|
Tarih idrakinden yoksunluk...

Gençtik yeryüzündeki tüm hareketlerden etkileniyorduk. Avrupa''da başlayan 68 kuşağı hareketi, 70''lı yıllarda da ülkemiz gençliğini derinden etkilemeye devam ediyordu.

Yeryüzünde olan bitene dikkat kesiliyor, evrensel bir duruşa sahip olduğumuzu kanıtlamak için, düşüncemize uygun hareketleri dillendiriyorduk.

Sol, dünyadaki devrimci, İslamcılar, İslam Dünyası''ndaki fikir hareketlerinden etkileniyor, Milliyetçiler ise, Türk Dünyası''ndaki gelişmeleri yakinen izlemeye çalışılıyorlardı.

Özellikle Orta Doğu, Asya, Afrika, Orta ve Latin Amerika''daki hareketler bizleri değiştiriyor ve dönüştürüyordu.

Etkilendiğimiz hareket liderleri ve düşünce adamları vardı. Che Guevara, Fidel Castro (Comandante),Yaser Arafat, İmam Humeyni, Seyyid Kutub ve Mevlana Mevdudi gibi...

1979 dünyada devrimci dalganın yükseldiği ve zafer kazandığı yıldı.

İran halkı, Şah rejimini devirmiş ve İmam Humeyni önderliğinde İslam İnkılabı gerçekleşmişti.

Öte yandan Orta Amerika''da Carlos Fonseca, Tomas Borge, Silvio Mayargo ve Daniel Ortega önderliğinde Santinistler ABD destekli Somoza yönetimine karşı zafer kazanmışlardı.

İslamcılar, İran İslam Devrimi karşısında ikiye bölünmüşler. Ortaya bir Suni-Şii ayrımı çıkmıştı. İran İslam Devrimi, Şii karakteri olan bir hareketti. Mezhebi tutuculuğu olmayan İslamcılar bu hareketten etkilendiler. Mezhebi hassasiyeti olan İslamcılar, devrime ihtiyatlı yaklaşıyorlardı.

Bir yandan devrim çağı etkisini sürdürürken; öte yandan antiemperyalist bir söylem temelinde hareket eden, Batı ve ABD''yi emperyalist gören Sovyetler Birliği, Afganistan''ı işgal etmişti.

Bu işgal batıyı tedirgin ederken, İslam dünyasını da derinden etkilemişti. Bunda Afganistan nüfusunun büyük oranda Sünni Müslüman olması ve stratejik konumu önemli rol oynuyordu.

Afganistan halkı Sovyetler Birliği''nin işgaline karşı destansı bir direnişe geçti. Başta Türkiye olmak üzere, tüm dünya Müslümanları bu direnişe yardım etmeye çalışıyorlardı.

Bir kısım siyasi liderler farkına varmasa da!; tarihin derinliklerinde Afganistan''la sağlam ilişkilerimiz bulunuyordu.

Afgan direniş ruhu ilhamını, Orta Asya''da Enver Paşa ve Anadolu''da Mustafa Kemal''in liderliğinde yürütülmüş olan Milli mücadeleden alıyordu.

Enver Paşa, Orta Asya''da Bolşeviklere karşı verdiği mücadelede Afgan Kralı Emanullah Han''dan büyük destek görmüştü.

TBMM kurulduktan hemen sonra, milli mücadele döneminde Mustafa Kemal, Medine muhafızı Fahrettin Paşa''yı Kabil''e ilk Türk elçisi olarak atamış ve Afgan ordusunun eğitilmesi için 45 subay göndermişti.

Afganistan direniş örgütlerinin merkezleri, Pakistan''ın Peşaver şehrinde bulunuyordu. Bir dostum buraya yaptığı ziyarette, direniş örgütlerinin merkezlerinde Enver Paşa''nın resimlerini görmüştü. Bunun nedenini sorduğunda: "Enver Paşa bizim direnişimizin ilk kurucusu ve lideridir" cevabını almıştı.

Bu şartlar altında Afgan direniş hareketlerinin liderleri ülkemize ziyarette bulunmuş, hükümet, siyasi partiler ve vakıflarla görüşmüştü.

Bunların başında Cemiyet''ül İslami''nin lideri Prof. Dr. Burhanettin Rabbani ve Hizb-i İslami Teşkilat lideri Gülbeddin Hikmetyar gelmekteydi.

O dönemde Afganistan savaşı, Batı ve İslam Dünyası''nda büyük bir dikkatle izleniyor, hayranlık duyuluyor ve yardım ediliyordu.

Afganistan''ın efsanevi direniş liderleri Penşir aslanı Ahmet Şah Mesud, Rabbanive Hikmetyar dostlarımızdı.

Nitekim Sovyet işgali 1989''da sona erdikten sonra Afganistan''ın yapılanmasında Rabbani cumhurbaşkanı; Hikmetyar ise başbakan olmuştu.

1996''da başlayan iç çatışmalar, Müslümanları sukut u hayale uğratmış ve bölgeye olan ilgiyi azalmıştı. İç savaşı Taliban kazanarak göreceli de olsa bir istikrar sağlamıştı.

2001''de ABD başkanlığında NATO güçleri,Taliban yönetimine karşı müdahale edince durum değişti ve yeni bir iç savaş başladı.

Müdahaleden önce, 9 Eylül 2001''de Ahmed Şah Mesud bir suikast sonucu şehid edildi. Hikmetyar ise, müdahaleye karşı Taliban''ı desteklemeye başladı.

CHP''nin eski ve yeni genel başkanları farklı zaman diliminde ama aynı kürsüden eski Star gazetesine ait bir kupürü gösterip Başbakan Recep Tayyip Erdoğan''ı eleştirdiler.

Deniz Baykal: "Seni Hikmetyar yetiştirdi, bizleri Mustafa Kemal yetiştirdi", Kemal Kılıçdaroğlu ise: "Ben senin kimin önünde diz çökeceğini biliyorum" diyordu.

Kupür, 1980''li yıllarda çekilmiş bir fotoğrafı içeriyordu. Bu fotoğrafta Hikmetyar, dönemin RP il başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve adını bilmediğim bir şahsiyet yer alıyordu.

Fotoğrafı yayınlayanlar ve parti meclisi toplantısına sunanlar ondan bir medet ummaktaydılar.

Bu medet umulacak veya prim devşirilecek bir şey değildi.

Bu fotoğrafı eleştirmek tek kelimeyle: "Tarih idrakinden yoksunluktu".

Kim bilir hepimizin bu tür ne kadar çok fotoğrafı var?

Uluslararası sistemin şeytanlaştırdığı birçok lider, din adamı ve entelektüeli tanıdım ve arkadaşlık ettim. Birçoğu ile fotoğraflarım var. Bunlar benim için bir anıdır, utanılacak anlar değildir.

2006''da Filistin''de seçimleri kazandıktan hemen sonra, Hamas lideri Halid Meşal''in ülkemize gelişi nasıl bir gürültü koparmıştı.

Üç ay önce de Hamas liderlerinden Başbakan İsmail Heniye, TBMM''de ana muhalefet liderini ziyaret etti. Ne oldu?

Hikmetyar, bugün Afganistan sorununun çözümü için, ABD, İngiltere ve Karzai hükümetinin görüştüğü insanların başında geliyor.

Dün eleştirdiğimiz insanlarla, bugün görüşmekte veya mezarlarını ziyaret etmekteyiz.

Yarının ne olacağını kimse bilemez.

"İnsanı sözünden, hayvanı yularından bağlarlar."

12 yıl önce
Tarih idrakinden yoksunluk...
Yanlış zeminde İslamcılık tartışılmaz
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü