|
Muhalefetin iki büyük imtihanı

Türkiye’de iktidar olmak isteyen muhalefet partilerinin yapması gereken iki şey var:

1) Ülkenin problemlerini net bir şekilde tespit edip onlara dair çözüm önerilerini gayet rasyonel ve anlaşılır şekilde halka anlatmak, bunları mevcut iktidarın niçin çözemediğini ve neden çözemeyeceğini de aynı sarâhatle izah etmek.

2) Samimi ve sahici olmak.

Muhalefet Partilerimiz birincisini 20 yıldır yapmadılar, yapamadılar. Niçin yapamadıkları bu yazının mevzuu değil. Görünen o ki ilerleyen dönem için yapmaya da niyetleri yok. Ehil kadrolarla, bilgiyle, gayretle, azimli ve sistemli çalışmayla, dert etmeyle bu mesele halledilebilir. Yani, iktidara alternatif olabilmek için gereken iki şarttan birisini halletmek nispeten muhalefetin elinde ve pekâlâ yapılabilir.

Ancak, iktidar olabilmek için birinci meselenin halli tek başına yeterli değil, ikincisinin de ortaya konması şart. Hatta inandırıcılık ve samimiyet noktasında seçmen sizi yeterli görmüyorsa ilk maddede özetlediğim hususları yapmanız millet nezdinde hiçbir şey ifade etmiyor.

Muhalefet inandırıcı ve samimi mi?

Kemal Kılıçdaroğlu zamları protesto için elektrik faturasını ödemeyeceğini söylüyor birkaç ay sonrasında da ödenmeyen faturalar yüzünden evinin elektriğinin kesildiğini ama geri adım atmayacağını ifade için evinde mum ışığında bir video çekiyor. Ortam loş, Kılıçdaroğlu kendinden emin, Selvi hanım mahzun, ambiyans iyi.

Ana muhalefet partisi liderinin gün gelip başına geçmek istediği devletle ve yasa ile böylesine illegal, ergen protest, ilkokul müsameresi kıvamında kavga etmesini haydi bir kenara bırakalım. O gün, o saatte, o evde, ödenmeyen faturalar sebebiyle elektriklerin kesik olmadığı Enerji Bakanlığı tarafından ispat ediliyor. Demek ki danışmanlar ve kurmaylarla yapılan istişare neticesinde bu protestonun oy getireceğine inanılmış, taçlandırmak için elektriklerin kesilmesi beklenmiş, kesilmeyince de marketten mumlar alınmış, video hazırlıkları yapılmış, şalter indirilmiş! Bunun tespit edilebileceği bilgisinden bile mahrum bir siyasi partinin iktidar olup Enerji Bakanlığını yönettiğini düşünün! Hafazanallah!

Bakanlığın açıklamasından sonra ne bir özür, ne bir izah, ne de açıklama geldi. Bu şu demek: Yaptık bir iş, sosyal medya ahalisi de havaya girdi, gerçek ortaya çıktı ama şimdi kitlenin keyfini kaçırmanın ne alemi var? Sonra ikinci hamle geliyor, Keçiören’de elektriği gerçekten kesilen bir aile ziyaret ediliyor. Bu da şu demek: Tamam ikrar etmesek te bizim elektrik kesik değildi ama gerçekten elektriksiz kalanlar var onları da gösterelim, sosyal medyada inandırıcılığımız pekişsin. Haydaaa! O ailenin de elektriğinin o tarihte kesik olmadığı Bakanlık tarafından ispatlanıyor.

İnandırıcılık? Samimiyet? Kılıçdaroğlu üç-beş aileyi daha ziyaret etti bu hadiseden sonra. Gerçekten elektrikleri var mıydı yok muydu bilmiyoruz. Bakanlık yalanlamaktan yoruldu, biz takipten, Ce-Ha-Pe kitlesi yalana sevinmekten, zira!

Bir tek Genel Başkan değil, kurmayların hali de içler acısı. Birisi bir tweet atıyor, iddia büyük; bir saatte binlerce rt, on binlerce faw, yüzlerce yorum. İddianın tamamen hayal ürünü olduğu, böyle bir şeyin yaşanmadığı net bir şekilde delilleriyle ortaya konuyor. Fakat o tweet silinmiyor, bir özür gelmiyor, ben yanlış bilgilendirilmişim yahut yanlış anlamışım sadedinde bir izaha ihtiyaç duyulmuyor. İşin acı tarafı o tweeti rt edenler, altına yorum yazanlar da gerçeği öğrenmelerine rağmen hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam edebiliyorlar. Ben yazdım diyor, kitle de mutlu oldu, gerçek kimin umurunda? Bu kafayla fanatiklerinizden rt alırsınız ama milletten oy, asla!

Bir değil, iki değil yüzlerce örneği var bu hadisenin. Bir-iki kişinin ihtirası da değil mesele onlarca bu kafada kurmay var Partide. Meraklısı Google’a “CHP, tweet, yalanlama” yazıversin.

Körle yatan şaşı kalkıyor

Altılı masanın etrafında fazlaca vakit geçirmekten midir nedir, diğer muhalefet partilerinde de benzer tablolar ortaya çıkıyor. Grup toplantısında kürsüye çıkardıkları her üç kişiden ikisi kendisi değil diyeyim, siz anlayın ötesini. Burada da müthiş bir beceriksizlik var, bu kadar beceriksiz olabilmek için ciddi kabiliyet gerekir. İflas etmiş iş adamı diye üniversite öğrencisini çıkartıyorlar mesela, yahut harcını ödeyememiş üniversite öğrencisi diye lise terk garsonu.

O takdim ve konuşmalar esnasında ortaya çıkan salon coşkusu yeterli diyorlar, az sonrası gam değil. Gerçeğin ne olduğu mühim değil!

Ne diye başlamıştık yazıya, iktidar olmak için asgarî iki şey lazım. Birincisinin hakkını verecek ekip ve gayret, ikincisinin ispatçısı olacak samimiyet ve hakikat duygusu bizim muhalefetin ekserisinde hiç yok!

İşbu muhalefet neden kazanamaz yazısını tersinden okuyunca her şeye rağmen Ak Parti niçin kazanıyor’un cevabını da bulabilirsiniz.

#Türkiye
#AK Parti
#Muhalefet
#CHP
2 yıl önce
Muhalefetin iki büyük imtihanı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti