|
Batık geminin insanları...

Deniz kenarına gidip saatlerce dalgaları seyretmeyi seviyorum. Hüzünlendirir beni. Deniz haşinse, dalgalar büyük bir öfkeyle gelip kıyıya çarpar. Dingin bir anda ise kumsala bir çarşaf gibi serilir ve geri çekilir.

Karadeniz''in her dalgası kıyıya vurduğunda Büyük Kafkas Sürgününde yaşananlara ait bir öyküyü taşıdığını düşünür ve dalgaların sesinin içinde o öyküleri duymaya çalışırım.

Abhazya Şiş Nanisi''nde olduğu gibi. "wıçüa sarpıs wa naniy/rıyünı yıqam wabiy waniy/amşıneykua wamamiy" "uyu yavrum ninni/evlerinde değilsin annenle babanın/Karadeniz''in koynundasın"

Novorosisk, Tuapse ve Soçi limanlarından Trabzon, Samsun, Sinop, İstanbul, Burgaz ve Varna''ya aylarca gemilerle insanlar taşındı. İnsanların büyük bir kısmı Karadeniz''de hayatlarını kaybettiler

Bu göçten en fazla çocuklar, kadınlar ve yaşlılar etkilendiler. Genç anneler ölen çocuklarını denizciler kendilerinden alıp denize atılmasın diye onları emziriyor gibi yapıyorlardı. Açlığın yanı sıra bulaşıcı hastalık tehlikesi vardı. Bundan dolayı deniz yolculuğuna dayanamayıp ölenleri denize atılıyordu. Genç annelerden bazıları, denize atılan çocuklarının arkasından atlıyorlardı.

Deniz yoluyla sürgün edilmiş Kafkasyalılar yıllarca balıketi yemediler. Onlar bizim kardeşlerimizi yediler diye.

Fazla insan bindirildiğinden gemiler yana yatmış bir pozisyonda denizde yolculuk ediyorlardı. Bundan dolayı gemilere "batık gemi" ismi verilmişti.

İnsanlar "batık gemi" olarak adlandırılan gemilerle haftalarca hatta aylarca süren deniz seferlileriyle taşınmışlardı Osmanlı coğrafyasına.

"Kafkas İslam Ordusu-1918" belgeselini hazırlarken I. bölümü Kafkasların tarihi sürecine ayırmıştık. Bu bölüm içinde 1864 Büyük Kafkas Sürgününü de anlatmıştık.

Konuklarımızdan bir tanesi Şamil Vakfı üyesi Rengin Yurdakul''du (TSEY). Rengin hanım, bir hatırasını nakletmişti: "1989''da Sovyetler Birliği çözüldüğünde ata yurdunu görmek için Adigey''e gittim. Eski bir helikopterle bölgeyi gezdirdiler. Dağların zirvelerinde ormanlık alanda her ağacın arkasından beyaz bir atlı çıkıyordu sanki. Ben öyle gördüm, öyle hissettim."

Belgeselin çekimleri için yönetmen yardımcısı Osman Denker''le birlikte Dağıstan''a gitmiştik. Kafkas İslam Ordusu askerlerinin izlerini aramıştık.

İmam Gazi Muhammed, İmam Hamzat ve İmam Şamil''in doğduğu ve mücadele ettiği yerleri gezdik. Gimri, Ahulgoh, Temirhan Şura ve Gunip''i dolaştık. Dağıstan, Homeros''un anlattığı kadar etkileyici bir coğrafyaya sahip.

Direnişin örgütlendiği ve verildiği alanları dolaştık. Önce Gimri''ye gittik. İmam Gazi Muhammed ve İmam Şamil Gimri''de ve İmam Hamzat ise Gotsat köyünde doğmuştu. İmam Gazi Muhammedin şehid olduğu ve İmam Şamil''in yaralandığı kaleyi dolaştık. Ardından Gimri''den Ahulgoh''a gittik.

Ahulgoh, İmam Şamil''in destansı direnişini verdiği yerdi. Bu Kafkas halklarının var olma veya yok olma savaşıydı.

Ahulgoh savaşınada kalede sadece 4 bin insan yaşıyordu ve bunlardan sadece bin tanesi savaşçıydı. Rus ordusunun sayısı ise 13 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Kuşatma 80 gün sürdü ve iki taraf için de çok kanlı oldu.

Ahulgoh, aylarca süren korkunç ve kanlı bir mücadelenin sonunda, 28 Ağustos 1839 akşamı düştü. Ama İmam Şamil Rus kuşatmasını yarmış ve Ahulgoh''dan çıkmıştı.

Bugün Ahulgoh dağının yamacında İmam Şamil''in büyük bir portresi var. Direnişin geçtiği mekânı görmek ve anlamak için Ahulgoh''a tırmandık.

Zirvede güçlü bir rüzgâr karşıladı. Adeta,170 yıl önce 1839''da yaşananları bize anlatır gibiydi.

İnsanlar bugün dileklerinin kabulü için her tarafa elbiselerinden parçalar astılar. Bunlar Rus askerlerinin üzerine atlayan ve elindeki kamalarla kendilerini koruyan çocuk, kadın ve yaşlıların elbiselerinden bir parçaydı sanki.

Rus komutan Milioutine hatıralarında Ahulgoh savaşından bahsederken:

"Burada korkunç ve umutsuz bir savaş başladı. Kadınlar bile kendilerini büyük bir mücadeleyle savunarak silahsız oldukları halde, süngülerimizin ucuna atılmaktan çekinmediler." diyordu.

Kaleden ve kale içi yerleşim alanlarından geriye sadece silik çimenle kaplanmış vazıyette temeller bulunuyor. Ünlü ressam Franz Rubo''nun resmettiği ve belleğimizi oluşturan resmi oturtmaya çalıştık.

Ardından İmam Şamil''in teslim alındığı Gunip''e gittik.

Gunip Dağı''na çekilen Kafkas Kartalı İmam Şamil, 25 Ağustos 1859''da, 70.000 kişilik Rus ordusuna, yanında 300 kişi kalıncaya kadar direndikten sonra teslim oldu!

Gunip''de Ahulgoh''a benzer nitelikler taşıyor. Şehrin tepesinde, kalenin altında büyük bir İmam Şamil portresi var. Dağın ardında ormanlık bir alan içinde teslim alınan yerde bir anıt yapılmış.

Burada da Ahulgoh''ya benzer görüntüler var. Her ağacın dalına umutların dillendirildiği bez parçaları asılmış.

Gunip, teslimiyetinden 7 yıl sonra Çarlık Rusya''sı 1700''de aldığı kararı "1864 Büyük Kafkas Sürgünü ve Soykırımı " olarak uygulamaya koydu.

Trajedi o kadar büyüktü ki üzerinden binlerce yıl geçse de unutulacak gibi değil. Sürgün edilenler ve onların çocukları hiçbir zaman vatan hasretini gideremediler. Bizler "batık geminin" insanlarıyız

"Her ağacın ardında beyaz bir atlı var."

12 yıl önce
Batık geminin insanları...
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler