|
Yükseklere kar düşmüştür…

Karadeniz"de havalar soğumaya başlamış veya yüksek yerlere yaylalara kar düşmüştür. Göç yolundadır insanlar, belki de çoktan göç etmişlerdir.

Çocukluğumda okullar tatile girdiği andan itibaren yaylaya çıkar, açılıncaya kadar kalır ve çobanlık yapardık. Bazen neşeli ve çokça can sıkıcıydı benim için çobanlık.

Kazankıran yaylasında yaz mevsimi boyunca havanın açık olduğu günler sayılı olurdu; Ağustos ayında birkaç gün sadece.

Kışlık hayvan yemini oluşturmak için Temmuz"un son günleri ve Ağustos başlarında uygun havalarda çayırlar kesilir, kurutulur ve taşınmak üzere balya yapılırdı (yerel dilde balyaya horom denir).

Çayır kesme zamanı yaylaların en şenlik olduğu anlardı. İyi havalarda en önemli eğlencemiz İngilizlerin kriketine benzer çalika, futbol ve saklambaç oyunlarıydı.

Kışın hayvanların yiyeceği otlar sırtta taşınarak köye indirilir ve çatı arasına yerleştirilirdi. Sırtta takriben 5 veya 7 horom taşınabilirdi. Güçlü kuvvetliler 7 horom taşıyabilirlerdi.

Sabah gün doğmadan köyden yola çıkılır, yaylaya gelinir, öğle sonrası horomlar yüklenilir ve dönülürdü. Bu günlerce sürerdi. Ayrıca yağmurun olmadığı havalar kollanmalıydı. Ah Karadeniz"in çisil çisil yağan yağmuru ve yere yapışmış dumanı nasıl da bezdirici olurdu. Çaresiz kalındığında çayır balyalarının üzerine naylon veya bez örtülürdü. Çayırlar ıslanıp çürümemeliydi. Yıllar sonra üniversite eğitimi için Erzurum"a gidip karlar altında duran otları gördüğümde çok şaşırmıştım. Bizim otun cinsi belki de böyledir diye düşünmüştüm uzunca bir süre.

Ben yaylada geçirdiğim aylar içinde en çok Eylül ve Ekim"i sevdim.

Yayladaki işler Ağustos ayının sonunda ve köydeki işler Eylül ayının ortasına kadar tamamlanırdı. Çay sezonu bitmiş, mısırlar biçilmiş ve ayıklanmış, geride sadece yaprak toplamak kalırdı.

Mısırlar toplandıktan sonra imece usulü ayıklanır. Koçanın ucunda bırakılan bir tutam yapraktan dörtlü bağlanarak kurutulmak üzere evlerin balkonlarına asılırdı.

Güz mevsiminde doğada sarıdan kırmızıya oluşan her rengin içine evin balkonlarında asılan mısırlar da bir güzellik katardı. Ben bunu hep müzikal bir eserin notalı sayfalarına benzetirdim. Görsellik ritmik ve müzikaldi. Ağaçlardan evlerin balkonlarına oradan diğer ağaçlara ve evlere inanılmaz bir görüntü ortaya çıkardı.

İşlerin tamamlanması annemin yaylaya geleceği anlamını taşırdı. Annemin yaylaya gelişi onun için tatil gibiydi. Ah ne tarifsiz bir mutluluk kaplardı yüreğimizi.

Yaylada olmanın en güzel anları annemle birlikte geçirdiğim güz aylarıydı galiba. Bu aylarda yükseklere kar yağar ve yaylacılar köylere yakın kom olarak adlandırdığımız ara durak evlere inerdi. Geride şenlik birkaç oba kalırdı ancak. Birkaç şenlik obadan biri bizimki olurdu.

Annemle birlikte hasreti konuşmadan ıssız dağlara anlatırdık. Yalnızlık ve hüzün en çok anneme yakışırdı. Kış tamamen bastırıncaya kadar yaylada kalırdık. Sonra dönüş yolculuğu başlardı. Son yaylacılar genelde toplu olarak hareket ederlerdi.

Köye indikten sonra ilk işimiz ilk hafta başı okula gitmek olurdu. Yeni bir sınıf ama eski arkadaşlar. Farklı yaylalarda çobanlık yaptığımız için anlatılacak bir hayli anı birikmiş olurdu.

Ben güz mevsimini hep sevdim. Geri dönüş ayı olduğundan mıdır bilmem. Ben mevsimlerden sonbaharı ve aylardan Eylül"ü ve Ekim"i çok sevdim. Ümit ve hüzün ayıdır benim için. Ayrılıkların ve kavuşmaların ayıdır.

Akşamları el etek çekildiği, kapılar sürgülendiğinde; bizim evin kapısı geç vakte kadar açık kalırdı. Vakit ilerlediğinde yabani hayvanlar girmesin diye kapı sadece kapatılır asla kilitlenmezdi. Beklenen gelir de kapı kilitli olduğundan açamaz diye. O hiçbir zaman sürpriz yapmadı ama biz hep bekledik.

İçimde hep bir duygu vardı; gidenler bu mevsimde dönecekler diye. Yıllar sonra karşılaştığımızda her sonbahar, eylül ve ekim aylarında onu nasıl beklediğimi hiçbir zaman anlatamadım. Bekleyenler de eksildi hayatımızdan beklenenler de.

Artık gelmeyeceğini bilsem de ben hâlâ beklerim.

10 yıl önce
Yükseklere kar düşmüştür…
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?