|
Şimdi büyüdük masal sona erdi…

Umudun tükenişi insanın yaşama arzusunu kaybetmesidir. İnanç olarak umutsuzluk haram kılınmış bizlere. İçte ve dışta zorlu bir sınavdan geçiyoruz. Büyük bir medeniyete mensubiyet her gelişmeye karşı bir duruş sergilemeyi gerektiriyor.

Yeryüzünde her sorunun ilk muhatabı biziz. Böylesi bir sorumluluk duygusuyla başlamalıyız güne. Son mesajın muhatabıyız, görevimiz yeryüzünde hak, adalet ve merhamet iklimini oluşturmaktır.

Göle atılan bir taşın düştüğü yerde oluşturduğu ilk haleyi takip eder gibi yerelden evrensele doğru hareket etmeliyiz. Önce yaşadığımız coğrafyada tüm insanlığa örnek olacak benliklerden sıyrılıp bizliğe dönüşecek yeni bir "insan ve yönetim" modeli ortaya çıkartmalıyız.

Frantz Fanon"un vasiyetnamesinde ifade ettiği gibi "Arkadaşlar! Avrupa için, kendimiz için ve insanlık için "yeni bir kabuk", "yeni bir düşünce" ve "yeni bir insan" inşa etmeliyiz."

Son Peygamber"in takipçilerinden başka hiç kimse bunu gerçekleştiremez. İnsanlık bizden bunu bekliyor.

1 Mayıs 2005"de Küba"da başkent Havana"da José Martí meydanında toplanan milyonlarca insana son kez hitap eden Fidel Castro"nun söylediği gibi: "İnsanlık adalet bekliyor." Bu söz yankısını bizde bulmalı.

20. ve yeni başladığımız yüzyılda şüphesiz insanlık önemli tecrübelerin sahibi oldu. Buna rağmen siyasi ihtiraslar, bitip tükenmek bilmeyen talepler ve çıkarlar yeryüzünü yeni bir kaosun eşiğine getirdi.

İnsanlık, sorunlarını çözemeyecek bir aşamada bulunuyor. Batının ürettiği modeller kendi havzasında önemli bir gelişme sağlamış olmasına rağmen; farklı inanç ve kültürlere sahip toplumlarda başarılı olduğunu söylemek güç.

İçinde bulunduğumuz hale baktığımızda batı düşüncesi kayda değer bir üstünlük oluşturmuş olmasına rağmen; artık kendi sorunlarını çözemeyecek konumda.

İslam dünyası kabile, aşiret ve mezhep sorunlarının içine gömülmüş durumda. Zihinler işgal edilmiş ve herkes duruşuna haklı gerekçeler üretmekle meşgul. Bir İslam mezhebinin bilgesi başka bir İslam mezhebinin mensuplarının kanlarını helal kılacak içtihatlarda bulunabilmekte.

Allah"ın yaratılışta insana bahşetmiş olduğu farklılıklar masalarda verilir veya alınır oldu. Farklılıklar bir zenginlik olarak algılanmamakta sorunun kendisi olarak görülmektedir. İnsan ömrü bir zaman dilimi içinde çizilmiş sınırlar ölüm pahasına mutlaklaştırılmış. Her kabile, aşiret ve mezhep hâkim olduğu toprak parçasına kendi bayrağını dikmiş veya dikmek için mücadele ediyor.

İslam dünyasındaki siyasiler, alimler ve aydınlar batı düşüncesi karşısında komplekse kapıldılar ve ezildiler. Böylece bin yıldan fazla bir süre içinde oluşturulmuş olan tecrübeler ve birikimler anlamsızlaştı. İnandıkları dine, kültürlerine ve yaşadıkları coğrafyaya yabancılaştılar. Derin bir kimlik ve kişilik sorunuyla karşı karşıya kaldılar. Batı düşüncesi onlar için "muasır medeniyetin" kendisi ve mutlak ulaşılması gereken zirve oldu.

Batı düşüncesinin oluşturduğu ülkeler, yeryüzüne mesajlarını taşıyıp, nizam kurarlarken oluşturdukları trajedi görmemezlikten gelindi.

Sömürgeleştirme ve modernleştirme hareketlerinde öldürülen insanlar, yok edilen kabileler ve kaybolan kültürler sonunda oluşacak kazanç için feda edilebilinir olarak kabul edildi. Bu batı ülkelerine bahşedilmiş bir ilahi hakmış kanıksandı.

Ahmed Rıza"nın 1922"de Paris"te Picart Yayınevi"nce basılan "La faillite morale de la politique Occidentale en Orient" (Batının Doğu Politikasının Ahlâken İflası) kitabında yazdığı gibi: "Bir ülkeyi işgal etmek ve halkının servetine el koymak için herhangi bir vesile bulunamazsa buraların halkının ikinci derecede bir ırka mensup oldukları ve insanlık için tehdit oluşturdukları iddia edilir, ilahi bir hak sahibiymiş gibi, onlara medeniyetin nimetlerinin tattırılacağı iddia olunur."

"İlahi bir hakka" sahip oldukları düşüncesinde haksız da sayılmazlar. Yaşadığımız coğrafyada aynı inanç, aynı tarih, aynı adet ve geleneğe sahip olduğumuz halklar veya ülkelerle ilgili sorunlarımızı çözmek için batılılardan yardım talep ediyor veya hakemliklerine müracaat ediyoruz.

Ahmed Ziya"nın "Elbette ki, Avrupa medeniyetinin rolünü ve maddi hayata getirdiği fevkaladelikleri inkâr etmiyorum" izahını tekrarlamayacağım.

Batı dünyasının insanlığa sundukları ve insanlıktan aldıklarının kıyaslamasının yeniden yapılması gerekir.

11 yıl önce
Şimdi büyüdük masal sona erdi…
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi