|
Galatasaray psikolojik üstünlüğü Sneijder ile perçinledi

Bugüne yazı için çok farklı planlarım vardı.

Çin ile Japonya arasında tırmanan ve "ateş açarız" uyarısına kadar varan gerilim.

Özellikle gelişmiş ülkelerde giderek dillendirilen "yaşlanan nüfus" ve "doğum oranı" problemi.

Ya da dün yapılan resmi yemin töreniyle ikinci başkanlık dönemine adım atan Barack Obama ve giderek kontrolsüz bir güç haline gelen "Drone Stratejisi" kaleme almak istediğim, alınması gereken konulardı.

Ne var ki damarlarımda dolaşan Galatasaraylının akşam dokuz sularına doğru aldığı haber her şeyi değiştirdi.

O saate kadar, yapılan asılsız haberler karşısında, her Sneijder dendiğinde hissizleşen ben için aldığım bu işaret "tamam işte şimdi oldu" dedirtti.

Artık emindim, Hollanda"nın son dönemde futbola sunduğu en önemli yıldızlardan Wesley Sneijder artık Galatasaray"daydı.

28 yaşında, İtalya"nın önde gelen futbol kulüplerinden Inter FC"nin oyuncusu Sneijder"le, kulübü, ailesi, menajeri ve nihayetinde kendisiyle anlaşıldıktan sonra, bugün imza için İstanbul"a geleceği kesindi.

Gece yarısı GS TV"ye yaptığı açıklamalarda medyaya yansıyınca artık tartışacak, speküle edilecek bir konu da kalmamıştı.

Evet, Galatasaray, Sneijder transferi ile Türkiye"de ilklerin takımı ve küresel marka olduğuna yönelik şüpheleri doğuran tüm sis bulutunu dağıtmıştı.

Dağıtmakla da kalmadı son on yıl içinde yaşanan başarısızlıklar, yönetim krizleri ve Fenerbahçe ile yaşanan ezeli rekabetle ilgili oluşturulan tüm psikolojik bariyer de kırılmıştı.

Galatasaray özellikle son birkaç yıldır saha içinde yaptığı atak ve nihayetinde imza attığı transferlerle ezeli rakibi Fenerbahçe"ye karşı psikolojik üstünlüğünü perçinlemiştir.

Galatasaray son dönemde hem aldığı sonuçlar, kazandığı şampiyonluklar, hem de yaptığı transferler ve UEFA Şampiyonlar Ligi"nde bir üst tura çıkmasıyla, 2000 yılındaki performansına yaklaşmıştır.

Fernando Muslera gibi dünya sıralamasındaki en iyi 10 kaleciden birine sahip olmak…

Melo gibi Brezilya"da hala en iyi 11"e seçilen ve dünyanın sayılı defansif orta saha oyuncularından birini kadroda bulundurmak…

Selçuk İnan ve Burak Yılmaz gibi Türk futbolunun son dönemde yetiştirdiği dünya çapında iki yeteneğin kadrosuna değer kattığı bir Galatasaray.

Dikkat ederseniz, Elmander, Eboue, Riera ve Amrabat gibi Türkiye Süper Ligi"nin her takımında rahatlıkla oynayacak oyuncuları da saymıyoruz.

2012-2013 futbol sezonundaki Galatasaray"ın 2000 yılında UEFA Kupası ve Süper Kupayı getiren Galatasaray"dan kadro kalitesi olarak çok daha ilerde olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Bu değeri ve potansiyeli değerlendirmekte artık Fatih Terim"in elinde…

Burada beni burkan iki noktaya değinmeden de geçmeyeceğim.

Birincisi çocukluğuma da damgasını vuran, Galatasaraylı duruşuyla kendisini daha çok benimsediğimiz usta gazeteci ve büyük Cimbomlu Mehmet Ali Birand"ın bu transferin gerçekleştiğini görememiş olması.

Kim bilir o muzip gülümseyişiyle bu transferi nasıl tüm Türkiye"ye duyuracaktı? Ve nasıl keyifle stattaki koltuğuna kurulup, Ali Sami Yen"in çimlerinde Sneijder"i izlemenin keyfine varacaktı, tıpkı tüm Cimbomlular gibi…

Diğeri ise Gençlerbirliğ"nin yeni sarı fırtınası Björn Vleminckx"in ilk çıktığı resmi maçın ilk yarım saatinde yaptığı hat-trick"in ve toplamda attığı dört golün, spor sayfalarının Sneijder haberleri arasında kaybolacak olması…

Tek tesellim adının telaffuzu zor olan Vleminckx"in kırmızı karalarla adından daha sıkça söz ettireceğine dönük umudum.

Evet, 28 yaşında tüm dünya futbol piyasasının aranılan futbolcularından, kalbur üstü birkaç futbol takımının talip olabileceği Sneijder, Ajax, Real Madrid ve Inter kariyerlerinin ardından artık Galatasaraylı. Bu transferde emeği geçen herkese bir Galatasaraylı ve bir futbolsever olarak teşekkür ediyorum.

Türkiye Süper Ligi"nin yeşil sahalarında henüz yaşı dolmadan izleyebileceğimiz daha pek çok yıldız futbolcu dileğiyle…

www.twitter.com/sernury
11 yıl önce
Galatasaray psikolojik üstünlüğü Sneijder ile perçinledi
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’