kabullenemiyorlar. Bu açıdan tedhiş ve terörü bir araç olarak kullanmakta sakınca görmüyorlar.

Bugün İslam dünyasına yönelik suçlamaların haddi hesabı yok. Suçlamalar biri de terörist faaliyetlerdir. Terörist eylemlere yönelik eleştirilerin haklılığını bir tarafa koyduğumuzda İslam dünyasına yönelen eleştirilerin mevzi eylemlerin çok ötesine geçtiği, bizzat dinin ve dinî değerlerin hedefe konulduğu çok açıktır. Bu çerçevede İslam dünyasını temsil eden liderler de bu suçlamalardan payını almaktadır. Bu da terör kavramının bir silah olarak kullanıldığını gösterir. Eğer amaç terörü sonlandırmak olsaydı daha farklı bir yaklaşım sergilenirdi. Bunun tam aksine son dönem Türk ve İslam tarihinde terörist faaliyetler bizzat Avrupa devletleri tarafından desteklemiştir.

Yunan ayaklanmasından itibaren terörist faaliyetler tedhiş eylemleri kategorisinde tekrarlandı ve büyük kayıplara sebep oldu. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında çok daha etkili olan bu faaliyetler Balkanlar, Anadolu ve Kafkaslarda büyük değişimlere sebep olmuştur. Kafkaslarda Müslümanlara yönelik tedhiş eylemlerini durdurmak amacıyla kurulan ve Ahmet Ağaoğlu’nun başkanlığını yaptığı Difaî teşkilatı, Batılı ülkeler tarafından desteklenen Ermeni terörünü anlamamız açısından önemlidir. Nitekim Difaî teşkilatı kurulduktan sonra Ermeniler tarafından bir araç olarak kullanılan tedhiş yani terör eylemleri durmuş, sıradan halk rahat bir nefes almıştır.

Terör eylemlerinin coğrafyamızda etkili olduğu ve teröristler lehine sonuçlar doğurduğunu Kafkaslarda da görebiliriz. Ermeniler her defasında Kafkasya Türkleri aleyhine toprak kazanmış ve somut bir örnek olarak Karabağ’ın statüsünde Ermeniler lehine değişimler olmuştur. Ermeniler, Batı’dan destek bulmakta zorlanmadıkları için terör faaliyetlerinden kaçınmamışlar ve her defasında kazanımlar elde etmişlerdir.

1990’larda Azerbaycan topraklarının yeniden işgali ile başlayan dönemde de geçmişin tekrarı yaşandı. Azerbaycan’ın tarihî şehirleri işgal edilirken tedhiş eylemlerinin yeniden vuku bulması belli bir amaca ve programa işaret ediyordu ve Ermeni liderler bunu açıklamakta bir sakınca görmedi. Zayıf durumda olan Türklerin cevap vermeye takati yoktu ve Avrupa, Ermenileri her zaman koruyacaktı. Türklerin zayıflığı üzerine bir sistem inşa edilmişti. 27 Eylül’de başlayan hadiseleri de bu çerçevede değerlendirebiliriz. Yüz yıl sonra Kafkasya Türkleri ilk de zaaf üreten taraf olmaktan çıkınca Ermenistan’ın tedhiş eylemleri kendine zarar vermeye başladı. Doksanlar da dâhil olmak üzere sürekli kazandıkları için benzer bir sonuç hayal ettikleri açıktır. Ermenistan’ın veya Ermenilerin ateşkes anlaşmasından sadece birkaç dakika sonra sivil yerleşim yerlerini vurmasının sebepsiz olmadığı açıktır. Yaklaşık yüz elli yıldır destek gördükleri merkezlerin harekete geçmesini ve Kafkaslardaki durumu Ermenistan’ın lehine sonuçlandırmasını istiyorlar.

Ermenistan, ateşkes anlaşmalarından hemen sonra Azerbaycan şehirlerini füzelerle vurduğu hâlde Kafkasya Türklerinin dehşet duygusuna teslim olmadıklarını ve dolayısıyla çözülmedikleri görüyoruz. Bu durumu savaşın gidişatını belirleyen en önemli faktörler arasına koymak gerekir. Halkın veya milletin ne büyük güç kaynağı olduğu bir kere daha anlaşıldı. Ermenilerin en büyük yanlışı da buradadır. Batı ile iyi ilişkiler kuran örgütlere kendilerini teslim ettiler. Coğrafya, kültür, din ve ideoloji alanında meydana gelen değişimlerle birlikte düşünüldüğünde Ermeni örgütlerinin sıradan Ermenilere de zarar verdiği açıktır.

Azerbaycan-Türkiye eksenini küresel enerji jeopolitiği ya da Çin-Amerika rekabeti açısından ele aldığımızda Doğu-Batı eksenindeki gelişmeleri daha iyi anlamak mümkündür. Fakat yerel nüfusun coğrafya aleyhine yabancılarla kurduğu ilişkiler bağlamında ele aldığımızda çok daha farklı sonuçlara ulaşacağımızı gözlerden uzak tutmamak gerekir.

#Azerbaycan
#Amerika
#Ermeni
3 yıl önce
Batı’nın müdahaleleri karşısında Türkiye-Azerbaycan ekseni
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’