|
Emperyalizmin genişleyen bağımlılık ağları

Gezi Parkı Kalkışması ve 15 Temmuz iç işgal girişimi başarısızlığa uğradıktan sonra FETÖ ve PKK çevresinin de dâhil olduğu muhalefet cephesi, Erdoğan düşmanlığı üzerinden konumlanmaya çalıştı. Erdoğan düşmanlığı üzerinden muhaliflik sıfatı kazanacak ve meşru bir taraf konumuna yükseleceklerdi. Bunun için de diktatörlük, faşizm, tek adam rejimi gibi İkinci Dünya Savaşı döneminde Sovyetler tarafından geliştirilen kavramlara yeniden hayat verdiler. Böyle bir tercih yapılmasının nedenleri ve amaçları üzerinde durulmadığı için süreç hakkında sağlıklı bir değerlendirme yapmak zorlaştı.

İkinci Dünya Savaşı döneminde Sovyetler, İngiltere ve Fransa gibi devletlerin emperyalist faaliyetlerini eleştirmekten vazgeçmişti. Bu, Sovyet ideolojisinde değişim anlamına geliyordu. Dolayısıyla birçok Afrika ve Asya ülkesinde antiemperyalist hareketler destekten mahrum kalmıştı. Sovyetler; İngiltere ve Fransa’yı “demokrasinin dostları” olarak selamlamış, kolonyal rejimler karşısında oldukça zor şartlarda mücadele veren fikir adamları yalnız bırakılmıştı.

O dönemlerde Türkiye gibi ülkelerde de Marksist hareketlerin temel yaklaşımlarında radikal değişimler yaşandı.

15 Temmuz bağlamında ele aldığımızda muhafazakâr muhalefetin görünür bir değişim yaşadığını görürüz. Muhafazakâr muhalefetin teşekkülü ve görünür değişimi bakımından 15 Temmuz 2016’yı öne çıkarmamızda bir sakınca yok. Darbe ve işgal girişimi, Türkiye’nin son on yılında muhalefet cephesini FETÖ’nün biçimlendirdiğini gösterir. Demokrasi karşıtlığını çağrıştıracak eleştirilerin muhaliflik adına benimsenmesi, Sovyetler örneğinde görüldüğü gibi FETÖ benzeri yapıların “demokrasinin dostları” olarak görülmesine yol açıyor. Hâlbuki 1930’larda Fransa ve İngiltere emperyal tarihlerinin zirvesindeydi. Bu açıdan Türkiye’de “devlet” ve “muhalifler” eksenli tartışmalarda sürecin bir hukuk meselesi olarak sunulması şaşırtıcı olmaktan çıkıyor. Katı hiyerarşik yapılanma içinde hareket eden, farklı görüşlere kapalı, sapkın fikriyatı temsil eden yapıları gözlerden uzak tutmak istediler ve bunu başardılar. Erdoğan’a yöneltilen eleştiri biçiminin özenle tercih edildiği çok açıktır.

FETÖ, yaklaşık on yıldır, muhalif hareketleri yönlendiriyor ve yeniden biçimlendiriyor. Bu sürece CHP de dâhildir. FETÖ’nün açtığı kanalda DEVA ve Gelecek partilerinin de yer alıyor olması sürecin anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Farklı ve birbirine zıt ideolojik geçmişe sahip çevrelerin “demokrasinin dostları” bayrağı altında birleştirilmesi büyük bir başarıdır. Sürecin anlaşılması için bağımlı yapıların ortaya çıkarılması ve niteliklerinin tespit edilmesi gerekir. Çünkü ele aldığımız sorunları ancak sömürgecilik tarihi bağlamında izah edebiliriz. Seçilen kavramların dahi İngiltere ve Fransa’nın sömürgecilik tarihinden süzülüp gelmesi çok anlamlıdır.

FETÖ’nün tercih ettiği kavramlarla teşekkül eden ve yenilenen muhalefet hareketlerinin nereye doğru sürüklenebileceği hakkında elbette tahminlerde bulunabiliriz. Tek adamlık, diktatörlük, faşizm ve bunlarla karşıtlık oluşturan demokrasinin dostları gibi yapay bir zıtlığa meşruluk kazandırdığınızda emperyalizmi temsil eden bağımlı yapılara alan açılır. Böylelikle PKK-PYD ve FETÖ gibi İngiltere, Fransa, Amerika ve İsrail ile doğrudan ilişkili olan terör yapılarının faaliyetlerini hukuk mücadelesi olarak sunmak mümkün olur.

Bugünlerde adları iyice öne çıkan terör bağlantılı kişilerin geçmişte dinî yapılar içinde yer aldıkları anlaşılıyor. Onlar da bir zamanlar “demokrasinin dostları” olarak kabul edilmeyi bir maharet zannetmişlerdi. Dâhil oldukları yeni bağımlı yapılar, onları küresel ilişki ağlarına taşıyan kanallardı. Böylelikle uğruna mücadele verdikleri fikir ve kavramlar sayesinde dönüştürüldüler ve devşirildiler. Bu süreç hâlâ çok etkili bir şekilde devam ediyor.

Bağımlı yapılara meşru bir alan açıldığında kimlerin okyanusa doğru sürüklenerek kaybolup gideceğini tahmin etmek zorlaşır. Osmanlı’nın son dönemlerinden başlayarak günümüze kadar devam eden süreçte kişilerin ve grupların küresel emperyal merkezlerle bağımlılık ilişkisi içinde olduklarını görebiliriz. İlk zamanlarda dinî ve etnik aidiyetler farklılaşmayı belirlemişti. Yabancılarla kurulan ilişkilerde Müslüman ve Türk olmayan unsurların öne çıkması düşünce dünyamızda da yansıma buldu. Bugün karşı karşıya olduğumuz en önemli karmaşa bağımlılık ilişkisinin genişliğinden kaynaklanıyor.

#Emperyalizm
3 yıl önce
Emperyalizmin genişleyen bağımlılık ağları
“Tek Türkiye” sarsıyor
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…