|
Ölmekten korkma böyle giyinmekten kork!

Kanallar kararını verdi, yaz aylarını eski/yeni/çakma bilumum reality şovla geçirecekler. Yetenek bazlı reality şovlar için seçmeler devam ederken; açılışı Show TV Bugün Ne Giysem ile yaptı.

Bodrum''u podyuma çeviren ikoncanlar, tarz/stil temalı programların vazgeçilmezleri olarak reyting yarışında sergileyecekler kendilerini.

Kanal D''nin Bana Her Şey Yakışır''ı öğle saatlerinin en çok seyredilen programı olunca, diğer kanalların da iştahını kabartması kaçınılmazdı.

Seçme görüntülerini yayınlamaya başlayan Bugün Ne Giysem, yarı final sonrası aynı karakterlerle devamlılık arz ederek seyirciyi avunucun içine almayı hedefliyor. Jürinin önünde birkaç defa salındıktan sonra final vizesi alanlar, büyük ihtimal BBG misali aynı evde yaşayacaklar.

En şık olma iddiasıyla gardrobunu yüklenip gelenlerin kafası karışık olduğu gibi jürinin de kafası karışık. Bu bir vücut yarışması değil, mankenlik yarışması değil vurgulamalarına rağmen; kızın vücudu çok güzel kalsın, mükemmel bir askı bizimle birlikte olsun diyerek yapıyorlar seçimlerini. Arada vücut güzelliği kriteri olmadan yarı final vizesi alanlar olsa da, kelebeğin ömrü misali çok uzun sürmeyecek maceraları.

Tarzına güvenen, giydiğini kendine yakıştıran kişilere açık davet olsa da program; jüride oturan kişilerin tarzına uymuyorsa kıyafet hiç şansı yok. Sadeliği, spor kıyafeti tarzdan kabul etmiyorlar peşin olarak.

Bugün ne giysem zaman katili bir sorudur ve genellikle geniş gardrobu olanların ağzına yakışır, çünkü alışveriş yapmakla ters orantılıdır. Modayı yakından takip etmenin beraberinde getirdiği negatif bir etkidir bu. Çünkü bu sezon aldığınız ve giydiğiniz sonraki sezon demode damgasını yer en hızlısından. Modacıların tarzınız olsun dayatmasının ardından tarzları hiç beğenmemesinin altında yatan sebep de budur. Bir tarzınız olsa ve ona göre giyinseniz kime satacak moda endüstrisi trend adı altında yaptıkları yeni kreasyonları.

Katılımcılar seçmelere tarzlarını anlatan bir kaç parça kıyafetle birlikte geliyorlar. Bazısının yeni alışveriş yapıp geldiği o kadar aşikar ki! Kuliste programın danışmanı Uğurkan Erez''e tarzlarını anlatırken sanırsınız hepsi birer moda ikonu. Özgüven tavan yapmış bir vaziyette, tarzını en iyi ifade eden kıyafeti giyip podyumda salınarak jürinin karşısına çıktıklarında ise büyü bozuluyor. Nasıl bozulmasın ki! Sen bu kılıkla bana selam versen başımı çeviririm selamını almam diyen bir jüri var karşısında.

Tanıtım formuna ölmekten korktuğunu yazan bir yarışmacıya ''ölmekten korkma böyle giyinmekten kork! Öldüğümüzden haberimiz olmayacak ki, uyur gibi bir şey'' diyor Nur Yerlitaş.

Jürinin tarz, kim şık kim rükuş konusundaki kafa karışıklığı, moda endüstrisinin bir önceki sezonun çizgilerini demode ilan ederek karını katlamasının neticesi, programa katılanlarda fazlasıyla gösteriyor kendini. Birbirinin kopyası kıyafetler, renk ve model olarak aynı saçlar, olmazsa olmaz dövme ile yok aslında birbirlerinden farkları.

Çoğunluk jürinin söylediklerini fazlasıyla hak ediyor. Suni sarı saçlara yapılan kaynak,protez tırnaklar, ağır makyaj ve lenslerle jürinin karşısına çıkan 20''li yaşlarının başındaki kızlar kırklarında gösteriyor. Hem görüntü hem yıpranmışlık bakımından. 50''li yaşlarını devirmiş kadınlar ise aksine genç kız kılığında ve edasında salınıyorlar podyumda.

Balerin kıyafeti, yırtık/ transparan tayt ya da mini şortla karşılarına gelen yaşını başını almış yarışmacılara gösterdikleri tepkide haksız değiller. Yaşınızdan başınızdan utanmadınız mı tepkisi televizyon ekranında ağır kaçsa da gerçekten ''ucuz'' bir görüntüydü.

Merak ettiğim karşılarına gelen insanların giyim tarzlarının bu hale gelmesindeki sorumluluklarının farkındalar mı? Sahne sanatçılarına çok konuşulacak kıyafetler diken Nur Yerlitaş, yarışmacıları en çok sahneye çıkar gibi giyinmekle eleştiriyor. Onlar giyer sen neden giydin derken haklı olsa da, sınırların kalktığını, ekranda ya da gazete sayfalarında görülen kıyafetlerin kopyalarının hemen konfeksiyon olarak yapıldığını ve alıcısının bolca olduğunun farkında olmaması mümkün değil! Beğenmediği tarzların aslında kendi çizimlerinden kopya olduğunun farkında olmamasına imkan yok. Belki bu kadar kötü bir kopyanın bu kadar kötü taşınmasına çıldırıyor. Sahnede güzel duran hayatın içinde aynı şekilde güzel durmuyor çünkü.

Dekoltede sınır tanımayan, yok hükmündeki etek boylarıyla ikoncan ünvanını alan, güzelliği sergilemeyi cesaretle ilişkilendiren, fizik kusursuz olunca sergilemek gerektiği mesajını veren ikoncanın, kısa etek boylarına en çok takılan jüri üyesi olması ne kadar ironik!

Tarz kişiye yakışan, kişinin kendini rahat hissetmesi demekken; cesaret, meydan okuma, güzelliği sergileme gibi kavramlarla, giyinmekten ziyade soyunmaya dönüşmüş durumda.

13 yıl önce
Ölmekten korkma böyle giyinmekten kork!
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’