|
Sezar"ın tutarlılığı kadar tutarlılık…

Merkezinde yer aldığımız coğrafyayı tanımlamak için kullanılacak en doğru söz: "her gün yeni bir başlangıçtır" olsa gerek. Merak ediyorum, acaba dünyanın diğer coğrafyalarında bu kadar hızlı altüst oluşlar yaşanıyor mu?

Sabah ilgilenmeye başladığınız konu akşam olmadan güncelliğini yitiriyor. Hakikatin bilgisine ulaşmaktan çok adli vakaları konuşmak zorunda kalıyoruz.

Orta Doğu coğrafyası din, etnik yapı ve ekonomik kaynaklarının zenginliği itibariyle, başta batılılar olmak üzere herkes için bir çekim alanı oluşturuyor.

Doğu toplumları içinse bu bölge, ekonomik açıdan önem arz ediyor. Hindistan, Çin ve Japonya"nın bu coğrafyaya yaklaşımı bir medeniyet telakkisi değildir.

Batılılar için de aslında aynı şartlar geçerli. Doğu toplumları gerçeği yalın bir biçimde ortaya koyarken; batılılar medeniyet kılıfına büründürmekte.

Dün Makedonyalı İskender ve Romalı Jul Sezar hangi gerekçelerle Ön Asya"ya gelmişlerse bugün de ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya ve Rusya aynı gerekçelerle hareket ediyorlar. Aradaki fark o devrin egemen güçlerinin dayattıkları hukuka kendilerinin de uyuyor olmalarıydı.

Sezar"ın "Bu Roma"nın hukukudur, ben buna uyacağım, buna uyanlar dostlarım, uymayanlar ise düşmanlarımdır" kabilinden bir söz söylediği rivayet edilir. Kabul edilsin veya edilmesin eğer doğruysa bu ilkeli bir tavırdı. Modern zamanların Sezarları koydukları kurallara kendileri uymuyorlar.

Batının kural koyucu egemenleri asla Sezar kadar olamadılar. Kâr-zarar dengeleri ağır bastı. Çıkar ilişkisi geliştiremedikleri ülkeleri ve yönetimlerini acımasızca eleştirdiler ve şeytanlaştırdılar. Oysa ilişkilerinin iyi olduğu ülkeleri, yönetimleri ne şekilde olursa olsun, bu alanda herhangi bir değerlendirmeye tâbi tutmadılar. Yönetim meşruiyeti egemenlerin çıkarlarına hizmet etmekle sağlanıyordu.

Orta Doğu"da adaletsizliğin kaynağını bu tür siyasi davranışlar oluşturdu. Bazı halkların taleplerinin meşru, bazılarının gayrı meşru karşılanması, çıkarı önceleyen ilkesiz davranışlardan kaynaklanıyordu.

Arap Baharında totaliter rejimlere karşı düzenlenen ayaklanmaları batılı siyasiler ve entelektüeller büyük bir heyecanla desteklediler. Uluslararası hukuka aykırı, militarist müdahalelere bile onay verdiler.

Gösteriler Bahreyn"e ulaşınca olay güvenlik sorunu olarak görüldü. 25 bin Suudi polisi Bahreyn gösterilerini kanlı bir şekilde bastırdı. Bahreyn halkının tek suçu Şii olmak mıydı?

18 Mayıs tarihli The Economist dergisinin başyazısında, Suriye"de zayıf halk desteğine sahip ılımlı muhalefete batının yardım yapmamasını eleştirerek: "Batı böyle yapmakla büyük bir hataya düşüyor. Muhalefetin ılımlı kanatlarının zayıflamasına ve hem Esad kanadının hem de muhaliflerin radikal kanadının güçlenmesine zemin hazırlıyor. Bu, Batı"yı ileride daha büyük problemlerle karşı karşıya bırakabilir. Korktuklarının gerçekleşmesine, yani Suriye"nin radikal İslamcı grupların yaşama zemini hâline gelmesine yol açabilir" diyor. Dolayısıyla ABD ve Avrupa"nın bir an önce harekete geçmesini öneriyor.

Liberal aydınların büyük bir kısmı "Suriye"de olası bir iktidar değişikliğinde, iktidara radikal İslamcılar gelmemeli, hatta engellenmeli" düşüncesini taşıyorlar.

Ya Suriye halkı İslami bir sistem talep ediyorsa; o zaman liberal ve demokrat kuralların bir anlamı yok.

Aslında The Economist, eğer Suriye"ye müdahale edilir ve rejim devrilirse bundan en fazla zararı Esad destekçileri ve radikal İslamcıların göreceğini söylemek istiyor.

Geçen hafta Tunus"ta Selefiler 40 bin kişilik bir toplantı düzenlemek istediler. Hükümet toplantılarını engelledi. Demokrat ve liberallerden hiçbir itiraz gelmedi. Hiç kimse, bu toplantı onların demokratik hakkıdır, demedi. Ama bu talep laiklerin olsaydı?..

Nedense uluslararası sistemin şeytanlaştırdığı düşünceleri, rejimleri ve ülkeleri demokrat ve liberaller koşulsuz reddetmektedirler. Onlar için, oradaki halkların taleplerinin bir anlamı yok.

Liberal ve demokratlardan tek beklentim, azıcık da olsa Sezar"ın tutarlılığını göstermeleri.

Orta Doğu penceresinden Suriye sorununa baktığımızda barışın yapılması önemlilik arz ediyor. Değilse, kin ve nefret Suriye sınırlarından taşmaya başladı.

Yeryüzünde birey hak ve özgürlüklerini, din ve vicdan hürriyetini, adaleti ve merhameti öncelemeyen hiçbir yönetimi onaylamadım ve onaylamayacağım da; çünkü ben bir Müslümanım.

11 yıl önce
default-profile-img
Sezar"ın tutarlılığı kadar tutarlılık…
Ravza’da bir Osmanlı efendisi
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar