|
CHP ilklerin partisi olmaya devam edebilir...

Türkiye''de önemli gelişmeler oluyor. İşin garibi bu gelişmelerin bir kısmının halen CHP''nin eliyle yapılıyor olmasıdır.

Bursa eski Milletvekili Büyükelçi Onur Başaran Öymen, 10 Kasım 2009''da TBMM''de yapılan demokratik açılım toplantıları sırasında terörle mücadele ile ilgili konuşma yaparken Başbakan''ın "Artık analar ağlamasın" sözünü eleştirerek "Analar tabii ki ağlayacak, Dersim''de analar ağlamadı mı" demişti.

Öymen''in Dersim''le ilgili açıklaması büyük tepki toplamasına rağmen; cumhuriyet tarihinin gizli kalmış önemli bir bölümünün açığa çıkmasını sağladı.

Öymen''in çıkışı aslında gazeteci yazar Selahattin Sadıkoğlu''nun, Mehmet Zekioğlu mahlas ismiyle Bursa Olay gazetesindeki yazısıyla başladı.

Sadıkoğlu, yazısında hükümetin Kürt açılımı yapmadan önce yerine getirmesi gereken ve taraflar arasında karşılıklı güveni artıracak tedbirleri sıraladı.

Bunlardan bir tanesi: Dersim olayı, Türk ve Kürt Alevilerin dini lideri Seyyid Riza''nın mezarının açıklanması ve itibarının iadesiyle ilgiliydi.

Bunun üzerine Öymen, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan''ın cevaplaması talebiyle Meclis''e bir soru önergesi verdi. Önerge, devletin gazetesinde böyle bir makale nasıl yayınlanır içeriğindeydi. O zamanlar Bursa Olay gazetesi TMSF''nin elindeydi. TMSF de Babacan''a bağlıydı.

Babacan öneriyi cevaplayamadan Öymen, Başbakan''ın Kürt açılımına yönelik yapılan Meclis oturumunda tarihe yürüyen konuşmasını yaptı ve kızılca kıyametin kopmasına neden oldu.

Bu durum üzerine Başbakan Dersim belgelerini açıklamak ve açmak zorunda kaldı. Herkes cumhuriyetin, ilk yıllarının nasıl bir "Tunceli" sürecinden geçmiş olduğunu kısmen öğrendi. Kısmen çünkü; açığa kavuşması gereken daha çok olay var.

Tarihi süreç itibariyle bir başlangıç noktası bulmalıyız ve bu andan itibaren olanları araştırıp tartışarak sağlıklı sonuçlara ulaşmalıyız. Buna bu ülkenin ihtiyacı var.

1900 yılından itibaren 2012''ye yani bugüne kadar olanları yeniden ele alıp tartışalım ve korkularımızla yüzleşelim ki; bu ülke insanları geceleri korkuyla uyanmasınlar.

Korkularımızdan kurtulmanın en önemli yöntemlerinden biri; korkularımızı bir kâğıda resmetmemiz ve sonra yırtıp atmamızdır. Bunu bir filmde seyretmiştim. Beni etkiledi doğrusu. Bizimde böyle yapmamız gerekir sanırım. Korkularımızı anlatıp kâğıtlara çizmemiz gerekiyor.

Bu konuda ilk çıkışı Öymen yaptığı için ona müteşekkir olmalıyız. Değilse siyaset hep 1938-50 İnönü döneminin eleştirisi içinde kalacaktı.

Şimdi de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir dönemle yetinmeyerek tümünü tartışmaya açtı. İktidarı Suriye''nin iç işlerine karışmasından dolayı eleştirirken söylediği söz anlamlıydı. Sıra bir korkumuzu daha çizip yüzleşmemize geldi.

Kılıçdaroğlu''nun, bunu rejim eleştirisi maksadıyla söyleyip söylemediğini bilmiyorum. Gelinen noktaya bakıldığında Öymen''in de amacı bu değildi. Ama önemli bir yüzleşme sağladı.

Kılıçdaroğlu, Suriye rejiminin halkına karşı şiddet kullanmasını antidemokratik gören iktidara öfkelenerek: "Neymiş efendim? Suriye''de demokrasi yokmuş, Suriye''ye demokrasi gelsin diye gidiyormuşuz. Dönüp bir kendine bak senin ülkende demokrasi var mı?" diyor. Kesinlikle doğru söylüyor.

Resmi ideoloji bağlamında yaşanan olumsuzluklara rağmen demokrasimiz Ortadoğu halklarına model olarak sunuluyor.

Evet 1876''dan itibaren başlayan bir parlamento tecrübemiz var. Bir konuda hakşinaslık yapmalıyım. Göreceli de olsa bizim demokrasi anlayışımız birçok kez darbeye maruz kalmasına rağmen Ortadoğu halklarınınkinden daha iyi durumda.

Ayrıca Batı ittifaklarının ve AB serüveninin rolünü de teslim etmeliyim.

Bazı dönemlerde iktidarlar demokratik standartları yükseltmek için çalıştılar ve dönem şartları içinde başarılı da oldular. Buna 1950-60 Adnan Menderes ve1983-91 Turgut Özal dönemlerini örnek gösterebiliriz.

AK Parti''nin iktidara gelişiyle birlikte yapılan reformlar Türkiye AB arasında müzakere sürecini başlatmış ve demokratik standartları birçok Batı ülkesinin ilerisine götürmüştür. Bu resmi ideoloji sorununu çözmemiştir.

Ortadoğu''da Başbakan''ı ve AK Parti''yi örnek alan birçok lider ve siyasi hareket var şüphesiz.

TBMM yasa çıkarma fabrikasına dönmesine rağmen arzu edilen demokratik standartlara henüz ulaşabilmiş değiliz. Mevcut yasaları anlamada farklılıklarımız var. Bir yasayı farklı iki anlayışın birbirine taban tabana zıt yorumlamalarına tanıklık ediyoruz. Sorun "resmi ideoloji" algısı ile ilgilidir.

Model ülke, Arap Baharı ve Suriye sorunu tartışmalarının yapıldığı bir ortamda Kılıçdaroğlu''nun "Dönüp bir kendine bak senin ülkende demokrasi var mı?" çıkışı önemsenmeli ve ülke resmi ideoloji algısından kurtarılmalıdır.

Batı dünyasında ideolojik devletler çağı sona ermiş, demokratik tercihler yapılmış, sistem ve anayasa sorunları çoktan aşılmıştır.

Türkiye, darbeler dönemini kapatmaya çalışıyor.

Meclis Başkanı Cemil Çiçek''in açıklamasına göre yeni anayasa yazımında önemli bir aşamaya gelindi.

Sorun, yeni anayasanın ruhunun nasıl olacağıdır. Türkiye Post Kemalist bir döneme mi geçecek yoksa Neo Kemalist bir anlayışla mı yoluna devam edecek?

İlkler vardır CHP''nin hayatında.

Cumhuriyetin ilk siyasi partisi oluşu, "Kürt realitesi" söylemi, sonra ihmal edilmesine rağmen ilk "Kürt açılımı" raporu ve Başbakan''ın yasaklılığının kaldırılması bunlardan bazılarıdır.

İlklere en çok katkı vermiş olan CHP, Türkiye''nin "resmi ideoloji" sorunundan kurtulmasına da destek verecektir.

Böylece Türkiye yasaksız bir anayasaya ulaşacak ve cumhuriyet demokrasi ile taçlanacaktır.

12 yıl önce
CHP ilklerin partisi olmaya devam edebilir...
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi