|
"Sen payını ayır o sahibini bulur"

Kurban Bayramı yaklaştıkça hüzünle karışık tarifsiz bir heyecan duyarım.

Çocukluluğumdan hatırladığım Kurban Bayramları hep güz veya kış mevsiminde olmuştur.

Nedense belleğimde bahara veya yaza ait bir Kurban Bayramı anısı yok. Belki de çocuk ellerim üşüdüğü için hep güze ve kışa ait bayramlar aklımda kaldı. Çocukluk arkadaşlarıma sordum onlardan da aynı cevabı aldım. Sadece bana özgü değilmiş.

Hani hep başlarız nerede o eski bayramlar diye. Eskinin hatırlanması çocukluk anılarından ibaret değildir sadece.

Herkesin birbirini gözettiği, pişirilen yemeklerin paylaşıldığı, misafire yapılacak ikramda evde şeker, beyaz un veya tuz olmadığında komşunun kapısına koşulduğu, yatılı misafirler için bile komşudan yastık ve yorganın istendiği, varlığın yanı sıra yokluğun da paylaşıldığı günler olduğu için hatırlanmaya değer yıllardı.

Kurban Bayramı istisna tutulursa evlere et yılda bir veya iki kez girerdi. Köyümüzdeki insanların büyük bir kısmının kurban kesmeye gücü yoktu. Önemli de değildi, kesilen kurbanlar eşit dağıtılırdı.

Annem vefat edinceye kadar evimizde en az 5 tane inek vardı. Zaman zaman artar ama 5"in altına hiç düşmezdi. Her Kurban Bayramı"nda evdeki ineklerden bir tanesini kurban etmek neredeyse gelenekselleşmişti.

İneğinin kurban edilmesine hane halkından biri eksilmiş kadar üzülürdü ve ardından ağlardı annem. Gerekçesini sorduğumda onu ben büyüttüm ve birlikte anılarım var derdi. Ardından mahcup bir edayla bana bakarak eklerdi: "ya oğlu İsmail"i kurban etme sözünü vermiş İbrahim"in duası kabul olsaydı ne yapardık" der ve teselli bulurdu.

Bayram namazını erkenden kıldıktan sonra kurbanların başına koşardık. Ailesinden kurban kesen olsun veya olmasın mahallenin çocuklarının kurban kesilen yerleri dolaşmaları adettendi.

Kurban sahiplerinin payları dağıtılmadan önce bekleşen çocuklara et verilirdi. Çocuklar yapılan ikramı büyük sevinçle alırlardı.

Eti almadan önce hazırlık yapmak gerekirdi. Sürmene işi çakı bıçağıyla fındık ağacından çatallı bir dal kesilir ve üst kabuğu soyulurdu. Yere düşürmeden rahat taşımak için alınan etler çatallı dala dizilirdi. En fazla iki üç kurban dolaşılır ve eve dönülürdü. Hane halkı toplanan eti diğer etlerle karıştırmaz çocuğun hakkıdır diye ayrı pişirirdi.

Kurbandan payımıza düşen et eve ulaşır ulaşmaz bölünürdü. Annem öncelikle kurban kesemeyen komşuların paylarını ayırır ve hemen gönderirdi. Onların hakkı bizden önce gelir derdi. Ardından tüm hane halkının yiyeceği et kavurma hazırlanırdı.

Son yıllarda ülkemizde kurban kesemeyen insan sayısı geçmiştekinden çok daha azalmış durumda. Kesmeye gücü yetmeyenler de komşularının desteğini görüyorlar.

Bugün dünyanın birçok yerinde Kurban Bayramı"nı ve kesimini bekleyen çocuklar var. Ellerinde ağaç dalları, naylon veya bez torbalar...

Ülkemizde birçok hayırsever insan kurbanlarını sınırları aşarak yeryüzünde ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyorlar. Birçok yardım kuruluşu bunun organizasyonunu yapıyor. Yardımseverlerin bağışları inanılmaz öyküler oluşturuyor.

Geçen gün Yeryüzü Doktorları"nın genel merkezine gittim. Başta Başkan Dr. Kerem Kınık olmak üzere ekibin bütünü büyük bir heyecan ve özveri içinde çalışıyorlar. Bir taraftan yeni sağlık ekipleri için yeni görev yerleri belirleniyor, doktorlar ilgili ülkelere gönderiliyorlar, öte yandan Kurban kampanyası yürütülüyor. Her şey yardımsever halkımızın katkılarıyla oluyor. Böylece bağışçıların ömürleri bereketleniyor.

Yeryüzü Doktorları olarak bizler her yıl olduğu gibi bu yıl da sizin kurbanlarınızın kesimi için sağlık hizmetleri ulaştırdığımız yoksul coğrafyaları seçtik. Orada çocukluğumuzda birçoğumuzun beklediği gibi ellerinde çatallı ağaç dallarıyla bekleyen çocuklar var.

Yeryüzü Doktorları gibi onlarca gönüllü kuruluşumuz da dünyanın en ücra köşelerine ve en muhtaç insanlara ulaşmak için seferberlik içindedirler.

Filistin"e, Suriye"ye, Myanmar"a, Somali"ye, Nijer"e, Kenya"ya, Gana"ya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti"ne ve Sierra Leone"ye.. açlık sınırının altında yaşamaya çalışan insanlara kurbanlar gönderiliyor. Yürek coğrafyamız genişliyor.

Hz. İbrahim (A.S.)"in ritüeli karşılığını buluyor. Yardıma muhtaç milyonlarca çocuk her yıl Kurban Bayramı"nı ve bağışlarınızı sabırsızlıkla bekliyor.

"Sen payını ayır o sahibini bulur" diyor Yeryüzü Doktorları.

11 yıl önce
"Sen payını ayır o sahibini bulur"
Somali diye bir ülke, Türkiye diye bir devlet....
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir