|
Batı egemenliğinin düşüşü

Dünyadaki güç dengeleri değişiyor. Beklenilenin ötesinde dünya tek kutupludan çok kutuplu bir yapıya evriliyor. İkinci dünya savaşının ardından oluşan soğuk savaş dönemi, 1989''da Sovyetler Birliği''nin çözülmesiyle ortadan kalkmıştı. Böylece dünya tek kutuplu bir hale dönüşmüştü. Bu Amerikan yüzyılının zirvesi sayılmaktaydı.

Soğuk savaş döneminde ABD''nin Sovyetler Birliği ve Çin''i parantezde tutmak için; Batı Avrupa Birliği-Japonya ittifakını oluşturmuştu. ABD bu ittifaklara yeni stratejiler yüklemekteydi.

Sovyetler Birliği''nin çözülmesiyle birlikte AB''nin üzerine düşen yeni görev: Varşova Paktına üye ülkeleriyle, Eski Yugoslavya''nın mirasını absorbe etmekti. Bunu başarılı bir şekilde yerine getirmiş oldu.

Böylece 1989''dan sonra ABD''nin kontrolünde AB hızla genişleyerek güçlü bir siyasi ve ekonomik merkez haline dönüşmüş oldu.

Soğuk savaş döneminde ABD''nin oluşturduğu ittifaklar ve koalisyonlar, AB-Japonya ittifakı gibi uzun süre ahenkli ve başarılı bir şekilde yürümüş. Serbest Piyasa ekonomisi yani "Anglo-Sakson" kapitalizm dünyayı etkilemişti. Her şeye rağmen bu başarı uzun soluklu olmadı. Uzmanlara göre 2008''de ortaya çıkan mali kriz "Anglo-Sakson" kapitalizminin başarısızlığa uğradığını göstergesiydi.

Başarısızlık, ABD''nin izlediği siyaset, AB ve Japonya''nın içinde bulunduğu sorunlardan dolayı oluştu.

1970''lı yılların yükselen güçleri Japonya, Asya''nın en büyük ekonomik güç olma özelliğini kaybetmiş ve üstünlüğü Çin''e kaptırmış. Öte yandan AB ise bugün büyümenin getirdiği siyasi ve ekonomik sorunlarla içe kapanmış durumda.

Afganistan ve Irak''a yapılan müdahalenin başarısızlığı, ABD''nin gücünden kaygı duyulmasına neden oldu. Böylece ABD artık tek başına sistem kurucu bir ülke olmaktan çıkmış oldu.

ABD Başkanı Obama Usame bin Ladin''in öldürüldüğü günün yıl dönümünde Afganistan''a ziyaret gerçekleştirdi. Afgan yönetimi ile 2014 den başlayarak 2024''e kadar sürecek 90 bin askerin çekilmesi takvimi oluşturuldu. Anlaşılan ABD, 2024 yılına kadar merkezi Asya''yı düzenlemeye devam edecek. Afganistan-Pakistan ekseninden Orta Doğu''ya kadar yeni düzenlemeler son çekilme tarihine kadar bitirilmeye çalışılacak. Obama, bölge ile ilgili gelecek vizyonunu açıkladığı otelde aynı anda Taliban saldırısı yapıldığını düşünürsek: çatışmalar ve düzenlemeler 2024''e kadar devam edecek. Bugün ABD, 120 ülkede aleni veya örtülü çatışma içinde.

Dünya bir yandan hızla kaotik bir yapıya doğru ilerlerken bir yandan da, yeni siyasi ve ekonomik merkezler oluşturuyor. Güç dengeleri değişiyor.

Pasifikte ekonominin merkezi Japonya''dan Çin''e kayarken: Çin tarzı "devlet kapitalizmi" örnek olarak gösteriliyor.

Çin''in yanı sıra Hindistan, Brezilya ve Türkiye''de adından sıkça bahsedilen ülkeler oldu. Bunlar dünyanın yükselen yeni yıldızları oluyordu.

Çin, Hindistan ve Brezilya, Afrika''da ABD''nin dışında önemli diğer aktörler oldu. Türkiye, Orta-Doğu''da AB''den daha etkili konumda bulunuyor. Bunu en iyi ABD görüyor. Ayrıca ABD Orta Doğu''da önemli bir saygınlık kaybıyla karşı karşıya bulunuyor. Hiçbir sorunu tek başına çözecek konumda değil ama sorunlar onsuz da çözülemiyor.

Latin Amerika''da ekonomik ve siyasi ilişkilerde Avrupa''nın yerini Çin almış durumda.

Çin ve Hindistan üretim hızları dolayısıyla Asya, Afrika ve Latin Amerika''daki hammadde tedarikinde geçen yüzyıldan daha büyük bir rekabet ortaya çıkarmış durumda. ABD, bugün bu rekabetle baş edebilir gibi gözüküyor. Uzun vadede bunun ne tür sonuçlar vereceğini hiç kimse kestiremiyor.

Bilinen tek bir şey var o da bugünkü gelişmelere ABD''nin uyum göstermede olağanüstü çaba sarf ediyor olmasıdır. Artık ABD siyasi ve ekonomik gelişmelere üçlü ortaklığın getirdiği bir yapıda bakmıyor. AB-Japonya eksenine, Çin, Hindistan, Brezilya ve Türkiye''yi de yerleştirmeye çalışıyor. Rusya bu yapı içinde nasıl yer alacağı henüz netleşmemiş. Bunun nasıl olacağının kararını vermek Rusya''ya ait olacak.

İkinci Dünya Savaşı''ndan sonra Amerikan vizyonu: önce iki kutuplu dünya, yani soğuk savaş dönemi, ardından soğuk savaşın ortadan kalkmasıyla demokrasi ve serbest piyasanın hâkim olduğu yeni bir dönem başlamıştı.

Bütün bu gelişmeler bize gösterdi ki: AB ve Japonya hiçbir zaman ABD''nin kontrolünün dışında değildi. Bugün de öyle. AB siyasi bir güç olarak olaylara yön vermesi zor gözüküyor.

Dünyadaki gelişmeler ve güven kaybı, ABD''nin dünyayı tek başına tasarlayamayacağını gösteriyor. Ama onsuz olamayacağını da.

ABD artık daha geniş bir kurulun liderliğini yapacak. AB ve Japonya ile oluşturduğu ilişki biçiminin daha gelişmişini, yeni üyelerle uygulamak zorunda.

12 yıl önce
Batı egemenliğinin düşüşü
Orta gelirli konut kampanyasından yararlanabilir mi?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…