|
Dan mayke/anneler günü...

Ben topçu ve keskin nişancıların direk hedefi olmayacak bir odada kalıyordum. Bu avantajım biraz da misafir olmamla ilgisi vardı.

Nice zamandır bu şehre geliyor ve günlerce kalıyorum. Bana göre ben bu şehrin yerlisiydim. Sarajevo benim şehrimdi. Misafir gibi davranılmasından hoşlandığımı söyleyemem.

Ama bir şey vardı ki o da, mayka (anne) Hediye Poplata, oğlu Cevat Şuvalya, kızı Cana ve Cana''nın kocası Asaf Murteziç''in üzerime titredikleriydi.

O gece odama çekildiğimde sabah ile ilgili plan yaptım. Gerçi ertesi güne ait planların uzun bir zamandır terk edildiği bir şehirde bulunmanın idraki içindeyim. Olsun ben planımı yapmış olayım. Hanı deriz ya ''gün ola harman ola.'' Sabah erken kalkmalı ve kimse uyanmadan bir çiçekçi bulmalıydım.

Aylardır kuşatma altında olan bu şehirde bir çiçekçi kalmış mı onu da bilmiyorum. Ne olursa olsun şansımı deneyecektim. Böylesi bir düşünceyle uyudum.

Sarajevo''ya ilk gelenler için geceleri uyku uyumak zordur. Top ve makineli tüfek sesleri ürkütüyor insanı. Sonraları alışıyorsunuz ve birkaç gün sonra her şey sıradanlaşıyor.

Bu geceyi sakin geçiyoruz. Daha az top ve makineli tüfek sesi geliyor. Bunun nedeni ateşkesin olmasıydı. Bu durum planımı uygulamam için bir avantajdı.

Sabah erken kalkıyor, büyük bir sessizlik içinde evden çıkıyorum. Çiçekçilerin hastane etrafında olabileceğini düşünüyorum. En azından gidip göreceğim. Büyük bir dikkatle ve hızlı yürümeye başladım. Ateşkese rağmen keskin nişancılardan korkuyordum. Ne olur ne olmaz.

Bir yandan da yol üstünde çiçek açmış bir ağaç veya ortamda kendiliğinden yetişmiş bir çiçek var mı bakınıyordum.

Koşevo hastanesine doğru hızla yürümeye başladım. Savaş yetmiyor gibi, erken bir saat olduğu için açık bir dükkân bile bulmak zor. Ben çiçekçi arıyorum. Bu gerçekten fantastik bir durumdu. Korku ile karışık bir ruh haleti içinde hastanenin bulunduğu alana ulaştım.

Etrafa bakındım, tam hastanenin karşısında bir çiçekçi buldum. Selam verip içeri girdim. Dükkân sahibesi ortamı düzenlemekle meşguldü. İlk müşteri bendim. Çiçek istediğimi söyledim. Kadın yüzüme büyük bir şaşkınlıkla baktı. Çiçekleri gösterdi. Dükkânda yapay çiçeklerin yanı sıra son demlerinde olan birkaç gül vardı.

Tümünü alabilirdim, benim gibi bu özel güne ait planları olanları düşündüm. Bir tane gül almak istediğimi söyledim. Tek gül anne ve yar sevgisini vurgulamak için daha anlamlıydı. Biraz yeşillik katkısıyla mütevazı bir buket oldu. Allah''a emanet deyip dükkândan çıktım.

Mutluluktan uçuyordum. Geldiğim yolu adeta tek nefeste yürüdüm. Evin kapısındaydım, artık herkesi uyandırabilirdim. Bugün özel bir gündü ve mayka Hediye''ye çiçek almıştım ve ona sürpriz yapacaktım.

Kapıyı çaldım, Cana kapıyı açtı. Beni kapıda görünce büyük bir şaşkınlık geçirdi. Neredeydin dedi. Cevap vermeden içeri girdim. Buketi bir elimle arkama saklamıştım. Mayka Hediye salonda oturuyordu. Ona doğru yürüdüm ve çiçek buketini uzattım. '' Mayke Dan Mübarek Ola'' dedim. Yüzüme şaşkın bir ifadeyle baktı. Ben cümleyi yanlış kurduğumu düşündüm. Bu kez ''Dan Mayke Mübarek Ola'' dedim. Değişen bir şey olmadı, ortamda anlaşılmayan bir durum vardı. Muhtemelen benim iyi derecede Boşnakça bilmememden kaynaklandığını düşündüm.

Mayıs ayının ikinci pazarıydı, bugün özeldi ve bugün ''Anneler günüydü''.

Mayka Hediye''nin elini öptüm ve çiçek buketimi uzattım. Ülkemizde bu gün anneler günü olarak kutlanmaya başlandığını söyledim. Çiçeği de bu günü kutlamak için gidip aldığımı söyleyince. Bana dönerek ''bizlerde böyle bir kutlama yok ki'' dedi.

Oysa, anneme olan özlemimi Mayka Hediye''nin şahsında birazcık olsun dindirmek istemiştim.

Ben hiçbir zaman bu özel günde anneme bir çiçek alamadım. Herkes için olduğu gibi benim için de annem çok özeldi. O yıllarca yanında eşi olmadan iki çocuğun yetişmesi için mücadele etmişti. Fukaralığın paylaşıldığı yıllardı. Okumamız için üzerimize titriyordu. Baba özlemi çekmeyelim diye, daha fazla emek sarf ediyor, hem anne hem de baba oluyordu.

Bu mevsim bizim köyde, papatyalar, gelincikler, mor, sarı ve beyaz kır menekşeleri, sarı ve mor cennet çiçekleri açmış, dallar yeşillenmiştir. Her taraf cıvıl cıvıldır.

Annem yaşıyor olsaydı bu gün tarlada bir zanaatkâr gibi toprağı işlemeye çalışıyor, mısır filizlerinin son çapasını yapıyor olacaktı.

Çaylar sürgün etmiş kırım mevsimi yaklaşmıştır. Büyük bir telaş vardır artık. Ey, cenneti ayakları altında taşıyan annem sen yoksun.

Annesi hayatta olanlar kendilerini şanslı addetmeliler.

Ya annelerinin ayaklarının altını öpmek isteyip de öpemeyenler, onlar için hayat zordur.

Dizine başınızı koyup, yüreğinizi açacağınız, saçlarınızı okşayacak ve duygularınızı paylaşacak anne yoktur artık.

Bugün anneler günü. Benim için her gün anneler günüdür.

12 yıl önce
Dan mayke/anneler günü...
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı