Batılı ajanslar Afrika"da elleri palalı adamlar geri döndü diye haber yapmıştı. Bugünlerde Orta Afrika Cumhuriyetinde büyük bir insanlık daramı yaşanıyor ve kaos giderek büyüyor.
250 yıldır Afrika"da yaşananları okudukça ve şimdilerde olanlara tanık oldukça kıtanın nasıl bir bahtsızlık içinde olduğunu düşünüyorum. İnsanın havsalası almıyor. Boşuna kara kıta denmemiş adına. Bu sadece üzerinde yaşayan insanların derileriyle ilgili değil; bahtlarıyla da ilgilidir.
Yıllarca Kongo"da, Liberya"da, Sierra Leone"de Batı Sahra"da ve Ruanda"da… iç savaş yaşanmıştı, halen Sudan"da, Somali"de ve Nijerya"da yaşanıyor.
1994"de Ruanda"da Hutular ve Tutsiler arasında büyük bir iç savaş yaşanmıştı. 70 günde 1 milyona yakın Tutsi ve ılımlı Hutu, fanatik Hutular tarafından öldürülmüştü. Hutu hükümeti devrilip Tutsiler güç kazanınca tersi bir durum yaşandı ve yüzbinlerce Hutu komşu Demokratik Kongo Cumhuriyetine sığınmak zorunda kaldı. O günlerde soykırım suçlusu olan Hutu hükümetiyle yakın ilişkilerinden dolayı Fransa"da sorumlu tutulmuştu.
Afrika"da Ekvator çizgisini baz alırsak kuzeydeki ülkelerde ortaya çıkan her olayın altında Fransa izi bulmak mümkün.
Arap baharıyla başlayan süreç Kuzey Afrika"daki Müslüman toplumları derinden etkiledi. Kitle gösterileriyle iktidarlar değişti. Yönetimleri değişmeyen birçok ülkede de iç savaşlar yaşandı ve yaşanıyor. Libya"da Kaddafi"yi devirmek için çıkan iç savaşa ilk müdahale Fransa tarafından yapıldı. Ardından ABD öncülüğünde uluslararası bir organizasyon devreye girdi ve operasyonu devraldı.
Libya"da uluslararası darbenin ardından Cezayir"in güneyinde yaşayan Tuareglerin talepleri üzerine başlayan olaylar; kısa surede Mali"de iç savaşa dönüştü. İsyancılar Mali"nin büyük bir bölümünü ele geçirdiler. Fransa Mali"ye askeri müdahalede bulundu ve yeniden istikrarı sağladı.
Bu günler aynı durum Orta Afrika Cumhuriyetinde yaşanıyor. Geçen yıl Mart ayında çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Seleka adlı isyancı grup Cumhurbaşkanı François Bozize"yı devirdi. İktidarı Seleka isyancılarının lideri Michel Djotodia ele geçirdi.
6 milyona yakın nüfusu olan Orta Afrika Cumhuriyetinde halkın %10"u Müslümanlardan oluşuyor. Çoğunluğunu Hıristiyanların oluşturduğu ülkede ilk defa bir Müslüman darbeyle devlet başkanı oldu. Bu durum dini gruplar arasında yeni çatışmaları beraberinde getirdi.
İç istikrarı sağlamak için BM izniyle Fransa ve Afrika Birliği ülkeye asker gönderdi. Müslümanlar Afrika Birliği ve Fransa askerlerinin sadece Hıristiyanları himaye ettiğini iddia ediyorlar.
Nitekim Anti Balaka ismini alan silahlı Hıristiyan bir grup birkaç hafta önce Bangui"de bir camiye saldırarak onlarca Müslümanı öldürdüler. Müslümanlardan bazıları Çad"a sığınmak zorunda kaldı.
Orta Afrika Cumhuriyetindeki iç çatışmanın bugüne kadar bilançosu binden fazla insan öldü 1,5 milyona yakın insan yaşadığı yerleri terk etmek mecburiyetinde kaldı.
Orta Afrika Ülkeleri Bölgesel Bloku Genel Sekreteri Ahmed Allami: Devlet Başkanı Michel Djotodia ve Başbakan Nicolas Tiangaye"nin görevlerinden ayrıldıklarını duyurdu. Darbecilerin yönetimi bırakması sorunun çözümünü sağlamayacak. Bu durumda iktidarı devralanlar intikam duygusuyla hareket edeceklerdir.
Nitekim bölgedeki BM ve Fransız yetkililer, Müslüman azınlıkla Hıristiyan çoğunluk arasındaki şiddet sarmalının soykırıma dönüşebileceği uyarısında bulunuyorlar. Bunun bir örneği Ruanda da yaşanmıştı.
Orta Afrika Cumhuriyetinde Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında soykırım boyutunda yaşanacak olaylar komşu ülkeleri de etkileyecek ve bölgede dinler arasında daha büyük çatışmaları tetikleyecektir.
BM ve İslam İşbirliği Teşkilatı etkin biçimde devreye girmelidir ki yeni Ruanda"lar olmasın.
Afrika"daki yer altı zenginlikleri ve tarım havzaları, gelişmiş ülkeler arasında rekabeti artırmakta ve bunun bedelini yerel halklar ödemektedir.
