|
Çözüme doğru Filistin sorunu…

Başbakan"ın Nisan ayı içinde Gazze"ye gideceğini açıklaması Filistin"de büyük bir heyecan uyandırdı. AK Parti 2002"de iktidara geldiği andan itibaren Filistin sorununa kendinden önceki iktidarlara göre daha büyük bir hassasiyetle yaklaşıyor.

AK Parti İktidar olduktan kısa bir süre sonra Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat ani ve bilinmeyen bir şekilde hastalanarak tedavi için gittiği Fransa"da hastanede 11 Kasım 2004"de vefat etti. Muradım Arafat"ın ölümü üzerine konuşmak değil.

2002"de Ramallah"da Başkanlık sarayı Muqataa"da İsrail askeri kuşatması altında iken Arafat"ı ziyaret ettim. Saatlerce sohbet ettik. Barış görüşmelerini ve Türkiye ile olan ilişkilerini anlattı. Arafat, Filistin barış görüşmeleri ile ilgili her zaman Türk hükümetini bilgilendirdiklerini söyledi.

Filistin sorununun çözümü için 1991"de Madrid Konferansı, 1993"de Oslo Anlaşması ve 2000"de Camp David Zirvesi yapılmıştı.

Türkiye"nin Filistin"e yönelik siyasetinden memnundu. Sürgünde kurulan Filistin devletiyle ilk diplomatik ilişkileri kuran ülkelerden biri de Türkiye idi. Belki de bu 1948"in özrüydü. İsrail kurulduğunda ilk tanıyan ülkelerin başında Türkiye yer almıştı.

Uzun yıllar halkımız Filistin sorununa ihtiyatlı bir yaklaşım gösterdi. 70"li yıllarda Filistin hareketi Marksist bir hareket olarak görüldü. 1980"den sonra kanaatler değişmeye başladı. Son 10 yıldır Filistin sorunu Türk siyasetinin bir parçası oldu.

Birinci Dünya Savaşı sonlanmadan Orta Doğu coğrafyası ülkemizin bir parçasıydı. 30 Ekim 1918"de imzalanan Mondros anlaşmasıyla bugünkü Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün, Arabistan ve Yemen toprakları kopmuştu.

Bölgedeki gelişmelere ilgi göstermek jeopolitik, jeostratejik ve kültürel zorunluluktu. Orta Doğu"da ki her gelişme dış politikadan çok iç siyaset sorununa dönüşme potansiyeli taşımaktaydı. Örneklemem gerekirse 2003"te ABD Irak"ı işgal ettiğinde en fazla Türkiye etkilendi. Bu sadece sınır komşusu olmak ve ekonomik ilişkilerle ilgili değildi. Ortak halklarla, ortak medeniyet ve din mensubiyetiyle de ilgiliydi.

Irak"ın işgalinde Türkiye"nin taraf olmaması Arap sokağında büyük bir karşılık buldu. Filistin"de yapılan özgür seçimlerin sonucunda kurulan Hamas hükümetiyle ilişki kurulması yeni bir boyuttu. Ayrıca Suriye-İsrail arasında başta Golan tepeleri olmak üzere barış görüşmelerine aracılık yapılması Türkiye"nin Orta Doğu siyasetinin farklılaştığını gösteriyordu.

Aralık 2008 ve Ocak 2009"da İsrail"in Gazze"ye yönelik Dökme Kurşun adını verdiği saldırı dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir infiale neden olmuştu. Saldırıdan bir iki gün önce dönemin başbakanı Ehud Olmert ülkemize bir ziyaret gerçekleştirmişti. Bu ziyarette Olmert, Gazze"ye yönelik bir saldırı planlamadıklarını Başbakan"a söylemişti. Döndükten iki gün sonra saldırı başlatması, aldatılma ve güvensizlik duygusunu pekiştirdi. İlişkiler adeta pamuk ipliğine bağlıydı. Ardından Davos süreci ve Mavi Marmara olayı ilişkilerin kopmasına neden oldu.

İsrail"in özür dilemesiyle Orta Doğu"da bugün yaşanan olayların yeni bir seyir izleyeceği tahmin ediliyor. Bunların en önemlisi Filistin İsrail barışının nasıl oluşacağıdır. Başbakan Gazze"ye yapacağı ziyarette barış sürecinin de konuşulacağını söyledi. Bu ziyareti Gazze yönetimi büyük bir heyecanla beklerken; Ramallah yönetimi karşı çıkmakta.

Filistin sorununda iki farklı anlayış var.

Birincisi Madrid, Oslo ve Camp David"de de temel ilke olarak kabul edilen 1967 sınırlarında Doğu Kudüs"ün Filistin"in başkenti olduğu iki devletli çözüm planı. Filistin Kurtuluş Örgütü"nün kabul ettiği Türkiye"nin de desteklediği çözüm planı budur. İkincisi ise, Filistin topraklarında Siyonist İsrail işgali ortadan kalkıncaya ve Kudüs kurtuluncaya kadar direnişin devam ettirilmesi ki Hamas"ın varlığının temeli budur. Burada iki devletli bir anlayış yerine Müslümanlar, Hristiyanlar ve Musevilerin ortak bir geleceği beraber kuracakları düşüncesi hâkim.

Barışın önünde ciddi sorunlar var. Camp David Kudüs"ün paylaşımı konusunda akamete uğramıştı. Kudüs"ün Filistin"in başkenti olması bugün de zor gözüküyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas"ın ifadesiyle "İsrail, Kudüs"ü Yahudileştirdi."

Kudüs nasıl bölünecek? Batı Şeria"da Yahudi yerleşim bölgeleri ne olacak? Filistin Devleti"nin güvenliği nasıl sağlanacak, ekonomik yapısı nasıl olacak ve vergileri kim toplayacak? Milyonlarca mülteci İsrail"in işgal ettiği topraklarına geri dönebilecek mi?

Hamas"ı güçlü kılan İsrail"in meşruiyetini tanımaması ve direnmesiydi.

Şimdi de Filistin"in geleceği Hamas"ın vereceği karara bağlı.

11 yıl önce
default-profile-img
Çözüme doğru Filistin sorunu…
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar
Gazze’deki soykırıma ‘istisnaî’ kılıflar..