|
Komşusu açken tok yatan bizden değildir...

Aylarca önce üzerinde ince espriler yapılan hatta alaycı yaklaşımlara kadar varan bir fotoğraf medyada yayınlanmıştı. Orta yaşlarda, bıyıklı, ince, uzun boylu bir adam, büyük bir çaresizlik içinde ellerini önüne bağlamış, ayakta duruyordu, başı hafif eğik, ıstıraplı bir yüz ifadesi olan bu adam ülkesinin borçlarından dolayı kendisine bile bakmaya tenezzül etmeyen, orta yaşta orta boyda kilolu bir kadından yardım talep etmekteydi. Bu fotoğraf Almanya Şansölyesi (Başbakanı) Angela Dorothea Merkel mevkidaşı Yunanistan Başbakanı George Andreas Papandreou arasında Yunanistan''ın borçlarının konuşulduğu AB toplantıda çekilmişti. Bu fotoğrafı gördüğümde yıllar önce 26 Eylül 1999 tarihinde Beyaz Saray''da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı merhum Bülent Ecevit''in ABD Başkanı Bill Clinton''la yaptığı görüşmeyi hatırladım. Bu iki fotoğraf bana ve benim coğrafyama aitti.

İki yaka insanlarıydık. Bazılarımız anayurt saydığımız topraklardan mübadele anlaşmasıyla kopartılmıştık. Ortak öykülerimiz vardı iyi komşuluk ve dostluk ilişkileri üzerine. Bireysel öykülerimiz ne kadar dostane ise, devlet ilişkilerimiz o kadar düşmancaydı. Milli mücadelelerimiz birbirimize karşı yaptığımız savaşlardı. Son savaş da yine aramızda olmuştu. Yıllarca iki komşu ülkenin insanları birbirine düşman olduk. Oysa 364 yıllık ortak bir tarihin insanlarıydık.

Tarihin bütün dönemlerinde iki yaka insanlarının istikrasız ilişkileri oldu. Son on yılda iki ülke ilişkileri farklı gelişmeye başladı. Nitekim 14-15 Mayıs 2010 tarihlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 10 Bakan ve 100 iş adamıyla birlikte Yunanistan''ı ziyaret etmiş ve 22 anlaşma imzalamışlardı. Bu cumhuriyet tarihi boyunca imza edilen anlaşmaların toplamından fazlaydı. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi kurulmuştu. Türk ve Yunan hükümetleri, Başbakanların başkanlığındaki bu üst düzey işbirliği toplantılarının yılda bir kez yapılmasına karar verdiler. İki ülke arasındaki siyasi anlaşmazlıkların giderilmesi yolunda Türk ve Yunan Dışişleri bakanları ise yılda iki kez bir araya gelme kararı alındı. Başbakan ziyaret konuşmasında “Ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak diyorum ki; Ege bizi ayıran bir deniz olmasın. Ege bizi birleştiren bir deniz olsun'' diyordu. Yunanlılar, artık Türkleri düşmanları olarak değil komşuları olarak göreceklerdi. Başbakanın çağrısı karşılık bulacaktı.

Ama gel gör ki; ekonomik kriz Yunanistan''ı allak bullak etti. Halk sokaklara döküldü, iflaslar birbirini izlemeye başladı ve seçilmişlerin hükümeti istifa etmek zorunda kaldı. Andreas Papandreou başbakanlığı bıraktı. Yerine Merkez Bankası başkanı olan Lucas Papademos, Başbakan olarak atandı. Demokrasinin neşet ettiği ülkede atanmışların hükümeti kurulmuştu. Kurtulma umutları AB''nin insafına kalmıştı artık. Almanya, Yunanistan üzerinden ulaşabileceği amaca ulaşmıştı. Artık AB için değersiz, fonları hortumlamış ve tembel bir millettiler. Nihayet bir hafta önce kurtarma kararı alındı. Buna rağmen uluslararası kredi değerlendirme kuruluşları Yunanistan''ın notunu düşürmeye devam ediyor. Kurtarma veya yardımların, halka yansıması yılları alacak.

Gazeteler, krizde birçok fırsatın ortaya çıktığını, şirketlerin kelepir değerinde olduğunu ve adaların satılması ihtimalini yazıyor. İşadamlarımız Yunanlı işadamlarıyla ortak işler yapabilir ama fırsatçılık değerlerimize uygun değildir.

Soğuk havaların ülkemizi ve batıyı etkilediği günlerde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız''ı Yunanlı mevkidaşı arayıp soğukların ve ekonomik krizin ülkesini etkilediğini ve doğal gaz akışını başlatmalarını istemişti. Bakan Yıldız, Yunanistan''a doğalgaz akışını başlattıklarını belirterek, “Yunan meslektaşım beni aradı. Zor durumda ve sıkıntıda olduklarını söyledi. Şahsen ben dayanamadım. Dolayısıyla Yunanlı meslektaşımızın ricasını kırmadık” dedi.

Komşumuz Yunanistan zor günler geçirmekte. Medeniyet anlayışımız komşuluk ilişkilerini ırk ve din tercihine bakmadan önemsemiştir. Hz. Peygamberimizin öğretisinde komşuluk ilişkileri nerdeyse mirasçı olacak düzeydeydi. Sarı Saltuk ve Ayvaz Dede önderlerimizdi. Bizler infak medeniyetinin mensuplarıydık. Zorda olana aramızda yaşananlara bakmadan yardım üzerimize borçtu. Şimdi komşumuz zor günler geçirmekte. Hükümetimiz ve sivil toplum kuruluşlarımız komşuluk hukuku üzerine Yunanistan''a yardım etmek için seferberlik düzenlemek zorunda. Tarih kitaplarımız birbirimize karşı en acımasız düşmanlığı teşvik eder anlamda öykülerle dolu olsa bile.

Onlar bizim komşularımız.

12 yıl önce
Komşusu açken tok yatan bizden değildir...
Hezeyan, tabu, paranoya ve hakikat
Önce yolda yoldaş, sonra yol
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar