|
Korgeneral Hikmet Hasanof’un şehit Albay Babek Semidli hakkındaki konuşması

Azerbaycan Türk ordusunun işgal altındaki toprakları kurtarmak için başlattığı harekât yeni aşamalar kaydederek sona doğru ilerliyor. Şuşa’nın kurtarılmasına kadar geçen sürede yaklaşık otuz yıldır işgal altında tutulan birçok köy, kasaba ve şehir kurtarılmıştı, ateşkes anlaşmasından sonra da Ermenistan tarafından boşaltılan yerlerde ilerleme devam ediyor. On günlük ertelemeden sonra Türk ordusu Kelbecer’e de girdi. Otuz yıldır köyünden, kasabasından ve şehrinden uzakta yaşayan yüz binlerce Kafkasya Türk’ünün yeniden ocağını tüttürmek için Kelbecer’e giren askerleri heyecan ile takip ettiğini söyleyebiliriz. Otuz yıl önce acıyla terk ettikleri vatanlarına dönmenin heyecanını herhalde kalemler anlatmakta aciz kalır.

Azerbaycan Türkleri otuz yıl önce vatanlarını terk ederken evlerinin kapılarını kilitlemekle yetindiklerini belirtiyor. Otuz yıl sonra Ağdam gibi şehirlerin hâlini seyredince hayretler içinde kalmamak mümkün değil. Sanki koca bir şehri yok etmişler, geriye

sadece virane yapılar kalmış. Sanki koca bir şehri yerinden söküp başka bir yere götürmüşler.

Azerbaycan Türk ordusunun çok zahmetli bir yol temizliğinden sonra Kelbecer’e girdiği haber veriliyor. Ermenistan, teslim olup işgal altında tuttuğu toprakları terk ederken her yere mayınlar döşemiş. Savaş şartlarının tamamen dışına çıkılarak sivil alanlara mayınlar döşenmesinin hukukî sonuçları olmalı. Kelbecer ve Karabağ’ın önemli bir kısmı dağlık arazi olduğu için bu mayınların çok daha tehlikeli olacağı açıktır. Yüksek rakımlı yerlerde yoğun kar yağışı ve soğuk, Ermenistan tarafından döşenen mayınları askerler ve anavatanına dönmeyi bekleyen siviller için çok daha tehlikeli hâle getirir. Allah yardım eylesin.

Ne yazık ki Ermenistan’ın döşediği mayınlardan biri askerlik eğitimini Türkiye’de almış Albay Bakek Semidli’nin şehadetine sebep olmuş. Şehit Albay hakkında konuşan Korgeneral Hikmet Hasanof “Allah’ını çok seven bir kulunu yüce Rabbimiz öz yanına aldı” demiş ve ilave etmiş: “Devleti, milleti, bayrağı ve başkomutanı için; lekelenmiş namusumuzu temizlemek ve sındırılmış gururumuzu yükseltmek için mücadele etti.” Şehit Albay’a Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesinin, milletinin ve Azerbaycan’ın başı sağ olsun. Şehadet haberinden sonra yayımlanan görüntüler ve konuşmalar, çok büyük bir kayıp olduğuna işaret ediyor. Hikmet Hasanof’un şehidin başında yaptığı konuşma, II. Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan ordusunun maneviyatını daha yakından tanımamıza da imkân veriyor.

27 Eylül’den sonra meydana gelen değişimler hakkında ileride çok daha ayrıntılı çalışmaların yapılacağı açıktır fakat Kafkas İslam Ordusu’nun hatırasının hâlâ canlılığını muhafaza ettiğini düşünürsek bugünün önemini daha iyi anlarız. 27 Eylül’den sonra Türkiye ve Azerbaycan, “iki devlet tek millet” şiarının niyet beyanı olmaktan çıktığını gösterdi. Azerbaycan Türkçesi ile onsuz da ileri seviyede olan münasebetlerimiz, Karabağ zaferinden sonra Hazar’dan Akdeniz’e kadar çok geniş bir coğrafyaya yeni bir anlam kazandırmıştır.

Yaklaşık on beş yıl önce 1923’ten itibaren İstanbul’da yayımlanan Yeni Kafkasya dergisini Latin alfabesine aktarmaya başlamıştık. Yeni Kafkasya, 1918’de kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Mehmet Emin Resulzade tarafından on beş günde bir yayımlanmıştı. Dergide Kafkas İslam Ordusu’na katılarak Kafkasya’da şehit düşen Anadolu çocuklarıyla ilgili yazılar da yayımlanmıştı. Bu türden yazıları okurken mağlubiyetin acısını hissetmemek mümkün değildir. Üstüne 90’lardaki kayıplar da eklenince Karabağ zaferi ile Hazar’dan Akdeniz’e kadar uzanan geniş coğrafyanın önemi daha iyi anlaşılır. Yeni Kafkasya’da yayımlanan yazılarda Anadolu’nun ve Kafkasya’nın çocuklarının aynı dava uğrunda kanlarının birbirine karıştığı yazılmıştı.

Bugün Azerbaycan ve Türkiye arasındaki yakınlaşmanın çok daha derinlere ulaştığını söyleyebiliriz. Elbette bunda her iki ülkenin liderleri çok büyük pay sahibidir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev “iki devlet tek millet” şiarını hayata geçirmekle milletimizin tarihinde emsalsiz bir yere sahip olmuşlardır. Azerbaycan sokaklarındaki sevinç gösterileri ve Karabağ zaferi hakkında yapılan konuşmalar, ortaya çıkan durumun büyüklüğünü göstermeye yeter.

Şehitlerin ölmediğine inanıyoruz. Onların geride bıraktıkları hatıralar ne kadar zaman yaşar bilinmez ama geleceğin inşasında çok kıymetli olacakları aşikârdır.

#Korgeneral Hikmet Hasanof
#Şehit Albay Babek Semidli
٪d سنوات قبل
Korgeneral Hikmet Hasanof’un şehit Albay Babek Semidli hakkındaki konuşması
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi