|
Yıldızın söndüğü anlar...

20 yüzyılda dünya iki savaşa tanıklık etti. Bu savaşların sonucunda siyasi ve ekonomik işbirlikleri oluştu. İki savaşın sonunda bağımsız olarak tanınmanın teminatı "Birleşmiş Milletler", Batı Avrupa"yı korumak için "NATO" ve Doğu Avrupa için de "Varşova Paktı" kuruldu.

Bütün bunlara rağmen Avrupa"ya ait "Avrupa değerlerini" taşıyan siyasi, kültürel ve ekonomik bir birliktelik yoktu.

Avrupa değerleri özetle: "çok dinli, çok etnik yapı ve çok kültürlülük temelinde birey özgürlüğünü ve refahını önceleyen" bir anlayıştı.

Bu temelde iki savaşın oluşmasına neden olan milliyetçi ayrışmalardan kurtulup iç dayanışmayı artıracak yeni organizasyona ihtiyaç vardı.

1951"de Paris antlaşmasıyla "Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu" olarak başlayan süreç "Avrupa ittifakında ilk adım" olarak nitelendirildi.

25 Mart 1957"de Roma antlaşmasıyla gümrük birliği işlemlerini sağlayan "Avrupa Ekonomik Topluluğu" ve 1967 yılında imzalanan Brüksel Antlaşması ile Avrupa Toplulukları ya da daha yaygın biçimiyle "Avrupa Topluluğu" adını aldı.

1989"da Soğuk Savaş şartlarının ortadan kalkması ve yeni üyelerle topluluk ismini "Avrupa Birliği" olarak değiştirdi.

Birlik, üye olmayan ülkeler için bir medeniyet ve refah projesi olarak görüldü.

Dışarıda kalan her ülke, siyasi ve ekonomik sorunlarının çözümünü üye olmakla mümkün olacağına inandı.

Avrupa ülkeleri (buna Türkiye"de dâhil), birliğin üyelik standartlarını yerine getirmek için siyasi ve ekonomik reformlar yaptılar.

Bu reformlarda elde edilen başarılar sonucu bir kısım ülkeler üye oldu ve bir kısım ülkeler de müzakere sürecine başladılar.

Üye olan ve olmayan ülkeler için 2008 Küresel ekonomik krizine kadar AB, siyasi ve ekonomik alanda bir çekim merkeziydi.

Küresel ekonomik krizden en çok AB etkilendi. Üye ülkelerde siyasi ve ekonomik sorunlar ortaya çıktı.

İrlanda, Yunanistan, İtalya, İspanya, Macaristan ve Slovenya ekonomik iflasın eşiğine geldiler. Yunanistan iflas etti. Üye ülkeler para birliği politikası "Euro bölgesinde" kalıp kalmamayı tartışıyorlar.

Yunanistan ve İtalya"da seçilmiş yönetimler yetkilerini atanmış (teknokrat) hükümetlere bıraktılar. Böylece demokrasi ve refah standartlarını yükselten birlik ilkelerinden taviz vermek zorunda kaldı. Bu durumda birliğe üye, müzakere ve başvuru sürecinde olan ülkelerin güveni sarsılmış oldu.

AB kendi iç sorunlarıyla uğraşırken yerel, bölgesel ve küresel sorunlarla ilgilenecek ve çözüm üretecek konumdan hızla uzaklaşmaya başladı.

Geçen hafta AB ilerleme raporu açıklandı. Bu raporda; siyasi, kültürel ve üye ülkeler arasındaki sorunların çözümüne yönelik eleştiriler yer alıyordu. Bu durum ülkemizde siyasiler, entelektüeller ve halk arasında hiçbir yankı bulmadı.

İtalya"ya resmi bir ziyaret gerçekleştiren Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç, ülkesinin AB adaylık sürecine ilişkin açıklamalar yaptı. Nikoliç: "Avrupa bizim önümüze Kosova''nın tanınması ya da AB üyeliği gibi bir seçim koymamalı. Eğer, Kosova''dan vazgeçmemiz gerekiyorsa Avrupa''yı unutmak daha iyidir" dedi.

Oysa Sırbistan müzakere sürecine başlayabilmek için Sırp milliyetçiliğinin kahramanları Slobodan Miloşeviç, Radovan Karaçiç ve Ratko Mladiç"i Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi"ne teslim etmişti.

Bütün bunlar AB"nin bir çekim alanı olmaktan çıktığını gösteriyor.

Bu noktada Cuma günü 2012 Nobel Barış Ödülü''nün Avrupa Birliği''ne verildi.

Nobel Komitesi Başkanı Thorbjoern Jagland, "AB''nin 60 yılı aşkın süredir Avrupa''da insan haklarına, demokrasiye ve barışa olan katkılarından dolayı ödüle layık görüldüğünü" belirtti.

AB İkinci Dünya Savaşı sonrası en başarılı "Barış Projesi" olarak görüldü ve eski doğu bloku ülkelerine istikrar getirme çabası takdir edildi.

Açıklamada, "Türkiye''ye adaylık statüsü verilmesi bu ülkedeki demokratik reformları hızlandırmıştır" ifadesi de kullanıldı.

Buna "Avrupa değerlerinin" 1992-95 tarihleri arasında Bosna"da gömüldüğünün ve Srebrenica soykırımına da seyirci kalındığının da ilave edilmesi gerekirdi.

Umarım bu ödül 27 üyeli AB"ne bir moral olur ve değerlerine sahip çıkar.

Kendi medeniyetinden ilham alarak, birey hak ve özgürlüklerini evrensel standartlara yükseltmiş bir Türkiye yeni çekim merkezi olur.

AB, yıldızın söndüğü anları yaşıyor.

12 yıl önce
Yıldızın söndüğü anlar...
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi