|
Surda açılan gedik

Surda açılan gedik

Bugün için yine Türk dış politikasıyla ilgili bir yazı kaleme alacaktım. Ama Cumartesi sabahından itibaren Mısır"da yaşanan insanlık katliamı, o yazıyı başka bir haftaya ertelememe neden oldu. Mısır"da insanlar, oylarına sahip çıkıp, darbe karşıtı barışçıl gösteriler yaptıkları için katledilirken, dünyanın "demokrasi" şampiyonları olup biteni izlerken, vicdanımız başka bir şeyi izin veremezdi, vermedi.

3 Temmuz 2013 tarihinden itibaren, coğrafyamızda tarihin akışını geri çevirmek için başlatılan kanlı darbe süreci hız kesmeden devam ediyor. Mısır"da katliam hazırlıkları yapılırken, Türkiye"de hepimizin aşina olduğu bir senaryo Tunus"ta devreye giriyor. Laik duruşuyla bilinen bir siyasetçi kurşunlara hedef oluyor ve sonrasında En Nahda hedef tahtasına konuyor. Tam Tunus karışmışken, ki Türkiye ile birlikte Mısır"daki askeri darbeye en güçlü tepki gösteren ülkeydi, Mısır"da ordu, Adeviyye"ye bu sefer 48 saat mühlet veriyor ve cunta başı general Sisi, tüm darbe yandaşlarını sokağa çıkmaya çağırıyor! Daha önce darbenin meşruiyetini sağlamak için sırtını Tahrir"e dayayan; Körfez, İsrail, Anglosakson menşeili cunta, şimdi de yapacağı katliamın meşruiyetini sağlamak için Tahrir"i kullanıyor. Böylelikle Tahrir ruhu denilen sözde demokrasi ve özgürlük isteyen yapının tabutuna da son çiviyi çakmış oldular. Tahrir, artık Mısır"da hatta bölgede statükonun yeniden inşa edilmesi için harekete geçirilen hücre konumuna geldi. Temerrud gibi hareketler ise o hücrenin içindeki virüsler vazifesini görüyor. Tüm bunların karşısında ise Rabia"tul Adeviyye bir güneş gibi parlayarak, bölge halklarının 100 yıllık prangalarından kurtulma çabasının ve direnişinin sembolü olarak yükseliyor. Evet artık Tahrir out, Adeviyye in. Tahrir ruhunu darbeye ve katliama sattı. Mısır''ı özgürleştirecek esas ruhun Adeviyye''de olduğu görüldü.

Bu coğrafyada, özellikle Arap ülkeleri özelinde, otokratik rejimler yıkılacak ve yerlerini demokrasiye gerçek anlamıyla inanan rejimler kurulacaksa, onun nüvesini Adeviyye"nin direniş ahlakı oluşturacaktır. Her ne olursa olsun, son 25 gündür Mısır"da darbe karşıtı güçlerin, sükunet ve sabır içinde sivil direniş sergilemesi, çevre coğrafyadaki diğer ülke halkları için de örnek olacaktır. Bir önceki yazımda belirttiğim gibi bölge içi ve dışı güçlerin oluşturduğu bir konsarsiyum, Tunus"ta yanan ateşi yine orada söndürmek için harekete geçmiş durumda. Mısır sonrası Tunus"un hareketlendirilmek istenmesi de bunun bir göstergesi. İşte bu girişimin panzehiri Adeviyye"de üretiliyor. Yaşantısının bir bölümünü Mısır"da geçiren Akif"in de dediği gibi "toplu vurdukça yürekler" onu top, tank, Apaçi, F-16 sindiremiyor. Filistin"de 1987"de başlayan intifada nasıl ki, İsrail"i dünya nezdinde mahkum etmiştir, Adeviyye"deki direniş de, 100 yıldır bu coğrafyayı böl, parçala yönet aklının sahiplerini, insanlığa madara edecektir. Tek dişi kalmış bir medeniyetin, kan ve gözyaşıyla beslenen efendileri, bu coğrafyanın çocukları karşısında er ya da geç mağlubiyetin tadını yaşayacaklar, hatta yaşamaya da başladılar. Şimdi denebilir ki, her yer kan, ateş ve gözyaşı olmuş, nasıl bir mağlubiyettir bu? Cevabım ise insanların kurşuna rağmen meydanlarda direnmesidir. Bu yazı kaleme alınırken, Mısır"ın Cunta rejimi son 12 saatte 200 kişiyi katletmişti. Ona rağmen Adeviyye bir kaya gibi yerinde duruyordu. Böylesi bir direnç karşısında hiçbir silah tesir göstermez. Mısır"da insanların vicdanı bir kere harekete geçmiştir, artık durdurulamaz. Hangi jeopolitik hesap yapılırsa yapılsın, hangi eko-politik gerekçeler sunulursa sunulsun, hangi çıkar hesapları devreye girerse girsin, surda gedik açılmıştır.

11 yıl önce
Surda açılan gedik
Huşû
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak