|
Zor yaz

Kudüs’e yolu düşenlerin kendisiyle mutlaka tanıştığı Mûsâ Hicâzî Ağabey, geçtiğimiz günlerde Facebook hesabından Arapça bir çağrıda bulundu. Koronavirüs salgını nedeniyle hayatın durduğu Kudüs’te kiracıların büyük sıkıntılara düştüğünü, aylardır çalışamayan binlerce kişinin olduğunu vurgulayan Mûsâ Ağabey, ev ve dükkân sahiplerine “İnsanlara merhamet edin, müsamaha gösterin. Müslümanlık, tam da böyle zamanlarda yardımlaşmayı gerektirir” mesajını verdi. Çağrının esas muhatabı Filistinli Müslümanlar olsa da, sosyal medya hesabından umuma açık şekilde yapıldığı için, hepimiz bir kere daha Kudüs sakinlerinin yüzleştiği meşakkatleri hatırlamış olduk.

İsrail işgalinin hayatı zaten yeterince güçleştirdiği Kudüs’te, koronavirüs salgını, şehrin Müslüman halkına ilave sıkıntılar yüklemiş bulunuyor. Öyle ki, İsrail basını bile Filistinlilerin karşılaştığı problemlere duyarsız kalamadı. Örneğin, merkezi Kudüs’te bulunan İngilizce online haber sitesi “The Times of Israel”, konuyla ilgili ayrıntılı bir dosyaya yer verdi. Kudüs Eski Şehir’de dükkânları bulunan Filistinli esnafın aylardır doğru-dürüst siftah bile yapamadığı kaydedilen haberde, İsrail polisinin koronavirüsü bahane ederek Müslüman esnafa ceza yağdırdığına değinildi. Küçük bir baharat dükkânı işleten Abdusselâm isimli Filistinli şunları söylüyor: “Dükkânımın içinde yüzümdeki maske azıcık bile aşağı kaysa, polis hemen geliyor ve yüzlerce Şekel [İsrail’in para birimi] ceza yazıyor. Bu muamele, sadece koronavirüs sebebiyle değil; bizim burada, Eski Şehir’de yaşamamız sebebiyle. Mesela geçen gün inanılmaz bir güvenlik yığınağı yapıldı, her şeyi kapattılar. Ama Tel Aviv’e gittiğimde, her şeyin neredeyse normal seyrinde devam ettiğini görüyorum. Batı Kudüs’e gittiğimde de, sanki koronavirüs yokmuşçasına insanların etrafta rutin şekilde yaşayıp gittiğini gözlemliyorum. Eğer bazı yerleri kapatıyor, bazılarını da kapatmıyorsanız, bu bizim hedef seçildiğimiz anlamına gelir...” Dosyada ayrıca, yüksek dükkân kiralarını ödeyemeyen çok sayıda Müslüman esnafın, geçinebilmek üzere iş aramak için Eski Şehir’i terk etmek zorunda kaldığı da not edilmiş. Haberin en dikkat çekici detaylarından biri de şu: Koronavirüsün neden olduğu geçim sıkıntıları, Filistinli ailelerde geçimsizlikleri ve kavgaları artırmış; geçtiğimiz mart ayından bu yana, sırf bu yüzden boşanan çiftler olmuş.

İsrail hükümetinin açıklamalarına göre, koronavirüsle mücadele tedbirleri kapsamında, Tel Aviv Ben Gurion Havalimanı, eylül ayına kadar uluslararası uçuşlara kapalı tutulacak. Bunun da pratik anlamı, Kudüs’e turist akınının olmaması, dolayısıyla Eski Şehir’deki Müslüman esnafın takatinin hepten kesilmesi. Normal şartlarda yaz-kış şehri ziyaret eden turistlerden az da olsa bir gelir elde eden esnaf için, bu kötü bir haber elbette.

***

Kudüs’ün Müslüman esnafından alışveriş edilmesi zarureti, Kudüs seyahatleri bağlamında bilhassa üzerinde durmaya çalıştığım bir husus. Eski Şehir’de “nöbet tutan” Filistinli esnafın ayakta kalabilmesi, dükkân ve evlerini mamur edebilmesi ve bu şekilde varlığını sürdürmesi, İsrail işgaline karşı direnişin en önemli kalemlerinden biri Kudüs’te. Bu yüzden, Türkiye’den giden bazı kafilelerde kulağıma çalınan “Beş kuruş harcamadan döndüm, oh!”, “Her şey pahalı, alışverişi boşverin”, “Sıkı pazarlık edin, hakkınızı arayın” türünden sözüm ona “cingözlükler” bana acıklı bir hikâye dinlermişim gibi gelir hep. Bir yandan işgale karşı direnişi yüceltirken, diğer yandan Kudüs’te kendi imkânlarıyla direnen Müslümanlara el uzatmamayı öğütlemekteki yaman çelişkiyi bir türlü izah edemem.

Oysa, Kudüs ziyaretlerinin en önemli hedeflerinden biri, Filistinli ahaliye ekonomik yardım yapmak olmalı. Sadece esnaftan alışveriş yoluyla değil, elden para da vererek. Kudüs’e giden 35-40 kişilik kafilelerdeki her bir kişi, cebinde 200-300 dolar götürse… İyi bir organizasyon ve araştırmayla, şehirdeki acil ihtiyaçlı kişilere bu miktarlar dağıtılsa… Esnafın kirası ödense, fakir-fukara gözetilse, borçluların elinden tutulsa… İslâm dünyasındaki maddî birikimin, Kudüslüleri bu yönden ihya edeceği açık. Fakat anlaşılmaz nedenlerle, bu noktadaki gayretler oldukça sınırlı bir düzeyde kalmaya devam ediyor. Herhalde her şeyi “devlet bazında” düşündüğümüzden.

Devasa hayaller (Kudüs’ün fethi vs.) peşinde koşarken, gözümüzün önündeki “basit” sorumlulukları (Kudüs ahalisinin güncel ihtiyaçlarını karşılamak mesela) ihmal ediyoruz. Şartlar henüz olgunlaşmadığı için uzak hayallere ulaşamıyoruz, üstelik bugünün işleri de görülmüyor. Çifte zarar.

#Kudüs
#Filistin
#Fetih
4 yıl önce
Zor yaz
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’