|
Sömürgeci fanatizmi ve aracı bağımlı yapılar

Türkiye’de, Amerikancılık ve Avrupacılık derin kökleri olan ilişki ağlarına işaret eder. Bu ülkelerden herhangi birinin tarafını tutmayı veya onlar adına etki ajanı olarak çalışmayı, fikir ve siyaset tarihimize yön veren ideolojilerle doğrudan ilişkilendiremiyoruz. Bu sebeple ilişki ağlarına bakmak gerekir. Fakat ilişki ağları çok daha sorunlu yapıların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İdeolojiler belirli bir dönemde etkisini yitirirken ilişki ağları her dönemde farklı kimliklere bürünerek varlığını sürdürmektedir. Avrupa ve Amerika’nın gittikçe artan baskıları karşısında ideolojilerin güçlenmediğini, tam aksine güç kaybettiğini görüyoruz. Buna karşın ilişki ağılarının somut biçimleri olan bağımlı yapılar güçleniyor. Bu, kitleleri temsil etmekten kaynaklanan bir güç değildir.

Frantz Fanon sömürge toplumlarında sömürgecilerle kurulan ilişkiler neticesinde ortaya çıkan davranış şekillerini bireysel örnekler üzerinden tahlil etmişti. Onun “Siyah Deri Beyaz Maskeler” adlı kitabı Afrikalı, Asyalı, Amerikalı sömürge toplumlarının sömürgeci uluslarla ilişkisini gözler önüne seren çok önemli bir kaynaktır. Malcolm X’in otobiyografisinde de Fanon’un analizlerini çağrıştıran örnekler vardır. Fakat her ikisinde de sömürgecinin, sömürge toplumlarına etkisi bireysel örnekler üzerinden ele alınır. Bunu da daha çok kolonyalist dönemin özelliği olarak görmek gerekir. Amerika, Afrika ve Asya’da uygulanan kolonyalist sistemin meydana getirdiği çarpık ilişkiler bireysel örnekler üzerinden psikolojik tahlillerle ortaya çıkarılmıştı.

1950’lerden sonra tam da Fanon’un “Yeryüzünün Lanetlileri” adlı kitabında göstermeye çalıştığı gibi yerli ve millî olan, kozmopolit ilişki ağları içinde ortaya çıkan kimlikleri bertaraf etmeye başlar. Aynı dönemde yeni örgütlü yapıların ortaya çıkmaya başlaması kolonyalist sistemin tasfiyesi ile alakalıdır. Büyük sanayi merkezlerine kitlesel göçlerle taşrayı temsil eden siyasî yapıların güç kazanması ideolojik olmayan “devrimci” bir gelişmeydi. Taşrayı temsil eden siyasî yapılara karşı, emperyal merkezlerle bağımlılık ilişkisinde olan örgütlü yapılar ortaya çıktı. Bunları “bağımlı yapılar” başlığı altında toplayabiliriz. Bu yapıların ideolojik kimlikleri aşındırması sıradan bir gelişme olarak görülemez. Kitleler sürekli olarak yerli ve millî siyasî yapılara doğru yönelirken bağımlı yapılar yeni bir kimlik inşa etmeye başladı. Örgütlü bağımlı yapıların geçişken bir yapıya sahip olmasıyla birlikte ideolojiler cazibesini yitirdi. Fanon ve Malcolm X’in tahlil ettiği bireysel örneklerin dönemi de kapanmış oldu.

Emperyal merkezlerle yeni ilişki biçiminin sonucunda ortaya çıkan bağımlı yapılar, üyeleri üzerinde çok daha derin etkiler bıraktı. Cengiz Aytmatof’un Mankurt’u, Nayman Ana’nın “Senin baban kim, senin baban Tanabay” soru ve cevaplarıyla bir uyanış yaşamaya başlamıştı fakat kendilerine örgütlü yapılar içinde kimlik verilmişler için benzer bir uyanıştan bahsetmek mümkün olmadı. Çünkü yeni dönem Mankurtları kendini fark edebilecek yalnızlık içinde değildi. Birbirinden oldukça farklı geçmişlere sahip olan örgütlü yapılar, geçirgen kimlikleri dolayısıyla hiçbir sorun yaşamadan daha üst çatılar altında buluştu. Bu yeni bir kimliğe değil, yeni bir ilişki biçimine işaret eder. Bu da hızlı bir dönüşüm ve başkalaşım olduğu için geriye dönüşü zorlaştırmaktadır. CHP ve “muhafazakâr muhalefet”in sorunsuz

bir şekilde aynı dilde birleşmesi, dönüşümün hızını görmemize imkân verir.

1990’larda Hz. Muhammed’e (sav) yönelik bir saldırı ile Türk ve İslam dünyasına yeni Haçlı Seferi başlatıldı. O zaman karşı taraflardaki seçilmiş aktörler bugün aynı safta yer almaktadır. Bu birlikteliğin devamı için sömürgeci fanatizmini temsil eden karikatüristlerin İzmir’e davet edilmesi karşısında çözüm üretmekte zorlanacaklardır. Sömürgeci fanatizm özellikle dinî alanı saldırı altında tutmaktadır. 1990’ların karanlık yıllarını hatırlatan bu olay karşısında sessiz kalan muhafazakâr muhalefetin büyük ölçüde değişim yaşadığını söyleyebiliriz. Dönüşümün hızını görmek için ortaya çıkan tepkilere bakmalıyız. Örgütlü bağımlı yapılar küresel ilişki ağları içinde güçlenmektedir.

Bu, ancak sömürgeci fanatizmi ile açıklanabilecek bir yapılanma tarzıdır.

İlişki ağları içinde yerelden küresele doğru dönüşüm geçiren bağımlı yapılar, sömürgeci fanatizminin aracıları olarak işlev görmektedirler.

#Sömürgeci fanatizmi
3 yıl önce
Sömürgeci fanatizmi ve aracı bağımlı yapılar
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü