|
Salgın, bütün insanlığa söyleyecek sözümüz olduğunu gösterdi

Devletlerin, bütün dünyayı etkisi altına alan salgın karşısındaki tutumunu belirli ölçütlere göre değerlendirebiliriz. Ülkeler arasındaki maddî şartların farklılığından hareketle nesnel bir karşılaştırmanın yanlış olduğu söylenebilir fakat geride bıraktığımız bir yıl bunun aksini gösterdi. Salgın özellikle Avrupa ve Amerika daha sonra da Brezilya gibi Latin Amerika ülkelerini derinden sarstı. Rusya ve Hindistan’da da derin bir sarsıntıya sebep olduğu için dünya çapında bir karşılaştırma farklı sonuçların görülmesini sağlayacaktır. Nitekim salgının başladığı günlerde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “sorun küresel, mücadelemiz ulusal” diyerek bu karşılaştırmanın meşruluğuna atıfta bulunmuştu.

Salgın İtalya’yı kasıp kavururken Avrupa ülkeleri ve ABD, maske savaşlarına tutuşmuştu. Devletlerin en mahrem mücadeleleri istihbarat kurumları üzerinden yapılır. Bu, mahrem olanın ülkeler için hayatî olduğunu gösterir. İstihbarat kurumlarının adının maske savaşlarına karışması, milletlerin varlığını tehdit eden bir süreç yaşandığını gösterir. Maske savaşları Avrupa Birliği içinde yer alan ülkelerin ulusal sınırlarının oldukça keskin olduğunu ortaya çıkardı. Birlik içinde yer alan ülkeler, salgın gibi küresel bir sorun karşısında dayanışmacı bir tavır sergileyemedi. Devletler dar bakış açılarına göre hareket etti ve çözüm üretmekte zorlandı. İlk başta Almanya gibi Kuzey Avrupa ülkeleri nispeten sınırlı düzeyde etkilendi fakat ikinci dalga onları da derinden sarstı. Bu dönemin kalıcı sonuçlar doğuracağı açıktır.

ABD ve Avrupa ülkeleriyle kıyas edildiğinde Türkiye için ulusal kavramının sınırlayıcı olmadığını söylememiz gerekir. Devletlerin maske savaşına girdiği bir dönemde Türkiye zengin ve yoksul ülke ayırt etmeksizin bütün dünyaya yardımda bulundu. İçerideki muhalif çevreler görmezden geldiği ve salgın süreci devam ettiği için yapılanlar kısa zamanda unutuldu. Bu türden yardımların etkisi uzun dönemlerde ortaya çıkar. Bu çerçevede İtalya, İspanya ve ABD’ye yapılan yardımların maddî karşılığının olmayacağı da açıktır. Bazı Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk ve Müslümanların maske üretimine gönüllü olarak katılmasını kayıtlara geçirmemiz gerekir. Buradan hareketle Türkiye’nin kültürel değerlerinin ulusalın sınırlayıcılığına yenilmediğini söyleyebiliriz.

Salgın döneminde Türkiye, Avrupa ülkeleri ve ABD’nin dışında Türk ve İslam coğrafyası için de kollarını sıvadı. Balkanlar, Kafkaslar ve Afrika ülkeleri Türkiye’nin dayanışmacı tutumu ile salgın gibi amansız bir musibet karşısında yalnız ve çaresiz olmadıklarını görmüş oldular. Türk milleti de bu yardımları gönülden desteklemiştir. Bu davranışın bir hâkimiyet ideolojisi ile yönlendirildiğini söyleyemeyiz. Dayanışmanın kültürel özelliğini Mevlana’nın sözü tescillemiştir: “Ümitsizliğin ardında nice ümitler var / Karanlığın ardında nice güneşler var.” Yardım paketlerinin üzerine yazılmış bu söz sıkışıp kalan kalplere en zor zamanlarda yol gösterici olacak bir anlama sahiptir. Yüzlerce yıl önceden söylenmiş bir söz, bütün insanlığın karanlığa gömüldüğü bir anda yeniden yol gösterici olmuştur.

İçeriden müdahale araçlarının tezviratına bakmamak gerek. Türkiye’nin yardım paketleri, uzak coğrafyalara sadece maddî yardımları ulaştırmadı. Hz. Mevlana’nın sözlerinin sıkışmış kalplere ümit aşılamasında görüleceği gibi coğrafyamızla birlikte bütün insanlığa yeni sözler söyleyebileceğimiz de ortaya çıktı. İslamiyet, dünyanın merkez coğrafyasında bir iman ve düşünce birliği sağlamıştı. Asya’nın geniş düzlüklerinden Anadolu’ya yerleşen milletimiz, bu din ile müşerref olduktan sonra Mevlana örneğinde görüldüğü gibi bütün insanlık için yeni sözler söyleyebileceğini ispat etmişti. Bu, bugün de geçerlidir. Salgının karanlığını dağıtmak için harekete geçen neredeyse tek ülkeydik. Aşı üretimini yaptıktan sonra bunu çok daha kapsamlı bir şekilde tekrarlayacağımızı düşünüyorum. Bahar aylarıyla birlikte yerli ve millî aşıların üretiminin başlayacağı anlaşılıyor. Maske ve temizlik malzemelerinde olduğu gibi aşıların da kâr amacı gütmeden bütün insanlığın kullanımına açılmasına hep birlikte tanık olabiliriz. Bu, Hz. Mevlana’nın mısralarının sözden ibaret olmadığını gösterecektir.

Gecenin de güneşin de rabbi, Allah’tır.

#Devlet
#Salgın
#Maske
3 yıl önce
Salgın, bütün insanlığa söyleyecek sözümüz olduğunu gösterdi
Çalıştay bildirisindeki kamu mühendislerine ilişkin göze çarpanlar
Ah şu ‘ev kadınları’ olmasa…
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm