En kısır zamanını yaşayan diziler yıl boyu ekranda kalmakta zorlandı, kalanlar da bir kaçı hariç beklenen verimi sağlayamadı, reytingi yakalayamadı.

Finallerle birlikte diziler ekrandan çekilip yavaş yavaş yerini maliyeti düşük sabun köpüğü yarışmalara bırakınca dizilerin sosyo politiği yapılmaya başlandı köşelerde. Fatura her zamanki gibi siyasete, değişen reyting paneline çıkartıldı. Günah keçisi de son yılların değişmez klişesi muhafazakar atmosfer.

Yayınlanan dizilere, yeni başlayanlara bakınca hangi muhafazakarlık diye soruyor insan ister istemez!

Ekranın yeni dizilerinden Doksanlar mahalle konseptli dönem dizisi olarak projelendirilmiş bir dizi. Hikayenin ana karakterlerinden 16 yaşındaki Neşe"nin gayri meşru olarak dünyaya geldiği vurgulanıyor. Bakkal önünde konuşan iki mahalleli gayet rahat sıradan bir olay gibi konuşuyor. Yıl kaç olursa olsun evlilik dışı çocuk doğurmak cesaret, medeniyet, özgürlük olarak paketleniyor dizilerde. Kuzey Güney"in Cemresi de aynı şekilde evlilik dışı doğmuş babasız büyümüştü. Dizideki babalardan Sami gelenekselliğini şiddetle taçlandıran, Hüso ise modern ile geleneksel arasına sıkışmış iyi niyetini pısırıklığa kurban vermiş bir baba figürü olduğundan; Cemre"nin babasız olması bir eksiklik olarak algılanmadı, aksine annesinin fedakar oluşunun altı devamlı çizilerek idealize edildi. O anne ki fazla müdahale ettiği kızının hayatını çıkmaza sürükledi. Parasız pulsuz Kuzey"den uzaklaştırmak için zengin Barış"a yönlendirerek bir nevi kızının hayatını tehlikeye attı.

Ekranın bir diğer yenisi Güneşi Beklerken de açılışı babası hakkında türlü yalanlara maruz kalmış, evlilik dışı bir ilişkiden dünyaya geldiğinden habersiz Zeynep"le yaptı. Ne tesadüf ki yeni okulundaki beden eğitimi hocası gerçek babası. Senaryo bütün gerilimi annesiyle babası ne zaman karşılaşacak, Zeynep babasıyla ilgili gerçekleri ne zaman öğrenecek, aralarında düşmanca bir ilişki kurulan kız kardeşiyle aynı erkeğe aşık oldukları anlaşılınca gerçeklerle nasıl baş edecekler gerilimi üzerine inşa ediyor.

Hikayelerin bütününe bakınca ortaya çıkan manzara: gayrimeşru çocuk patlaması, aynı kişiye aşık kardeşler, tecavüz hikayelerin olmazsa olmazı iken siz hangi tür muhafazakar baskıdan bahsediyorsunuz? Dizilerle ilgili haberler de geceye damga vuran sahne başlığıyla verilmeye devam ediyor son hızla. Damga vuran sahnenin içeriğinden bahsetmeye gerek yok, herkesçe malum.

Dizilerin geçmişe oranla seyirci kaybettiği bir gerçek. Bu gerçeği muhafazakar atmosferle reyting paneliyle ilişkilendirmeden önce dizi sektörünün kendi ayaklarına kurşun sıkan anlayışına odaklanmak gerekiyor. Çekim kalitesini yükselten dizi sektörünün senaryoya hikayeye yatırım yapmaması, suyunun suyu hikayelerle daha önce defalarca çekilmiş anlatılmış hikayelerle ya tutarsa mantığı ile yola çıkma anlayışının değişmesi gerekiyor. Geçen yıl Star, önceki yıl atv"nin yaz aylarında ekrana sürdüğü diziler sonbaharı göremeden aynı hızla vedalaştı ekranla. Bunun da en büyük sebebi kısır hikayeler zayıf senaryolardı.

2010 yılında yüksek reytinglere rağmen Türk dizi sektörü krize kurban gitti haberi yer aldığında gazetelerde; dizi sektörü krize mi kurban gitti yoksa açgözlülüğe ve tembelliğe mi? sorusunu sormuştum. Sorum güncelliğini halen koruyor.

Süreci okumak yerine sonuca odaklanarak analiz yapmak maalesef gerçeklerden uzaklaşmaktan başka bir amaca hizmet etmiyor.