|
Sen gittin hüzün elde kaldı Alija

Zaman ne kadar hızlı geçiyor. Yarın Bosna Hersek Cumhurbaşkanı merhum Alija İzetbegoviç"in vefatının 10. yılı.

Hafızamızı yokladığımızda 20. Yüzyıl"ın kanlı tarihi içinden nice önemli liderler geldi ve geçti. Onlar yaşadıkları toplumlarda kalıcı izler bıraktılar.

Bosna Hersek tarihine baktığımızda Mehmed Spaho"nun birliği oluşturma çalışmalarının ardından devleti kurmak Alija"ya nasip oldu.

Dino Merlin doğru söylüyor " Da te nije Alija/Sen olmasaydın Alija şarkısında: "/bu kadar ışıltılı parlayamazdı/bu güzel avlum/ve ben karanlığı ışık bilirdim/sen olmasaydın Alija…"

Liderlik sonradan elde edilecek bir meziyet değildir. "Lider olunmaz lider doğulur" derler bu sanki Alija için söylenmiştir. Müslüman halkların savrulduğu bir dönemde sorunları çözebilecek liderliğe ne kadar çok ihtiyaç var.

Bir sorunla karşılaştığımda acaba Alija yaşıyor olsaydı bunu nasıl çözerdi diye düşünmeden edemem. Belki de bu onu yakinen tanımış olmamdan kaynaklanan bir durumdur.

Büyük liderler tarih sahnesinden çekildikten sonra bıraktıkları boşluk uzun süre doldurulamaz bunu bilirim. Bu Alija için de böyle. Bosna Hersekliler onun eksikliğini doldurabilirler mi bilmem? Kendi medeniyet havzasının dolduramayacağı kesin.

Konferans veya panellerde Alija üzerine konuşma yaptığımızda; insan, bilge ve liderlik vasıflarına vurgu yaparız.

Uluslararası sistemin ötekileştirdiği ve şeytanlaştırdığı birçok lider tanıdım. Bunların içinden beni en çok etkileyen Alija olmuştur. Bu etkileşim saydığım her üç başlıkta da oldu.

Etkileme gücünün sırrını Alija"nın diline bırakmak gerekir. "Yeryüzünün öğretmeni olmak için gökyüzünün öğrencisi olmak gerekir" diyordu. Doğru, insanlar hayatlarını tanzim etmekte ölçü olarak sadece ve sadece O"nun elçisinin mesajını dikkate almak zorundadırlar.

Kendisinden düşmanlarının yaptıklarının aynısını yapma talebiyle gelen askerlere "Onlar bizim öğretmenimiz değil" derken göklerin ve yerlerin sahibinin buyruğunu örnek almalarını öneriyordu.

Yeryüzünde kaç kişi var hayattayken ve öldükten sonra arkasından onun dürüstlüğünden ve adaletinden asla kuşku duymadık denilebilecek. Alija sadece dostlarının değil düşmanlarının da böylesi şahadetine mazhar olmuş bir liderdi.

Bundan dolayıdır ki cenaze merasiminde gök yarıldı ve yeryüzü gözyaşlarına boğuldu.

İslam medeniyeti içinde doğmuş ömrünün sonuna kadar bir Müslüman olarak kalacağını haykırmış biri olarak Alija komplekssiz bir liderdi. Batılı gibi düşünüyor ama kendini doğulu gibi hissediyordu.

Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir. O bilge bir şahsiyetti. Bugün İslam dünyasının içinde bulunduğu sorunlara baktığımızda çağın dilini kavrayan biri olarak ona ne kadar ihtiyaç hissediyoruz. En azından ben öyleyim.

Bilgeliğini "İslam"ın Yeniden Dirilişi Sorunları, İslam Deklarasyonu, Doğu ve Batı Arasında İslam, Özgürlüğe Kaçışım ve Tarihe Tanıklığım" kitaplarıyla ortaya koymaktaydı.

Kitaplarında; başta Müslümanlar olmak üzere insanlığın içinde bulunduğu sorunları analiz ediyor ve çözüm metotları öneriyordu.

Hayatında en çok önem verdiği, konuşmasında ve yazılarında vurgu yaptığı kavramlar özgürlük, adalet, ahlak ve dürüstlüktü.

Siyasetin dürüstçe yapılabileceğinin örneğiydi. Siyasette dürüst bir tavrın ve her zaman doğruyu söylemenin; belagatten, abartıdan, tarafgirlikten daha değerli olduğunu ortaya koydu. "Ötekine" "düşmana" "muhalife" saygılı, nazik bir üslup benimsemenin kaybettiren değil kazandıran bir değer olduğunu gösterdi.

Bir konuşmasında "İslam insanlar arasında barışı yayar, nefreti ve yıkımları engeller" diyordu. Ülkesinde yaşananlara rağmen halkına "Geleceğimizi geçmişimizde aramayacağız. Hiç kimse kin ve intikam peşinde koşmamalı, sadece adaleti aramalı. Çünkü intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar" telkininde bulunuyordu.

Mütevazı bir liderdi; kendisine yönelik abartılı bir dil kullanılmasından ve davranış içinde olunmasından asla hoşlanmazdı.

Partisinin kongresinde fotoğrafının asılmasına "Bunu abartılı bir tevazu olarak görmeyin ama benim fotoğrafımın asılması değerlerimize uygun değildir. Kahve molasında lütfen onu kaldırın" diyerek tepki göstermiştir.

Bir televizyon programında kendisini "Bosna"nın kurtarıcısı" ilan eden sunucuya abartmaması gerektiğini halkın yüklediği emaneti doğrusuyla yanlışıyla yerine getirmeye çalıştığını söylemişti.

Düşünceleriyle yaşamı arasında bir paralellik kurmuştu. İnanmadığı hiçbir şeyi söylemedi.

Üzülerek belirtmeliyim ki İslam dünyasında dürüstlüğü, adaleti ve merhameti, siyasetle birleştiren tek kişiydi.

10 yıl önce
Sen gittin hüzün elde kaldı Alija
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı