|
Da te nije Alija-Sen olmasaydın Alija…

18. ve 19. Yüzyıl kolonyalist, 20. Yüzyıl ise imparatorlukların tarih sahnesinden çekildiği ulus devletlerin kurulduğu çağdır.

Geçen günlerde vefat eden tarihçi Eric Hobsbawn 20. Yüzyıl"ı kısa bir yüzyıl olarak tanımlar. 1914"ten 1990"a kadar 86 yıl. Aynı zamanda aşırılıklar çağıdır da.

İslam medeniyetinin tarih sahnesinden çekilmesi bu yüzyılda olmuştur. I. Dünya Savaşı"yla birlikte 1918"de İslam coğrafyasında işgal edilmemiş toprak parçası sadece Türkiye"nin küçük bir bölümüydü.

1918 İslam Dünyası"nın dibe vurduğu ve bağımsız ülke kalmadığı yıldır. 1945"te II. Dünya Savaşı sona erdiğinde İslam coğrafyasında sadece dört bağımsız ülke vardı.

II. Dünya Savaşı sonrasında dünya Batı değerleri ve demokrasiyle tanıştı. Buna rağmen doğulu mütefekkirlerin bir kısmı bunun yeni bir kolonyalizm olduğunu iddia ederler.

20. Yüzyıl"a veda ettiğimiz 1990"lı yıllarda uygar dünya Avrupa"nın orta yerinde yeni bir işgale ve soykırıma tanıklık etti.

21. Yüzyıl "enformatik çağ" olarak adlandırılır. İletişimin ve bilgi akışının hızlılığı bu çağa bu adı vermiştir.

İletişim ve bilgi akışının hızlandığı, hiçbir şeyin gizli kalmadığı, herkesin her şeyi gördüğü bir çağın başlangıcında Bosna Hersek"te 1992-95"de büyük bir soykırım yaşandı.

Muasır medeniyet örneklemesi olarak görülen Batı"nın değerlerini anlamlı kılacak bir millet yok edilmeye çalışıldı. Batı değerleri dediğimizde "çok kültürlü, çok dinli ve çok etnik yapılı" bir düşünce anlaşılmaktadır.

Birçok tarihçi bu anlayışın yalnızca İslam düşüncesinin hâkim olduğu coğrafyalarda, Müslümanlar tarafından uygulandığını yazmaktadır.

Bosna-Hersek"te Sırp saldırganlığına karşı ülkelerini korumak için direnen Bosnalı Müslümanlar bu mücadelelerinde 21. Yüzyıl"ın yeni paradigmalarını ortaya koymaktaydılar. Böylece İslam medeniyeti tarih sahnesine yeniden geri dönüyordu.

Bu toplumsal direnişin ve dönüşümün en önemli dinamiği şüphesiz önderliğiydi. Bosna Hersek direnişinin önderi merhum Alija İzetbegoviç"ti.

Bugün Alija"nın ölümünün 9. yılı. O aramızdan 19 Ekim 2003"de ayrıldı.

Alija, kuşatma altında Sarajevo"da sokakta yürürken Sırp topçusu ve keskin nişancıların (sniper) saldırılarını yaptığı bir anda korunmak için yerde yatan bir kadın "Başkanım toplar düşüyor ve siz hâlâ yürüyorsunuz" ikazını yapar. O, "Bu çok düşünülmüş, uzun yürüyüştür" diyerek yoluna devam eder.

Merhum dostum Selahattin Şimşek "göklere ulaşmak isteyenler O"nun elçisinin ayak izlerini takip etsinler" derdi.

Alija, O"nun elçisinin ayak izlerine basarak önümüzden gidiyor ve bize şöyle diyor:

"Ben bir Müslümanım ve öyle kalacağım. Kendimi dünyadaki İslam davasının bir neferi olarak telakki ediyorum ve son günüme kadar da böyle hissedeceğim. Çünkü İslam benim için güzel ve asil olan her şeyin diğer adı; dünyadaki Müslüman halklar için daha iyi bir gelecek vaadinin ya da umudunun, onlar için onurlu ve özgür bir hayatın, kısacası benim inancıma göre uğrunda yaşamaya değer olan her şeyin adıdır."

Ve insanlığa sesleniyor: "Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak gerekir."

Birçok kez Alija ile Müslümanların içinde bulunduğu sorunları konuştuk.

Alija İslam dünyasının gerilemesinin nedenlerinden birini Müslümanların İslam"ı sadece bir "din" olarak algılanmaya ve teolojik olarak tartışmaya başlaması olarak görür.

Ona göre İslam sadece "din-religion" değildir. "Kur''an edebiyat değil, hayattır; dolayısıyla O''na bir düşünce tarzı değil, bir yaşama tarzı olarak bakılmalıdır" der.

Gerileme nedenlerinden biri olarak da Müslümanların içine düştükleri korku, acizlik ve aşağılık duygusunu görür.

Ayrıca Müslümanların kendilerinden sonra gelecek nesli yetiştirmede itaati esas almalarını eleştirir. "Müslüman mı yoksa tebaa mı yetiştiriyoruz" yazısında bunu sorgular. Allah"tan başkasına itaat etmeyi kabul etmez, teslimiyetçiliğe karşı çıkardı. "İdare etmek değil, idare edilmek için eğitilen" kuşakların İslam"ın dirilişini sağlayamayacağını düşünür ve "İslam toplumunun cesur ve isyankâr ruhlara ihtiyacı vardır" der.

İslam milletini tek bir ümmet olarak görür. İslam düşüncesinin yenilenmesi ve Fas"tan Endonezya"ya tropik Afrika"dan Orta Asya"ya kadar büyük bir İslam federasyonunun kurulması için mücadele edilmesi gerektiğini söylerdi.

Bugün İslam Dünyası"nın içinde bulunduğu sorunları görünce görüşlerinin ne kadar anlamlı olduğunu anlıyoruz.

Alija, 21. Yüzyıl"ın İslam"ın yüzyılı olacağı düşüncesindeydi.

Onun yürüyüşü tasarlanmış bir yürüyüştü.

Bilge, lider ve insan Alija"yi rahmetle anıyoruz.

11 yıl önce
Da te nije Alija-Sen olmasaydın Alija…
"Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır"
‘Taş olsaydım erirdim toprak idim…’
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm