|
Tayyip Erdoğan bunları yapamazdı!

Yıl 1994.

Bir yerel seçim öncesi.

Malum medya Recep Tayyip Erdoğan"ın oturduğu evin "kaçak" olduğunu iddia eden bir propagandaya başladı.

Teori basitti: "Evi kaçak olan birisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olamaz!"

Tabii bu propagandayı yapan televizyon ve gazetelerin pek çoğunun ofis binalarının kaçak olması malum zevat için hiçbir şey ifade etmiyordu.

Çünkü onlar hesap sorulamaz, dokunulamaz, dokunulması ya da hesap sorulması akıldan bile geçirilemez seçkin kişi ve kurumlardı.

Fakat hesap edemedikleri bir şey daha vardı. Evi kaçak olan sadece Tayyip Erdoğan değildi, Tayyip Erdoğan gibi kaçak evlerde oturan milyonlarca insan vardı.

Hülasa "Belediye Başkanı olamaz" dedikleri Tayyip Erdoğan İstanbul"un Belediye Başkanı oldu.

Üç seneden biraz fazla süre kaldığı görevinde İstanbul"un belki ilk planlı yerleşim yerlerini şehre kazandırdı. İstanbullu için yeşil alanı görmek sadece belgesellerde mümkünken kısa bir süre içinde yemyeşil bir şehir haline getirdi.


Yıl 2001;

Türkiye iki Şubat krizi yaşamıştı.

Şubat krizlerinin ilk krizde demokrasi, özgürlük, hukuk, ahlak ve maneviyatını; ikincisi krizinde ise ekonomi kalkınma ve gelecek tasavvurunu batılı ülkelerin insafına terk etti.

Ziya Gökalp"ın bir şiirini okuduğu için belediye başkanlığı gasp edilen Tayyip Erdoğan, arkadaşları ile Türkiye"nin geleceğine yön vermek iddiasıyla Ak Parti"yi kurma çalışmalarına başladı.

Kuruluşu tamamlanan Ak Parti"nin yetkili kurullarında başörtülü bazı isimlere yer verilmişti.

Bu tahammül edilebilecek bir şey değildi. Böyle bir parti kurulamazdı, ya başörtülü isimler bu görevlerinden alınmalı ya da Ak Parti hiç kurulmamış sayılıp kapatılmalıydı.

Velhasıl Tayyip Erdoğan böyle bir parti kuramazdı. Öyle buyurmuşlardı.

Yıl 2002;

Ak Parti 3 Kasım Erken Genel Seçimlerinden ezici çoğunlukla birinci parti çıkmış ve tek başına iktidar olma hakkını elde etmişti.

Hiç unutmam gece saat onbir civarlarıydı. O günlerin kudretli bu günlerin sevimli (!) bazı köşe sahipleri iki partili mecliste Ak Parti"nin tek başına iktidar olmasının mümkün olmadığını, yeterli sayıya sahip olmasına rağmen CHP ile uzlaşı hükümeti kurması gerektiğini salık vermeye başlamışlardı.

Tayyip Erdoğan ve Ak Parti"si Türkiye"ye tek başına hükümet edemezdi. Böyle buyurmuşlardı.

Tayyip Erdoğan ve Ak Parti"si on iki senedir bu ülkeye tek başına hükümet ediyor.


Yıl 2003;

Ak Parti tek başına iktidar olmasına iktidardı ama genel başkanı milletvekili değildi. Çünkü seçimlere girmesi yasaklanmıştı. Dolayısıyla Başbakan da değildi.

Malum çevreler yine hep bir ağızdan "Bir İmam-Hatip"li bu ülkeye başbakan olamaz" diyordu.

"Avrupa ve Amerika ile ilişkileri sürdüremez, bizi dünyaya rezil eder" diyorlardı.

Bu tezi destekleyecek pek çok köşe yazısı yazılıyor, "Başbakan olması imkânsız" deniliyordu.

Sonuç? Tayyip Erdoğan onbir senedir bu ülkede Başbakan.

59, 60 ve 61"inci TC. Hükümetlerinin başında ülkemizi başarıyla temsil ediyor.

Türkiye AB ile Müzakere sürecine onun döneminde başladı. Türk Amerikan ilişkileri iki ülke açısından da en verimli dönemini onun Başbakan olduğu dönemde yaşadı.


Yıl 2007;

Adettendir Türkiye kuruldu kurulalı kriz yaşamadan bir tane bile Cumhurbaşkanı seçememiş. 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleri de öyle.

Tayyip Erdoğan Ak Parti Meclis Grubunda "adayımız Abdullah Gül kardeşimdir" dediği an memlekette kıyamet koptu. Cumhuriyet Mitinglerinden e-muhtıraya, Anayasa Mahkemesi 367 kararından TÜSİAD açıklamalarına tüm malum çevreler ağız birliği içinde "Tayyip Erdoğan ve arkadaşları kimin Cumhurbaşkanı olacağına karar veremez" diyordu.

Medyası, üniversitesi, iş çevreleri kaos uyarısı yapıyor Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül"e "bu işin altında kalırsınız" diyordu.

Abdullah Gül aynı yıl köşke çıktı. Yedi senedir Cumhurbaşkanı. O zamanlar "Çankaya yolları Abdullah"a kapalı" tezahüratlarıyla nümayiş yapanlar şimdilerde "Abdullah Gül"den geleceğe dair himmet bekleyenler korosunun" ayrılmaz parçası.


Yıl 2013;

Bir sabah uyandık ki şehirlerimizi Çapulcular, Vandallar işgal etmiş. En az Roma"yı yıkan barbarlar kadar pis kokuyorlar, ancak onlar kadar gürültü çıkarıyorlardı. Sözde yerli medyamız yetmemiş, bu kez uluslararası medya kuruluşları da siperlerinde çoktan yerlerini almıştı. "Katliam, diktatör" lafları gırla gidiyor, iki tek atmış Neo Barbarlarımız hep bir ağızdan "Tayyip istifa" diyorlardı. Amerika Dış İşleri Bakanlığı her gün açıklamalar yapıyor, AB Suriye"de ölenlerden kat be kat daha fazla biber gazı yiyen "çiçek çocuklar" için kaygılanıyordu.

Taksim Meydanında soyunan sözde Türk Vatandaşı ablamız "Tayyip gitsin" diyordu. Sonraları Ukrayna"nın bölünmesi için de şarkı çalacak olan Alman Piyanist Kasımpaşa Yeddi Emin deposuna kaldırılan piyanosunu kurtarmaya çalışırken biz "kırmızılı kadının" basit bir otpor hilesi olduğunu öğreniyorduk.

Taksim meydanına karşı Kazlıçeşme Meydanı ile meydan savaşlarını başlatan Tayyip Erdoğan tam "barbar kalkışmasından sıyrıldı" diyorduk ki bu kez paralel örgütün ölümcül satranç müsabakasında buldu kendini.

Sözde yolsuzluk operasyonları, ortaya saçılan tapeler, vatana ihanet saydığımız tır baskınları artarda gelirken hem diktatör hem hırsız olan, üstelik de dünyada saygınlığını kaybeden Tayyip Erdoğan daha fazla başbakan kalamazdı.

Zaten uçağı da hazır bekletiliyordu. Önce "Pakistan ziyaretinden dönmeyecek, oradan sığınma isteyecek" dediler olmadı.

"Malezya"da kalacak kesin" teorisi fos çıkarken bizler Ak Parti"yi yüzde 25 gösteren anketlere mizah dergisi muamelesi yapıyorduk.

"Bunca yaşanandan sonra Tayyip Erdoğan daha fazla o koltukta oturamaz" korosuna pek çok işbirlikçi eşlik ederken bir de "artık onu tanımıyoruz" diyen köşe yazılarımız peydah olmaya başladı.


Yıl 2014;

Yalancı kum fırtınaları milli irade kasırgaya ters yüz edildi. Kendini dev aynasında görenler memlekette ancak bindelik dilimlerde temsil edildiğini gördü.

Tayyip Erdoğan ve AK Parti"si bugüne kadar aldığı en yüksek yerel seçim oy oranına erişti.

Onca itibarsızlaştırma çabaları, ekonomik, sosyolojik, diplomatik sabotaj girişimlerine rağmen Ak Parti yüzde 46"lara dayandı.

İçeriden ve dışarıdan pek çok aktör şu sıralar bükemediği bileği öpmek için Ak Parti Genel Merkezi"nde sırada bekliyor.

Ve malum koro eski yeni bütün yüzleri ile bu kez "Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olamaz" diyor.

Ne dersiniz? Siz de artık bu kısır döngüden sıkılmadınız mı?

10 yıl önce
Tayyip Erdoğan bunları yapamazdı!
Teolog mu, alim mi?
İslam’ın Ortaçağı ne zaman?
İmam hatip okullarının ikmali için
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?