|
Ahir zaman…

Daktilo tuşlarına basma sesiyle başlayan rahmetli Cem Karaca"nın İhtarname şarkısının nakarat bölümünde "Kağnılar kaza yapmazlar/Trafikten ölemem ki" diyor.

Devir 70"lı yıllar, henüz köy kent nüfus oranında köylülerin hanesindeki yüzde çok yüksek.

Her alanda sorunlar yığılmış; elektrik, yol, su, gıda ve ilacın olmadığı yoksulluğun, kuyrukların, karaborsanın, anarşinin var olduğu günlerde, Cem Karaca o günkü sorunları dile getiren yerel motiflerle bezenmiş rock tarzda "İhtarname" şarkısını okuyordu.

Allah"a şükürler olsun bugün o günkü sorunları aşmış ve dünyanın en büyük 17 ekonomisinden biriyiz.

Köylü kentli oranında 70"li yılların tersi konuma gelinmiş! Artık memleketin en ücra köşelerine kadar yol, su ve elektrik gidiyor.

Otoyollar, tüneller, barajlar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Şimdi de enerji alanında yeni atılımlar içindeyiz. Enerji sorununun kalıcı çözümü için nükleer enerji elde etmek için Japonlarla anlaşma sağladık ve her akarsuya bir HES yaptık. Siyasi ve ekonomik alanda büyük hedeflerimiz var.

Bütün bu gelişmelerin yanı sıra zaman zaman yaşanan sorunlar oluyor elbette. Her şey gelişmiş ülkelerin standartlarına henüz ulaşmış değil. Bu standartlara ulaşmak için hükümet 2023, 2071 hedeflerini önüne koymuş.

Bazen sorunlar sizin dışınızda gelişir ve yapacağınız pek bir şey olmaz, duadan başka.

Cuma günü tüm camilerde yağmur duası yapıldı.

Önce avuçlarımızı göklere açtık, âmin diyerek yere doğru çevirdik ve yalvardık yoktan var edene yağmur yağması için.

Sezai Karakoç"un "Yağmur Duası" şiirini hatırladım, son iki kıtası şöyle biter:

"Yağmur duasına çıksaydık dostlar/Bulutlar yarılır gökler açardı

Şimdi ne ihtimal ne imkân var/Göğe hükmetmekten kolay ne vardı

Yağmur duasına çıksaydık dostlar

Ben geldim geleli açmadı gökler/Ya ben bulutları anlamıyorum

Ya bulutlar benden bir şey bekler/Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum

Ben geldim geleli açmadı gökler"

İnsan zihninin hızına zamanda herhangi bir şeyin ulaşması mümkün değil. An içinde yaşanmış bir ömrü hatırlayabilir. Zor bir anla karşılaşıldığında hep o anda bütün bir ömrüm gözlerimin önünden geçti denir.

Cuma namazında Cem Karaca"yı ve Sezai Karakoç"u aynı anda hatırlamak da öyledir.

Perşembe gecesi hava kapattı, yağmur yağacak diye sevinmiştim. Ama gel gör ki sevincim uzun sürmedi ."Ya ben bulutları anlamıyorum/Ya bulutlar benden bir şey bekler"

Şüphesiz Cem Karaca"nın "İhtarname" şarkısında da, Sezai Karakoç"un "Yağmur Duası" şiirinde de daha büyük anlamlar yüklü. Her ikisini de özgünlüklerinde dinlemek ve okumak lazım.

Dünyada büyük bir kuraklık beklentisi var. Güney yarım küre sıcaktan kavrulurken, kuzeyi ise kuru soğuktan. Orta kuşakta yağmur ve kar yok.

Tarımla uğraşanlar 10 gün içinde mevsim yağmurları yağmazsa tarımda büyük sorunlar yaşanacak diyorlar.

Kuraklık uzun süredir dünyanın gündemini meşgul ediyordu. 19. ve 20. yüzyıllar tarıma dayalı hayat anlayışını değiştirdi ve sanayiyi egemen kıldı. İnsanoğlu sanayi devrimiyle birçok sorununu çözdü, hızı keşfetti ve toprakla ilgisini kaybetti.

Teknolojinin getirdiği sorunlar ve katkılı tarım ürünleri yaşamı tehdit etmeye başlayıncaya kadar endüstriyel üretim biçimleri sorunları çözmüştü.

Sanayi toprağı ve suyu etkiledi. Irmaklar, nehirler, göller, iç denizler kurudu ve okyanuslar kirlendi.

Nimet külfet ilişkisi; her nimetin bir külfeti var.

"Kağnılar kaza yapmazlar/Trafikten ölemem ki"

Bu yüzyıl tarım yüzyılı olacak. Yağmur yok ve kurak bir dönem başlıyor.

Sanayi sadece toprağı, suyu ve havayı etkilemedi insanı da.

Sadece toprak, su ve havanın kirlenmesine ve ölümüne tanıklık etmiyoruz, ruhların da.

"Ya ben bulutları anlamıyorum

Ya bulutlar benden bir şey bekler"

Sanayi toplumunun ortaya çıkarttıklarıyla karşılaşınca ninem çok derdi:

"Ahir zaman…"

10 yıl önce
default-profile-img
Ahir zaman…
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti