|
Olmayacak bir benzerlik

Polis kamerasıyla suikast sonrasının görüntüleri yayınlandı ya, Diyarbakır''da meydana gelen olayın benzerlerini nerede gördüğümü hatırladım: Amerikan filmlerinde... Özel eğitilmiş timlerin operasyonları üzerine oturan Amerikan filmlerinde vardır buna benzer sahneler, bir de Mafya filmlerinde... Onlarda bile, bu kadar kalabalık eylemciden bir-ikisi kim vurduya gider, bazısı yolunu şaşırıp kendini ele verir...

Biliyorum, sizler tesadüflere inanmazsınız, ama bu defa inanın: Diyarbakır''daki eylem gündemi işgal ettiği sırada, ben, bir süre önce edindiğim halde ancak şimdilerde elime alabildiğim Forbes dergisi editörü Paul Klebnikov''un "Godfather of the Kremlin and the looting of Russia" (Kremlin''in babası ve Rusya''nın soyulması) adlı kitabını okuyordum. Kitap, Boris Berezovsky adlı işadamının etrafında geçiyor... ''Tesadüf'' dediğim de, kitabın her bölümünde Diyarbakır''dakine benzer sahnelerle karşılaşmam.

Şu satırları okuyalım: "5 Nisan 1994 günü, öğleden sonra, Otarik, Rus Parlamentosu''dan fazla uzak olmayan bürosundan ayrıldı. Otomobiline binmeye vakit bulamadan, caddenin karşısındaki bir binadan suikast silâhıyla açılan üç el ateşle vuruldu. Dakika geçmeden ölmüştü bile."

Şu da o günlerden bir başka sahne: "7 Haziran 1994 tarihinde, akşam üzeri, Berezovsky, Moskova''nın en merkezi yerindeki Logovaz binasından çıkıp Mercedes arabasının arka koltuğuna oturdu. Koruması ön koltukta şoförün yanındaydı. Otomobil hareket ederken çevre müthiş bir patlamayla sarsıldı. Dar sokağın başına parkedilmiş patlayıcı yüklü bir Opel, Berezovsky''nin aracı geçerken uzaktan kumandayla patlatıldı. Şoförün başı koptu, koruma ağır yaralandı ve sonradan bir gözünü kaybettiği anlaşıldı. Etraftan geçen çok sayıda insan da yaralandı."

Rusya''da, 1991 sonrasında meydana gelen suikastlarda pek çok değişik yöntem kullanılmış. Klebnikov, "Moskova''da yüzlerce çatışma görüldü, hem de gün ışığında" diye yazıyor. "Çatışmalarda el bombaları, Kaleşnikof otomatik silâhlar, araç bombaları, hatta roketler kullanılıyordu" diye de ekliyor... Sadece 1993 yılı içerisinde 29.200 kişi hayatını suikastlarda kaybetmiş Rusya''da... Ancak, hayrettir, neredeyse hiçbir eylemin fâili bulunamamış...

O dönemde Rusya cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Boris Yeltsin, Rusya''daki ticaretin üçte ikisinin Mafya türü örgütlenmelerle ilişkisi olduğunu iddia etmiş ve milli güvenlik açısından en önemli tehdidin suç örgütleri olduğunu söylemiş. Bir yıl sonra, Yeltsin, "Rusya, suç süpergücü haline geliyor" diye yakınmış. Yazara göre, halk da, Rusya''nın kâtiller ve sahtekârlar tarafından yönetildiğini, hükümette yer alanların hırsızlarla işbirliği yaptığını düşünmekteymiş...

Yasadışılığın egemen olduğu bir ülkede cereyan eden çeteler arası savaşla, bizde ''Hizbullah'' örgütüne mal edilen eylemler arasında ilişki kurmak anlamsız gibi görünebilir. "Diyarbakır''daki eylemi Rusya''da faal olan çeteler işledi" demek istemiyorum elbette; ancak, okuduğum kitapta Rusya ile ilgili olarak verilen bilgiler, özellikle ekonomi alanında, şu sıralarda Türkiye''de yaşadıklarımıza o kadar benziyor ki, Diyarbakır''da olan biteni televizyondan izlerken, aklım, kaçınılmaz olarak, Rusya''ya takıldı kaldı...

Rus ordusunun içine düşürüldüğü acınası durum, ne yalan söyleyeyim, yüreğimi dağladı... Kitapta açık açık yazıyor; General Lebed, "Yüksek rütbeliler müthiş yolsuzluk yapıyor" iddiasındaymış... Askerlerin sadakatini sağlamak ve darbe ihtimalini devre dışı bırakmak için Yeltsin''in bulduğu formül, askerlerin hırsızlıklarına göz yummakmış. Yine Lebed, "Savunma bakanı Pavel Grachev onlara geniş maddi imkânlar sağladığı gibi, kendilerine birer kale inşa etmek için askeri kaynakları kullanmalarına da izin verdi" demiş Klebnikov''a...

Adı değiştirilerek yeniden oluşturulan KGB de kirliymiş. Yeltsin''in güvenlik danışmanı Gen. Aleksandr Korzhakov, 1993''te, KGB''nin ünlü terör-karşıtı Alfa timini teftiş ettiğinde, elemanların Mafya''ya hizmet verdiklerini fark etmiş... Gen. Lebed, Çeçenistan''a karşı savaş açılmasında bile askerlerin yolsuzluklarını gizleme niyetinin yattığı iddiasında. Doğu Almanya''dan dönen generallerin, ellerindeki tank ve tüfekleri Çeçenlere sattığı konusunu araştıran gazeteci Kholodov hayatını kaybetmiş... Çeçen ordusunu Rus istihbaratçıların yetiştirdiğini de ileri sürüyor Klebnikov...

Rusya''dan doğal gaz alıyoruz, bu amaçla kurulan ortaklığın ürünü nur topu gibi bir projemiz de var biliyorsunuz: Mavi akım... Mesut Yılmaz''ın baş aktörü olduğu proje sebebiyle Rusya bir ara kapı komşuya dönmüştü bizim siyasiler açısından; pek çok ünlü işadamının ikinci adresi hâlâ Rusya... Acaba, sık sık Rusya''ya giden siyasiler ile oraya yerleşik işadamları, o ülkede işlerin bazen silâhla ve suikastla çözüme kavuşturulduğunu biliyorlar mı?

Diyarbakır''da yaşanan türden bir suikast Rusya''da meydana gelmiş olsaydı, Klebnikov''un kitabını okumuş biri olarak, benim pek garibime gitmezdi bu. Ancak Diyarbakır Rusya değil, Hizbullah militanlarının da Rusya''daki mafya ile (bir bölümü müslüman isimleri taşısa bile) bir bağı olamaz...

O halde, Diyarbakır''daki eylem bana neden Rusya ile ilgili kitapta okuduklarımı hatırlattı?

23 yıl önce
Olmayacak bir benzerlik
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’