|
Göklerin en yakın avlusu: Kudüs

Ramazan ayının son cuması "Kudüs" cumasıdır.

Evimizde büyükbabama ait örgüleri çözülmekte olan dokuma bir seccade vardı. Seccadenin üzerinde kapı seklini andıran bir motif ve içinde üç resim yer alıyordu.

Resimlerin bir benzeri komşumuzun salon duvarına asılmış halının üzerinde de bulunuyordu. Aradaki fark komşumuzun duvar halısının üzerinde sadece iki resim vardı ve kapı motifi yoktu.

Her namaz vakti büyükbabam seccadeyi büyük özenle yere seriyor ve üzerinde namaz kılıyordu. İbadeti biter bitmez seccadeyi aynı özenle katlayarak kaldırılıyordu.

Evdeki diğer seccadeleri annem yıpranmış kumaşın sağlam kalmış yüzeylerinden üçgen veya kare şeklinde keserek yapmıştı. Tek dokuma seccade büyükbabamınki idi.

Annemin kumaş parçalarından yaptığı seccadenin üzerinde de kapı veya mihrabı andıran motif bulunuyordu.

Büyükbabamın namaz kılışını seyretmeyi ve onu taklit etmeyi seviyordum. Seccade yere yayıldığında üç resim ortaya çıkıyordu. Büyükbabamla birlikte secdeye gittiğimde seccadenin üzerindeki kapıdan girip büyük avlu içinde yer alan üç mabedi ziyaret ediyor; böylece seyahatim başlıyordu.

Uykum ağır geldiğinden zaman zaman sabah namazına kalkamıyordum. Diğer vakitler büyükbabam evde olduğunda kaçırmamaya dikkat ediyordum.

Akşam ve yatsı namazları gaz lambası ışığında olduğundan seccadenin üzerine yansıyan gölge hareketleri resimleri üç boyutlu canlı bir varlığa dönüşüyordu. Uykuya daldığımda da bıraktığım yerden devam ediyordum rüyalarımda.

Önceleri üç mabedin aynı alanda yer aldığını, kapılarının ve avlularının birbirine açıldığını düşünüyordum. Küp şeklinde olan ortadaki mabedin önünden hareketle sağdaki ve soldaki mabetlere geçiyordum. Göklerin en yakın avlularında dolaşıyordum. Mabetlerin kapılarından içeri girdiğimde rengârenk vitraylı pencerelerden süzülen ışıkla birlikte sonsuzluğa doğru bir yürüyüşe başlıyordum.

Ortada ve soldaki resmi birçok yerde, duvar takvimlerin askılıklarının üzerinde görmüştüm ve adlarını biliyordum. Ortadaki resim Allah için ilk yapılan mabet, soldaki ise Hz. Peygamber"in mescidi ve mübarek kabri şerifi idi. Hicaz"da bulunuyorlardı.

Sağdaki resmi hiçbir yerde görmemiştim. Sadece büyükbabamın seccadesinin üzerinde vardı ve adını bilmiyordum. Uzun yıllar üçüncü resim hakkında bilgi edinemedim. Okul kitaplarında da bulamadım. Büyüsü bozulur korkusuyla büyükbabama da sormuyordum. O benim için gizemli bir parça gibiydi.

Bir gün büyükbabam büyük zorluklar içinde yerine getirdiği kutsal yolculuğunu (Hac) anlattığında üçüncü resmin sırrını çözebildim.

Bilinmeyen resim Allah"ın (cc)mübarek kıldığı üç mabetten Mescid-i Aksa idi ve Kudüs"te bulunuyordu.

Allah (cc) onu ve etrafını mübarek kıldı. Elçisini oradan yükselterek huzuruna kabul etti ve ayetlerinin bir kısmını gösterdi. Hz. Peygamberimiz (sav) medeniyetlerin Kudüs"ün duvarlarından doğduğunu ve ona doğru inen çiğ tanelerinin tüm hastalılara şifa olduğunu bildiriyor.

Kutsal yolculuklar ya oradan başlar veya orada biterdi. Varılmadan yapılmış kutsal yolculuk eksiktir.

Uzun zamandan beri Müslümanların büyük bir kısmı onu ziyaret edemiyor tutsak edildiği için.

Yeni doğanların hafızalarında da yer almıyor artık.

Üç resimli seccadelerin devri kapanmadan; kapıdan girip onu özgürleştirecekleri bekliyor.

Kurtuluşun gerçekleşmeden yaralarımız şifa bulmayacak ey şehrim, ey sevgilim Kudüs.

11 years ago
Göklerin en yakın avlusu: Kudüs
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak