|
Kalıcı etkileri olacak bir dönem yaşadık

İlgili açıklamalar ve istatistikî veriler Türkiye’de salgının etkisini yitirmeye başladığını gösteriyor. Açıklamalarda ihtiyatlı bir dil kullanılması, sosyal ve fizikî mesafe kurallarına aşırı düzeyde vurgu yapılması kazanılmış bir başarıya gölge düşürme endişesine işaret ediyor. Gelişmiş ülkelerin salgın karşısında çaresiz kalmaları yaşanılan sürecin dehşetini göstermeye yeter. Türkiye’nin süreci doğru yönetmekle ilgili başarısını dile getirirken bu dehşeti muhakkak göz önünde bulundurmak gerekir. Karşılaştırmalı bir değerlendirme yapıldığında ülkemize ve milletimize olan inancımız artmaktadır ve kuşkusuz bunu hak ettiğimiz açıktır.

Salgının bütün dünyayı etkisi altına aldığı günlerden itibaren Türkiye’de manipülasyon amaçlı beyanların dikkat çekici düzeye ulaşması önemlidir. Daha ilk günlerden itibaren paylaşılan verilerin güvenirliğine gölge düşürecek yaklaşımlar toplumun belirli kesimleri tarafından sorgulanmadan kabul edildi. Aynı şekilde toplumsal panik oluşturmaya yarayan ve süreci yönetilemez hâle getirecek açıklamalar da haddinden fazlaydı. Bu çerçevede Sağlık Bakanlığı’nın sakinleştirici ifadeleri görmezden gelinerek salgına yakalananların sayılarıyla ilgili mesnetsiz ve korku verici rakamlar paylaşıldı. Bu paylaşımların bir kısmı da bilimsel kılıflarla yapıldı. Bakanlık salgının aşağı yukarı kaç kişiye bulaştığını gösterecek çalışmaların yapılacağını duyurdu. Bu da salgın belirli bir aşamada kontrol altına alındıktan sonra yapılıyor ki doğru olan da budur.

Gündelik hayatın karmaşası içinde geride bıraktığımız izleri önemsemiyor olabiliriz. Bu izlerin çok önemli bir kısmı muhakkak unutulacaktır. Fakat fikir tarihi ile ilgilenenler yazılı ifadelerin hiçbir zaman kaybolmayacağını ve gelecek zamanlarda araştırmacılar tarafından dikkate alınacağını bilmelidirler. Salgınla mücadelede Türkiye’nin gösterdiği başarıdan rahatsızlık duyulduğuna şahit olduk. Birtakım çevrelerin gelişmiş Batı ülkeleri ile menfaat birlikteliği içinde oldukları biliniyor. Fakat geniş kitlelerin de gözle görülür düzeyde yabancılaşma sürecine dâhil oldukları anlaşılıyor. Bunun sorumluluğunu da yönetenlerin omuzlarına yüklemek gerçekten acımasızlıktır. Gelişmiş Avrupa ülkelerinin çaresizliği ifadesinden dahi rahatsızlık gösterildiğine göre derin yabancılaşmayı yapısal bir durum olarak görmek gerekir. Bağımlı yapılar kavramını bu yapısal durumu göstermesi açısından tercih ettiğimiz açıktır.

Salgının başladığı ilk günlerden itibaren sürecin birbiri içine girmiş birçok boyutu olduğu anlaşılıyordu. Bu sebeple hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ifadesini tek yönlü olarak düşünmemek gerekir. Fakat bu sözü de “küresel emperyalist merkezlerin oyunları” düzeyine indirgemek doğru bir yaklaşım değildir. Bütün bir insanlığı tehdit ettiği için sağlık çalışanlarının salgın karşısındaki takdire şayan mücadelesini görmezden gelemeyiz. Zaten bir milletin dirilişinden ya da yükselişinden bahsediyorsak muhakkak farklı alanlardaki mücadelelerin birbirini bütünlemesi gerekir. Sağlık çalışanlarının var güçleriyle sahada olduğu bir zamanda Akdeniz’de de yoğun bir mücadele verildi. Doğu Akdeniz’de devam eden mücadelenin yanında, onu da bütünleyecek bir şekilde Libya’da büyük başarılara imza atılması dirilişin belirli bir alanla sınırlı olmadığını gösterir. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacağı için finansal saldırı karşısında da millî bir duruş sergileniyor.

İstisnaî bir dönem yaşıyoruz. Yerli ve millî kurumlarımızın farklı alanlardaki mücadelesi kendi insanını da ortaya çıkarıyor. Alıştığımız kalıpların neredeyse tamamı kırılıyor. Geçen asırda kurumlar topluma ideoloji dayatırdı. Hazır kalıp ideolojik davranışlar üzerinden yeni bir insan tipinin propagandası yapılırdı. Bunu, dayatma olarak da tanımlayabiliriz. Fakat epeyce bir zamandır fikirler aşağıdan yukarıya doğru ilerliyor. Sürecin istisnailiğini de burada aramak gerekir. Kurumlar topluma hazır kalıplar içine sıkıştırılmış davranış modellerini dayatmıyor, tam aksine üzerine düşen vazifeleri yerine getiriyor. Başkan Erdoğan’ın neredeyse yirmi beş yıldır tekrar ettiği “biz size efendi olmaya gelmedik, hizmet üretmeye geldik” cümlesi, ifade etmeye çalıştığımız farklılığın tesadüfî olmadığını gösterir.

Ramazan Bayramı yaklaştı. Unutulmayacak bir dönem yaşadık. Bütün insanlığın salgın musibetinden bir an önce kurtulması dileklerimle bayramınız mübarek olsun.

#Sağlık Bakanlığı
#Recep Tayyip Erdoğan
#Ramazan Bayramı
#Salgın
4 yıl önce
Kalıcı etkileri olacak bir dönem yaşadık
Kara dinlilerle milletin savaşı
Kuraklık ve Backster etkisi
Kaleydoskop’un aynaları…
Dönüşümlü Cumhurbaşkanlığı Sistemi
Tahkir etmeden tenkit etmek…