Önce 13 Kasım’da yayınlanan bir habere gidiyoruz. Başlığı şöyleydi: “Cezaevinde terör örgütü kardeşliği tutanağa geçti. FETÖ’cüler terör örgütü DHKP-C’nin üyelerini alkışladı”
Haberde “15 Temmuz darbe girişimi sırasında belli başlı devlet kurumlarının binalarını bombalayan FETÖ mensubu helikopter pilotlarının da aralarında yer aldığı hainlerin, Sincan Cezaevi’nde slogan atan DHKP-C’lileri ayakta alkışlayıp eylemlerine destek verdiği” yazılıydı.
*
FETÖ ile DHKP-C’nin ortaklığı, elbette sadece bu hadiseden ibaret değil. Aralarında derin bir münasebet var. Her ikisi de, Baronsal Gladyo’nun terör örgütüdür.
FETÖ’ye “başrol” verilmiştir. Lokomotif örgüttür…
1966’dan itibaren yani ta en başından beri tasarımı bu şekildedir. Sahne alışı, yıllarca sonra olsa da temeli böyle atılmıştır.
Öncülü Dev-Sol olan DHKP-C ise yardımcı rollerden birinde istihdam edildi. Ezcümle, DHKP-C ile FETÖ farklı etiketler taşısalar da, aynı Karargâh için çalışıyorlar. Her ikisinin de derin patronu Amerikan devletidir.
2011’in Kasım ayında internet üzerinden dolaşıma giren “11.11.11-Ayaklan Istanbul/Occupy Istanbul” başlıklı video ile Türkiye’ye yönelik kalkışma çağrılarının ilk işaret fişeği ateşlenmişti. Ardından hazırlık safhasına geçildi.
Tüm hücreleriyle ABD’ye bağlı Türkiye’deki Gladyo, Gezi Kalkışması’nda öncü görevi DHKP-C’ye verdi. 2012 yılının sonbaharında ABD’de Gezi eylemleri için ilk derin görüşmeler gerçekleştirilirken, Türkiye’de ise DHKP-C terör örgütü uyandırıldı! “Antrenman” eylemlerle Gezi için hazırlandı.
ABD’deki Yahudi lobisine ait AIPAC’ın desteğiyle faaliyet yürüten AEI’da (American Enterprise Institute) 12 Şubat 2013’te düzenlenen “Kod Adı İstanbul” başlıklı toplantıda ise Gezi’nin simülasyonu yapıldı…
Michael Rubin’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen derin toplantıda, Wolfowitz’den Rumsfeld’e kadar adeta metrekareye iki Neo-Con’cu düşüyordu!
*
Gezi Kalkışması’nda FETÖ arka planda konuşlandı. Açıktan saldırmak için 2013’ün son ayını (17-25 Aralık) bekliyorlar olsalar da devrede idiler: Gezi’den bir hafta evvelinde FETÖ sorumluları ABD’ye gidip talimatlarını aldılar ve birkaç gün içinde döndüler…
Gezi Parkı Kalkışması’nın fitilini ateşleyen “eylemci çadırlarının yakılması” hadisesinin talimatını Fetullahçı polisin verdiği, yine aynı şekilde kırmızı elbiseli kadına bir metreden biber gazı püskürten polise de Paralel’ci amirinin talimat verdiği sonradan ortaya çıktı. Gezi’deki eylemlerde hayatını kaybedenleri “taammüden” hedef alıp, genç canlara kıyanlar da Paralel’in polisleriydi!
Yeni Şafak’ın dünkü “FETÖ’nün Yeni Gezi Tezgâhı” başlıklı manşeti, ABD’nin emrindeki şer cephesinin yeni planlarını haber veriyordu.
Bir defa daha KAOS’tan fal tutanların merkezinde FETÖ ile birlikte “yabancı istihbarat servisleri” yer alıyor. En başta CIA’in konuşlandığı aşikârdır. 2013’teki Gezi Kalkışması sırasında İstanbul ve de Ankara’da 100’den fazla yabancı istihbarat mensubu saptanmıştı. Bunların çoğu CIA için “sahaya” çıkmıştı!
CNN International ekibi de “Türkiye düşecek!” diye Olay Yeri’ne yerleşmiş; heyecanla DHKP-C’li teröristlerin “başarmasını” bekliyordu! Paralel Yapı’nın medyasından da lojistik destek almışlardı.
Şimdilerde Paris yanıyor: Gezi Kalkışması sırasında İstanbul’dan sürekli canlı yayın yapan başta CNN olmak üzere Batılı medya kuruluşları “üç maymunu” oynuyor!
İçeride ise Fransa’daki ‘Sarı Yelekliler’ ayaklanmasından dolayı heyecana kapılanlar dikkat çekiyor…
CHP’nin Genel Sekreter Yardımcısı Uğur Tunçay, twitter’da Fransa’daki olaylardan bir fotoğrafın eşliğinde “Paris sararırken, Ankara yeşil kalamaz” diye yazdı ve tepkileri görünce de paylaşımını kaldırdı…
Bu gibi durumlarda “Çocuktan Al Haberi” diyoruz!
O mesaj, CHP’nin nasıl da heyecanlandığını dahası “Kaos için hazır olduğunu, aport vaziyette beklediğini” gösteriyor!
