|
Filistin-Ürdün Konfederasyonu"na kim hazır?

Aralık ayının ikinci haftası itibarıyla Filistin – Ürdün Konfederasyonu yıllar sonra tekrar gündeme geldi. Filistin''in BM''de üye olmayan gözlemci ülke statüsü kazanmasının ardından Ürdün Kralı Abdullah Ramallah''a gitti. İşte o vakit eski proje raftan indi, bugün tekrar konuşuluyor. Hangi proje mi? Kurulabilecek olan Filistin Devleti''nin ve Ürdün''ün konfederatif bir yapı altında toplanması… Bu konfederasyon yapılanması kime, ne gibi bir fayda sağlayacak; şu an tartışma konusu. Hatta Filistin sorununun üzerini örtmek için şahane bir bahane olabilir: Kapağı kalın, kokusu çıkmaz misali.

Hafızalar şöyle bir tazelenecek olursa 1971 yılı Kara Eylül''ü sırasında Ürdün''de güçlenen Filistin Kurtuluş Örgütü, Kral Hüseyin''i baskıcı tutumuna karşılık devirmek istedi. Yaşanan gerginlik Başkan Nixon''un İsrail hava kuvvetlerine yaptığı müdahale çağrısıyla son buldu. Bundan sonra 1980''lerde Kral Hüseyin bu ''konfederasyon'' oluşumu için ancak ve ancak Filistin''in tamamen bağımsız bir devlet olduğu takdirde mümkün olabileceğini söyledi. Hatta konuyla ilgili olarak sıkı bir rest çekmişti.

Kral Abdullah da Ramallah ziyareti sonrasında oldukça net bir tavırla ''Filistin Devleti Batı Şeria''da kurulacak ve Doğu Şeria (Ürdün Nehri''nin doğusu) Ürdün olarak kalacak'' dedi. Babasını tekrar etti. Öte yandan Filistin Otoritesi Başkanı Mahmud Abbas, 13 Aralık tarihinde Filistin Kurtuluş Örgütü''ndeki bazı liderlere Ürdün ve uluslararası toplum ile yeni bir konfederasyon projesinde uzlaşmak üzere ''hazırlıklı olun'' çağrısını yaptı. Projelendirme çalışmalarına başlanmasını istedi.


''Nasıl bir konfederasyon?'' tartışmaların zeminini sorusu oluşturuyor. Filistin tarafının henüz net bir cevabı olduğunu sanmıyorum. Ürdün tarafının tutumu yıllardır sabit. İsrail tarafı ise Doğu Şeria''da, Ürdün topraklarında bir Filistin devleti kurulmasını destekliyor yıllardır. Hatta birçok İsrailli kaynak Ürdün''deki Filistinlilerin toplam nüfusun yarısından fazla olduğunu iddia ederken, Kraliçe Rania''nın ülkedeki Filistinli sayısının artışına bizzat destek verdiğini iddia ediyor.

Zira Gazze zaferi ve BM süreci sonrasında da çok somut gelişmeler olmadı. İsrail tarafı Filistin''in hakkı olan 100 milyon dolarlık vergi transferini yapmayacağını, Batı Şeria ve Doğu Kudüs''te yeni yerleşimler inşa edeceğini duyurdu. Yakın tarih verilerini tekrar ediyorum çünkü hepimiz unutuyoruz ve muhakeme yeteneğimiz sınırlanıyor.

İsrail''in bu tavrı Batı Şeria''da bağımsız bir Filistin kurulmasına müsaade edecek gibi gözükmüyor. Kudüs''e gidenler, görenler bilir. Şehrin doğusu ve batısı hem görsel, hem de belediyecilik hizmetleri açısından o kadar farklı ki ''Kudüs bizim'' mesajını ister istemez alıyorsunuz İsrail tarafından. Davut Bahçesi''ni ortaya çıkarmak için yapılan kazı çalışmaları Mescid-i Aksa''nın duvarlarında 15-20cm''e varan yarıklar oluşturmuş durumda. Yani Kutsal''ımız çökme tehlikesinde. Son yaşanan Gazze sevinci iyiydi, hoştu ama bana sorarsanız efsanevi Filistin direnişini kırdı. Karşısındaki İsrail ise yine aynı İsrail.

Ürdün''ün Filistinlilere kendi topraklarında yer vermesi şu ana kadar pek mümkün gözükmüyordu. Ancak son bir senedir Ürdün''de Kral Abdullah''a, yolsuzluklara ve zamlara yönelik tepkiler Haşimi tacının düşmek üzere olduğunu gösteriyor. İsrail medyası Filistinlilerin Ürdün''de temsil düzeylerinin çok düşük olduğunu, daha fazla vergi ödedikleri halde eğitim ve sağlık imkânlarından istifade edemediklerini, orduya katılamadıklarını vurguluyor. Neredeyse tamamen dış yardımlarla ayakta kalan ülkede Kral Abdullah''ın yüksek vergi topladığı Filistinlilerden vazgeçmeyeceği düşünülüyor.

Bölgenin askeri üssü sayılabilecek Ürdün her yıl ABD''den askeri yardım olarak 350 milyon dolar alıyor. Üstelik Arap-İsrail savaşlarından beri savaşmıyor bile. Kendi topraklarında kurulacak olan Filistin devleti Ürdün''ün tüm bu yardımlardan mahrum kalması demek olabilir. Acil iyileştirilmeye muhtaç olan Ürdün ekonomisinde tehlike çanları çalıyor. Körfez ülkelerinden aslında oldukça yüksek miktarlar ülkeye gelebilirdi fakat Ürdün Suriye''ye karşı –kimyasal silah korkusuyla- toprağını ve ordusunu kullandırtmama kararı almıştı.

21 Aralık Cuma günü Mısır ve İsrail''in Gazze konusunda görüşmelere devam ettiğine dair haber konfederasyon konusunda bir hareketlilik olduğunu gösteriyor. Jerusalem Post gazetesinin haberine göre Mossad eski şefi Efrayim Halevy, 22 Ocak''ta yapılacak olan seçimlere kadar çerçevesi belirlenmiş bir Gazze politikasının oluşmuş olacaklarını söylüyor. Öyle ki Halevy ''bakın, biz artık Gazze''dekilere iyi davranıyoruz. İşte bu bir siyasetimizn oluştuğunun göstergesi'' diyor ama Halid Meşal''in Gazze ziyareti için ''İsrail ve Muhammed Mursi izin vermeseydi bu ziyaret gerçekleşemezdi. Bakın, İran Dış İşleri Bakanı Ali Ekber Salahi''yi iki kere geri çevirdik'' diye ekliyor.

İlginç gelişmelerden biri de geçtiğimiz Ekim ayında Kral Hüseyin''in kardeşi Prens Hasan''ın, hiçbir yetkisi yokken, ''Batı Şeria Ürdün Haşimi Krallığı''nın bir parçasıdır'' demiş olması. Prens Hasan''ın bu beklenmedik çıkışı, Kral Abdullah''a Kraliçe Elizabeth modeli mi uygulanacak sorusunu gündeme taşıyor.

Her tartışma bir şeyleri taşıyor da Kudüs''ü kimse bir yere taşımıyor.

Ürdün ve Filistin''in konfederatif bir yapı altında toplanmasını şu an hakikatte kim istiyor, bilmiyoruz. Ancak projenin mimarı her kim ise taraflara garantör olmak durumunda, Kudüs''e de.

Bu konfederasyona Filistin, Ürdün, İsrail, hatta uluslararası toplum hazır mı?

Kudüs''ü kaybedebiliriz. Buna hazır mıyız?

11 yıl önce
Filistin-Ürdün Konfederasyonu"na kim hazır?
Kim Mihri
3 karakterli Fenerbahçe
İsmet Özel mi "kötü şair", Hilmi Yavuz mu?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor