|
Gaza Resist ve Ela

Gazze

"Dedeleri, oturdukları topraklardan sürüldüğü için bu eve sığınmışlardı. İki gözlü bir evde oturuyorlardı. Tek penceresi sokağın derinliğine bakan giriş kapısının üzerinde bulunuyordu. Başka pencereleri olsa ne fark ederdi. Sokağın genişliği zayıf bir insanın sığacağı kadardı ve gökyüzü bir çizgiyi andırıyordu.

Evlerini büyütme imkanları bulunmuyordu. Büyütseler yardım alamayacaklardı. Kaldıkları yer Gazze Şati mülteci kampıydı. Mülteci kamplarında kalanlara BM sembolik yardım yapıyordu. Yardımı reddedecek konumları da yoktu.

Gecenin ilerlemiş saatlerinde, herkesin el etek çektiği, sokakların ayak sesi dilenmeye başladığı zaman kalbi korku ile hüzün arasında duruyordu. Güçlü ve şefkatli bir ele tutunma ihtiyacı hissediyordu, "İyi geceler kızım" sözünü özler olmuştu.

Karşılığı olmadığını bile bile elini uzattı. Eli boşlukta kaldı. Dudakları titredi ve gözlerinden yaşlar süzüldü. Başını kaldırıp iki erkek kardeşine de baktı, onların derin bir uykuda olduklarını gördü. Büyük bir şefkatle küçük kız kardeşine sarıldı. Yandaki odada yatan annesini düşündü, varlığı onu kısmen rahatlatmıştı. Güçlü olmalıydı, en büyük çocuk olmanın sorumluluğunu naif omuzlarında hissetti.

Aradan beş yıl geçmiş olmasına rağmen olanları unutması imkansızdı. Sabah namaza kalktığında, kahvaltıda, okula gidişinde ve sınıfta sürekli hatırlıyordu onunla geçirdiği son günü. İyi eğitim almasını isterdi. Ata binmesini ve yüzmeyi öğretmişti kendisine. Elini kardeşinin başının altından çekti küçük bir serçenin yüreğine benzeyen yüreğinin üstüne bastırdı ve tarifsiz bir acı hissetti.

Bundan beş yıl önce, 28 Aralık 2008 günü büyük bir heyecan içindeydi, babası Ahmed Bedevi. Akademiden yeni mezun polislerin diploma töreni yapılacak ve mesleğine yeni arkadaşlar katılacaktı. İtinayla hazırlanmıştı. Birlikte evden çıktılar ve daracık sokaklardan el ele tutuşarak geçtiler. Okulunun kapısında veda zamanı gelmiş, babası alnından öpmüş ve arkasından el sallamıştı. Bu anın aralarındaki son veda anı olduğunu bilememişlerdi. Yaşadıkları ortamda her şey son buluşma veya son ayrılma idi aslında. An"ın sonrası belirsizdi.

Basamakları hızla çıkıp sınıfa girdi ve sırasına oturdu. Pencereden dışarıya baktı, gökyüzünde uçan insansız hava araçlarını gördü, huzursuzlandı ve yüzü gerildi. Yeni bir saldırının habercisiydi gördükleri. Gazzeli çocuklar her hareketin anlamını ezberlemiş gibi doğuyorlardı.

Korkmuştu, küçücük yüreği hızla çarpmaya başladı ve yürek çarpması okul üniformasının üstünden anlaşılıyordu. Öğretmeni sınıfa girdi ve ilk ders başlamıştı. Dikkatini derse vermeye çalıştı. Zaman zaman dışarıya gökyüzüne bakıyordu. Ders zili çaldığında arkadaşlarıyla bahçeye çıktı oyun oynadı. Oyun huzursuzluğunu giderememişti. İkinci dersin ortasında kızılca kıyamet koptu. Bomba sesleriyle yer sarsılıyordu. Bağrışmalar, ağlama ve siren sesleri birbirine karışmış tam bir kaos yaşanmaya başlanmıştı. Sıraların altına girdiler. İlk bombalamadan bir kaç dakika sonra yenisi geldi. Bu kez daha şiddetliydi. Çaresiz sıranın altında beklemeye başladılar. Bayılacak gibi oldu. Arkadaşlarıyla göz göze geldi ve bundan güç aldı. Bu ilk değildi ve son da olmayacaktı. Öğretmenleri okullarının daha güvenli olduğunu ve buraya saldıramayacaklarını telkin ediyordu onlara.

Oysa o an iki saldırı da mezuniyet töreni için toplanan silahsız Polis Akademisi öğrencilerine yapılmıştı. Bir müddet sonra okul müdürü içeri girdi ve adını seslendi. Ela Bedevi. Sıranın altından çıktı müdüre koştu sarıldı ve ağlamaya başladı. Müdür onu odasına götürdü. Bomba sesleri durmak bilmiyordu. Bir bomba bir bomba ve bir bomba daha… artık sayamıyordu. Pencereden dışarıya baktı alevler ve dumanların yükseldiğini gördü. Yalnız kendisinin çağrılmasından kötü bir olayın olduğunu anladı.

Kardeşlerine veya annesine mi bir şey olmuştu. Annesi küçük kız kardeşiyle evde, kardeşleri de okuldaydı. Ne olduğunu kestiremedi korkuyla müdürün dudaklarından dökülecek kelimelere odaklandı. "Baban..." dedi müdür titrek bir sesle "baban ilk saldırı sonrası yaralı polislere yardıma koştuğu anda ikinci saldırı sonucu şehit düştü" dedi.

Haykırmak istedi, kelimeler boğazında düğümlendi. Babasına bir şey olacağını hiç düşünememişti. O güçlüydü, ailesini ve Gazze"yi savunacak kadar güçlüydü. Artık onları kim koruyacaktı. Var edene sığınmaktan başka çaresi kalmadı. Başı döndü, "abuya"(babam) dedi ve yere yığıldı."

Fotoğrafçı Ela"yı Elşifa hastanesinin karşısında duvara yapılan Gaza Resist resminin önünde fotoğrafını çekmek isterken tanımıştı. Ela fotoğrafının çekilmesini istememişti. Nedenini anlayamamıştı fotoğrafçı, bir müddet sonra annesi ve diğer kardeşleri gelince annesi ile konuşarak izin isteyip duvar resminin önünde fotoğraflarını çekmişti. Böylece Anne Menar, Ela, Muhammed, Bilal ve İsra"nın öykülerine tanık olmuştu.

Gazze"de müşfik ellere ihtiyaç hisseden yüzlerce öykü var.

11 yıl önce
Gaza Resist ve Ela
2023 yılında statüye göre ödenen ölüm yardımı 2.054 ila 49.440 TL arasında olacak
Sakın bırakma
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’