15 Temmuz’dan yaklaşık beş yıl sonra mevzu gündeme gelmiş; boş geçer miyiz, hiç?
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, “15 Temmuz darbe girişiminde hiçbir rolümüz yok” dedi!
Kahkaha Efekti uygulamamız olmadığı için:
Bu gibi durumlarda “Yalandan kim ölmüş ki?” diyoruz!
Yahut: “Duy da, inanma!”
*
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “FETÖ, 15 Temmuz’u ABD ile birlikte yaptı” şeklindeki “tam isabet” beyanı üzerine; Amerikan Dışişleri bir tür panik atak geçirerek bahse konu üfürük açıklamayı sallayıverdi.
Ned Price denilen şahıs “Yaşananları derhal kınadıklarını” da söyledi!
Gerçekte ne oldu, peki?
Washington yönetimi, 15 Temmuz gecesi epeyce bir süre sessiz kaldı; Obama’nın Dışişleri Bakanı Kerry’nin “Türkiye’deki gelişmeleri takip ediyoruz” demesiyle yetindiler.
Yani, nedir?
Darbe teşebbüsünün “başarılı olmasını” bekliyorlardı.
“Bizim çocuklar başardı” repliğini duymak istiyorlardı.
FETÖ’nün “Yurtta Sulh” Cuntasının nakavt olduğunu gördüklerinde, darbenin başarısızlığı anlaşıldığında ise…
Vaziyeti kurtarabilmek için, yasak savma kabilinden “Türkiye’de demokratik yönetimden yanayız” gibi bir açıklamayla sıvıştılar!
Türkiye’deki demokrasiyi FETÖ darbesiyle askıya almak isteyen Washington Yönetimi, bu “demokrasi düzenbazlığını” pek sever.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Beyaz Saray’da “Başkan Yardımcısı” sıfatıyla oturan Joe Biden adlı Darbeci Mendebur, 20 Ocak’tan bu tarafa ABD Başkanı’dır.
Haliyle, tam da onun Oval Ofis’teki daha ilk ayı dolmadan; 15 Temmuz’un arkasındaki ABD gerçeğinin gündeme gelmesi “cuk oturdu” pek güzel oldu!
Darbe veya darbe girişimi, Amerikan Devleti ile “eş anlamlı” bir sözcüktür.
FETÖ’nün 15 Temmuz’da darbe kalkışması, derin patronları ABD’nin “Türkiye’yi işgal etme gayesiyle” yapıldı.
Haydutlar Yatağı Amerikan Devleti, FETÖ elebaşı Fetullah’ı Türkiye’ye iade etmeye hiç yanaşmadı.
Trump yönetimi itina ile ipe un serdi.
Biden yönetiminin de aynı şekilde davranacağı aşikârdır…
Joe Biden, 15 Temmuz’daki suç ortaklığının göbeğindedir.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün “Darbede rolümüz yok” kuyruklu yalanından sonra…
Ankara, Biden yönetimine “15 Temmuz’un arkasında olmadığınızı söylüyorsunuz, o vakit neden darbenin Bir Numarası Fetullah Gülen’i iade etmiyorsunuz?” diye sormalıdır.
Dahası var…
İncirlik Üssündeki ABD askerlerinin darbe girişiminde görev aldıkları daha ilk gün ortaya çıkmıştı.
İncirlik Üssündeki gizli toplantılara katılan, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ilk gününde Kilis’te yakalanıp sorgulanan FETÖ’cü subayın itirafları; darbe planlarının İncirlik Üssünde yapıldığını deşifre etmişti.
Yani, nedir? İncirlik Üssü, Fetullahçı Yurtta Sulh Cuntasının darbe teşebbüsüne “yardım ve yataklık” yapmıştır.
*
Devam ediyoruz…
FETÖ mensubu askerlerin 14 Temmuz’da (2106) ABD’den askeri nakliye uçağı A400M ile Akıncı Üssü’ne mühimmat getirdiklerine dair itiraf ise Astsubay Başçavuş Sinan Sarı’nın ifadesinde yer almıştı.
*
15 Temmuz gecesi Akıncı Üssüne giderek kalkışmanın fitilini ateşleyen Pensilvanya’dan Talimatlı Hain Adil Öksüz’ün 21 Temmuz sabahı ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğunca telefonla arandığı da, yine çok önceden deşifre olmuştu.
Bu telefon, Paralel Adil Öksüz’ün Amerikan Devleti tarafından nasıl himaye edildiğinin açık kanıtıdır.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında CIA işin içindeydi, sahadaydı.
O geceki silahlı çatışmalar sırasında pek çok CIA mensubunun FETÖ’cü askerlerle birlikteliği saptanmıştır!
Donald Trump’ın 2016’daki başkanlık seçim kampanyası sırasında “15 Temmuz’da, 13 CIA’ci yer aldı” tweet’ini de unutmuyoruz.
(İtirafın belgesi olan bu tweet, CIA Merkezi tarafından apar topar sildirilmişti!)
Şu kadarını söyleyelim: 15 Temmuz’daki darbe girişimi esnasında sahadaki CIA’cilerin sayısı Trump’ın bahsettiğinin çok üzerindeydi!
*
Elbette, mevzu sadece bu yazdıklarımızla da sınırlı değildir…
15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasının perde arkasında Haydut Devlet ABD’nin yer aldığına dair “çok daha fazla kanıt” vardır.
Dahası, kanıttan bol bir şey yoktur!
