|
Yanıldığımı itiraf ediyorum

Onsekiz Nisan seçimlerinin kampanya döneminde, seçim sonuçlarına ilişkin kamuoyu araştırması yapılması ve sonuçlarının yayınlanması yasaklanmıştı. Bu yasak değişik biçimlerde delindi ve araştırma sonuçları bir yolu bulunarak açıklandı. Taraflı ve yanlış bilgiler içeren ve seçmenleri yönlendirmek amaciyle medyada yer alan tahminlerin tümü yanıldı.

Doğrusu, gözlem ve sezgilerime dayanarak seçimlerde partilerin alacakları oy oranına ilişkin ben de bir tahminde bulunmuştum. Seçimlerin kesin olmayan sonuçlarına göre, itiraf edeyim ki ben de tahminimde yanıldım. Tüm siyasi partilerin kemikleşmiş oyları olduğunu ve özellikle milletvekili seçimlerinde, partilerin 1995 seçimlerinde almış oldukları oylarda önemli değişmeler olmayacağını düşünüyordum.

Bu temel düşünceden hareketle, Fazilet Partisi''nin oylarının 1995 seçimlerinde Refah Partisi''nin aldığı oylara göre bir iki puan yükseleceğini, en azından değişmeyeceğini umuyordum. Seçimde en fazla oy kaybeden partinin ANAP olacağını ve oylarının 4 puan azalarak % 15''e düşeceğini; CHP''nin iki puan kaybederek baraja takılacağını; DSP''nin oylarının ANAP ve CHP oylarındaki azalmanın toplamı kadar artarak % 20''ye yükseleceğini bekliyordum.

DYP''nin oyunun 3 puan kadar azalacağını ve bu oyları alacak olan MHP''nin % 12''lik kritik bir oyla barajı aşacağını düşünüyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse, DYP''de bu kadar fazla düşüş beklemiyordum. Buna rağmen, herkes gibi beni de en fazla yanıltan ve hayrete düşüren, Fazilet Partisi''nin oylarındaki 6 puanlık düşüş ile bu düşüşün tamamını alan Milliyetçi Hareket Partisi''nin oylarındaki 10 puanlık yükseliş oldu.

Şüphesiz ki Millet, oyunu kullanırken en doğru kararı verdi. Yanılan, milletin gördüğünü göremeyen, en azından o günlerde görme şansı bulunmayanlardır. Seçimden böyle herkesi yanıltan bir sonucun çıkmasında, hem kaybeden, hem de umduğundan fazla kazanan partilerin çıkaracağı önemli dersler vardır.

Her şeyden önce Türk seçmeni, ön yargılı ve partizan olmadığını gösterdi. Güven veren ve güvenine layık olan her partiyi ödüllendirebileceği sinyalini verdi.. Güven vermeyen ve umudunu boşa çıkaran partileri ise cezalandırmada hiç bir tereddüt göstermedi. Örneğin Fazilet Partisi''ni, belediyelerde güveninin karşılığını verdiği için yeniden seçti. Ama hükümette beklediğini bulamadığı için milletvekili seçimlerinde desteğini çekti.

Sonuçlarını topluca değerlendirdiğimde, milletvekili seçiminde Fazilet Partisi''nin, üç önemli nedenle oy kaybettiğini düşünüyorum. Birinci neden Refah Partisi''nin iktidarda kendisinden bekleneni verememesidir. Partili olmadığı halde "denenmeyeni denemek" için Refah Partisi''ne oy verenlerden bir kısmı başarısız hükümet deneyiminden sonra desteğini çekti. İkinci neden, Fazilet Partisi''nin kimlik sorununu çözememiş olmasıdır. Refah Partisi dönemindeki söylemini terkeden parti, yeni bir söylem oluşturamadı. Sürekli olarak canlı tutulan kapatma tehdidi, kimlik krizini derinleştirdi. Üçüncü önemli neden ise, liderlik ve iki başlılık sorunudur. Bu sorunu aşamayan partinin, uzaktan kumandayla küskünler hareketine bulaştırılması, önemli oy kaybına sebep oldu.

DYP ve ANAP ise, ilkesizlikten, yakınlarına rant dağıtmaktan, proje üretememekten sürekli kavga etmekten ve aday tesbitinde parti tabanlarının görüşüne itibar etmemekten eridi. Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller, iki yaramaz kolej öğrencisi gibi sürekli kapris yaparak milleti usandırdı. Yeteneksiz ve muhteris, parti başkanlarının hırçın ve seviyesiz çekişmeleri ve şımarık politikaları merkez sağı çökerti. Girdiği tüm seçimden kaybederek çıkan Çiller ve Yılmaz''a esasında parti tabanlarının bu üçüncü dersidir. Böyle devam ederlerse, gelecek seçimde baraja takılmaları sürpriz olmayacaktır.

Yeni görüş ve proje üretemeyen CHP, çağ dışı olmuş laiklik anlayışında ısrar etmenin tuzağına düştü. İktidar ve muhalefetteki kararsız tutumu ve her vesile ile Cumhuriyeti kuran parti olmanın diyetini istemesi erimeyi hızlandırdı. Baykal ve liderlik kadrosunun kavgacı, hizipci ve tepkici tutumu seçmenleri usandırdı.

18 Nisan seçimlerinde, kendisinden umut kesilen dört parti kaybedince, zorunlu olarak diğer iki parti kazançlı çıktı. Bu nedenle CHP ile MHP''nin kazanması, kendi başarılarından çok diğer partilerin başarısızlığı ile açıklanmalıdır. DSP ağırlıklı olarak 28 Şubatçı cephenin, MHP ise partilerinden umudunu kesen sağ seçmenin sığnağı oldu.

DSP ve MHP beklediğinin ötesinde başarı sağladı. Bu başarı şüphesiz önemlidir. Fakat daha da önemli olan milletin güveninin devam etmesidir. Partilerin oylarındaki ani artışlar, "bu sefer de bunu deneyelim" düşüncesiyle verilmektedir. 1983 seçimlerinde ANAP''ı, 1995 seçimlerinde RP''yi deneyen seçmen daha sonraki seçimlerde desteğini geri çekmiştir. Yakın geçmişte yaşanan örneklerden ders alan parti başarısını sürdürebilir. Ama başarı sarhoşluğu bu dersin alınmasını genellikle engellemektedir. Ne kadar doğru söylenmiş, "eğer ibret alınsa tarih tekerrür etmezdi."

٪d سنوات قبل
Yanıldığımı itiraf ediyorum
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’