|
Batı"nın Suriye"ye bakışı

Dikkatler Suriye sorunu ile ilgili yapılacak olan Cenevre-2 görüşmelerine çevrildi. Haziran ayında yapılan görüşmelerde Rusya ve ABD arasındaki görüş farklılığından dolayı bir sonuca ulaşılamamıştı. Bugün Rusya ve ABD arasında bir uzlaşma söz konusu. Cenevre-2 görüşmelerinde bu uzlaşma taraflara kabul ettirilmeye çalışılacak.

Suriye"de Beşar Esad ve Baas rejimi Rusya"nın önerisi ve İran"ın desteğiyle kimyasal silahların uluslararası denetime açması müdahaleyi durdurmuştu. Bu Baas rejiminin devamı açısından önemli bir hamleydi. Ama en önemlisi Rusya"nın ABD"yi saldırı planından vazgeçirmesiydi. Bunun etkileri geleceğe yönelik olacaktır.

Reuters ajansının geçtiği habere göre deklare edilen kimyasal silahların imhası üç gün önce gerçekleşti. Böylece Suriye rejiminin elinde kimyasal silah kalmamış oldu. Kimyasal silah kullanma konusu ise tartışılmaya devam ediyor. Bu konuda hazırlanan rapor beklentileri alt üst edecek gibi görünüyor.

Bu esnada görüşmeler öncesinde Esad"ın askeri suçlara yönelik af getirmiş olması yeni bir üstünlük elde etmesini sağlamıştır.

Ayrıca kimyasal silahların imhası Baas"ın uluslararası sisteme entegrasyonunda önemli bir adımı olarak kabul edilecek. Silahlı muhalif gruplardan bazılarının "uluslararası sistem ve Batı karşıtlığı" ayrıca rejiminin elini güçlendirmektedir.

Muhalifler askeri anlamda elde edilecek bir başarıyı önemli olarak görmekte ve stratejilerini bunun üzerine kurmaktadırlar. Oysa Cenevre-2 görüşmeleri öncesinde askeri üstünlük sağlamak bir başarı değildir. Başarı ülkedeki etnik ve dini azınlığa yönelik yapılacak vaatler ve icraatlar olacaktır.

Çözüm konusunda şimdilik masadaki tek öneri Baas rejiminin iktidarı muhaliflerle paylaşacağıdır. Tek sorun Suriye Baas rejiminin Esad"lı devam edip etmeyeceğine kalmıştır.

Esad"ın gidişi sadece silahlı muhalifleri destekleyen ülkeleri tatmin edebilir. Bu durum Suriye içi silahsız muhalefetin ve değişim isteyen genç Baas kadrolarının hoşuna gitmeyecektir.

Her şeye rağmen Esad Baas içinde değişimin sembolü olarak görülmekte ve gidişi parti içindeki radikallerin işine yarayacaktır. Klasikleşmiş bir ifade ile "Esad değişimden yana ama çevresi bunu engelledi/engelliyor" algısı maalesef halen hâkim.

Cenevre-2 konferansı; ne Suriye içi muhalefeti, ne değişim talep eden genç Baas kadrolarını ve ne de silahlı muhalefeti tatmin edecektir. Dolayısıyla bu görüşmelerden Suriye sorununun çözümüne yönelik bir sonucun çıkmasını kimse beklemiyor. Bu durum yeni yıkımlar, ölümler ve göçlerin devam edeceği anlamını taşıyor.

Arap Baharı"yla birlikte İslam dünyasında gelişen olaylara baktığımızda kesin olan bir şey var o da egemen güçlerin Suriye"de radikal bir değişimi önermedikleri/önermeyecekleridir.

Önemsenecek tek nokta ise George Friedman"ın dediği gibi: Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ilk defa Amerikalılar Ruslarla eşit ortaklar olarak Suriye sorununda masaya oturuyor.

Batılıların Suriye iç savaşı ile ilgili değerlendirmelerinin yereldeki düşünce ve gelişmelerden çok farklı olması önemli bir çelişkiyi oluşturuyor.

Batılılar, gelişmeleri artık öldürmeye dayalı bir rejime karşı demokratik bir isyan olarak görmüyorlar. Suriye sorununu etnik ve dini azınlıklara karşı Sünni ve Selefi bir karşı koyuş olarak değerlendiriyorlar. Batılılara göre: iktidarı hangi güç elinde bulundurursa bulundursun diğerine yönelik baskıya devam edecek ve değişim mevcut durumdan daha kanlı bir tablo ortaya çıkartacaktır.

Kudüs Hebrew Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Sholomo Avineri"nin Turquie Diplomatique"de yayınlanan makalesine göre Suriye"de tercih "Esad"ın bozulmuş rejimi ile İslamcı bir kökten alternatif arasındadır, baskı ve özgürlük arasında değil."

Bazı batılı analistler Suriye sorununu ele alırken ABD ve müttefiklerinin ikiyüzlü davrandıklarını ve silahlı muhaliflere gerekli desteği vermediklerini yazmaktadırlar. Ardından The New York International Weekly Roger Cohen"in yazdığı gibi "Suriye için etkili bir politika belirlemenin hiç kolay olmadığını biliyorum. Ortada Irak ve Afganistan gibi dizginleyici örnekler var ve Batılı ülkeler savaş yorgunu. Hiç kimse Batı"nın başka bir Müslüman ülkede zor duruma düşmesini istemiyor" diye sıralamaktadırlar.

Değerlendirmelerden de anlaşılacağı gibi batılı siyasiler ve entelektüellerin bir kısmı Suriye"deki sorunu daha çok bir mezhep savaşı olarak görmektedirler.

Bu şartlar altında Suriye halkının ilk günkü taleplerinin bir karşılığı kalmamıştır.

Suriye"de rejimi destekleyen ve karşı çıkan bölge ülkelerinin pozisyonlarının değişmekte olduğunu unutmamak gerekir. İran ABD ve AB ile diyalog kurarken Suudi Arabistan ve İsrail"deki sağcı anlayış bu eksenle sorunlar yaşamaya başlamıştır.

Gelecek, Suriye sorununda belirsizliğini korurken Orta Doğu yeni gelişmelere gebe.

10 yıl önce
Batı"nın Suriye"ye bakışı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi