|
Erdoğan’ın Bakû’da okuduğu şiirin yankıları hâlâ sürüyor

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, Bakû’da okuduğu meşhur şiirin yankıları devam ediyor. Şiir okunduktan sonra İranlı yetkililer kontrolsüz tepkilerle süreci sekteye uğratmak isteseler de hadiseler onların beklentilerinin aksi istikametinde seyretti. Aras’ın güneyi, kuzeydeki gelişmelere sessiz kalmadı ve şiirin “ben senden ayrılmazdım, zor ile ayırdılar” kısmı çok daha vurgulu bir şekilde söylendi. Böylelikle İranlı yetkililerin tepkisi de şiirin yankıları arasına girmiş oldu.

Cumhurbaşkanımız’ın okuduğu şiir Türkiye’de de yankı uyandırdı. Kendi sokaklarımıza baktığımızda Azerbaycan’ın Kafkaslardaki büyük zaferiyle oluşan coşkunun izlerini görürüz. Köylerden, kasabalardan, şehirlerin meydanlarından yansıyan fotoğraflar Kafkaslardaki sevincin Anadolu’yu da hareketlendirdiğini gösteriyor. Fakat bu Güney Kafkasya ve İran’da olduğu kadar uzun süre devam etmedi. Belirli çevreler şiirin kime ait olduğu üzerinden yapay gündemler oluşturmayı tercih etti. İki yüz yıldan fazla bir zaman önce Aras’ın sınır olarak kabul edilmesiyle Kafkasya ve İran Türkleri ikiye ayrılmıştı. Bu kadar önemli bir hadisenin halk şiirinde işlenmemesi tuhaf olurdu. Halk şiirinde olduğu gibi farklı kültür düzeylerinde temsil eden şairlerin ortak temaya yönelmesi halk ve aydın arasındaki duygu ortaklığına işaret eder. Bu tartışmalı bir durum değildir, bilakis zamanla ortak tema etrafında söyleyiş güzelliğine ulaşmak mümkün olur. Edebiyat tarihimizde bu şekilde farklı seviyelerde işlenmiş ortak temalar mevcuttur. Bu durum ortak temanın milletin hafızasında derin etkiler bıraktığına delalet eder.

Cumhurbaşkanımız’ın okuduğu şiirin yankılarını farklı açılardan ele almak mümkündür. Özellikle jeopolitik fay hatlarının hareketlenmesi ve bunun muhtemel sonuçları üzerine yapılacak tartışmaların çok önemli olduğu açıktır. Çünkü coğrafyamızda da önemli değişimler yaşanıyor ve bunların kalıcı sonuçları olacaktır. Ne yazık ki Türk aydını uzun bir dönem yüzünü Batı’ya çevirdiği için dünyanın farklı bölgelerindeki gelişmelere karşı duyarlılığını kaybetmiştir. Bu, coğrafyamız ve tarihimiz için de geçerlidir. Hâlbuki şiirin yankılarından bahsederken İran’daki gelişmeler çok daha derin analizlere tabi tutulmalıydı. Bu da coğrafya ve kültür ilişkisi ile anlamlı hâle gelecek gelişmelere karşı körleştiğimizi gösterir.

Güney Kafkasya’da meydana gelen değişimin sonuçlarından biri, İran’ın sert ve kontrolsüz tepkileriyle ortaya çıkmıştır. İran mezhep kimliği üzerinden Afganistan’da, Arap coğrafyasında ve hatta Türkiye’de dahi belirli bir etkiye sahipti. Sınırsız bir müdahale gücüne sahip olduğunu düşündüğü için İran, Doğu Akdeniz’de de önemsenmesi gerekli bir aktör olarak öne çıkmıştı. Fakat Türkiye ve Azerbaycan’ın Güney Kafkasya’da büyük bir başarıya imza atmasıyla İran’ın gücünün sınırsız olmadığı anlaşıldı. Kafkasya ve İran Türkleri, millî kimliği öne çıkararak yeni bir durum ortaya çıkarmış oldu. Güney Kafkasya ve İran sahası çalışanlar için de bu gelişmenin şaşırtıcı olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Rusya’nın ve İran’ın bölgesel varlığı, mutlak ve değişmez bir veri olarak kabul ediliyordu.

Aras temalı şiirlerin halk ve aydınlar düzeyinde sevilerek okunduğundan hareket ettiğimizde Azerbaycan Türklerinde millî kimliğin bir adım öne çıktığını söyledik. Bu, öyle birkaç günlük hadiselerle izah edilebilecek gelişmelerden değildir. Nitekim Azerbaycan ve Türkiye’nin Güney Kafkasya’da elde ettiği tarihî başarının anlaşılması bağlamında birtakım çalışmalara ağırlık verilmeye başlandığını da görmemiz gerekir. Bazı sivil kurumlar ve üniversiteler, salgın döneminin şartlarına uygun olarak programlar tertiplemeye başladılar. Bu programlarda Güney ve Kuzey Azerbaycan’ın son asırlardaki tarihi üzerine önemli bahisler açılıyor. Çarlık döneminden başlayarak Kafkasya Türklerinin Türkiye ile münasebetleri, Azerbaycanlı aydınların Türkiye’de devam eden mücadeleleri, Kafkas İslam Ordusu zengin bir tarihin ilgi çekici başlıklarıdır. Fikir tarihimizi derinden etkileyen akımlar çerçevesinde baktığımızda ise bu zengin tarih çok daha ilgi çekici hâle gelecektir.

Sayın Erdoğan’ın Bakû’da okuduğu şiirin yankılarının devam etmesi, II. Karabağ Savaşı’nda elde edilen zaferin büyüklüğü ile alakalıdır. Aynı şiirin Batı’da da yankılandığını söyleyebiliriz. Fransa ve Belçika parlamentoları Ermenistan lehine haksız kararlara imza attılar. Bu da Aras temalı şiirlerin belirli bir zaman aralığındaki gelişmelerle anlaşılamayacağını gösterir.

#Erdoğan
3 yıl önce
Erdoğan’ın Bakû’da okuduğu şiirin yankıları hâlâ sürüyor
Üniversite idari personelinin özlük haklarına ilişkin sorunlar ve çözüm önerileri
Keşke “Ben demiştim” diyemeseydim
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti