|
Asıl korkumuz “okul terk oranı” olmalı

Yaklaşık bir yıldır her alanda olduğu gibi eğitimde de pandeminin sert etkilerine maruz kalıyoruz. Okulları açamıyoruz açmaya kalktığımızda ciddi sağlık endişeleri ortaya çıkıyor. Bu da alıştığımız eğitim yerine uzun süreli uzaktan öğretime devam etmemizi zorunlu hale getiriyor. Milli Eğitim Bakanımızın söylediği gibi 15 Şubat’ta okulları açabilir miyiz ya da ne oranda açabiliriz bilemiyorum. Ben bu konuda çok da iyimser değilim. Çünkü kısmi açılma ya da belli günlerde açılma maalesef bazı sorunları çözmüyor. Oysa pandeminin başından beri söylediğim gibi kırsal ve sosyoekonomik seviyesi daha düşük bölgelerin uzaktan öğretime erişimi sıkıntılı iken kentlerde bu erişim daha iyi durumda, bunun tam tersi pandemi vaka sayılarında kırsal bölgeler daha az etkilenirken kentler daha çok etkileniyor. Eğer okulların eğitime devamlılığında yetkiyi yerel yönetimlere devretseydik bence bugünkünden çok daha az etkilenmiş olacaktık. Ama yapmadık yapmamaya da devam ediyoruz. Ben bugünlerde okulların açılıp açılmamasından daha çok bu pandemi bittiğinde eğitimde ne tür sorunlar yaşayabileceğimize odaklandım ve gördüğüm tablo inanın beni korkutuyor. Bu pandemi bittiğinde okullar açıldığında yani tamamen normal eğitime döndüğümüzde neler olabilir bu konuda umarım bakanlık çalışıyordur. Bu oluşabilecek etkileri görmek adına eğitimimizin en büyük sorunlarının başında gelen devamlılık ve sürdürülebilirlik rakamlarına bakmakta fayda var.

Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) verilerine göre; Türkiye, Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında okulu erken terk alanında ilk sırada yer alıyor. Eğitimini yarıda bırakanların sayısı bölgelere göre farklılık arz ediyor. Türkiye’nin okul terki oranı 2018 yılı raporlarına göre yüzde 33 yani her üç öğrenciden biri eğitimini yarıda bırakıyor. Bu oran Marmara bölgesinde yüzde 28 iken Güneydoğu Anadolu bölgesinde yüzde 48’lere ulaşıyor. Yani Güneydoğu Anadolu bölgesinde okula başlayan her iki öğrenciden birisi okulu tamamlamıyor. Bu oran normal yüz yüze, eğitime erişimin tam olduğu zamanlara ait. Peki pandemi sürecinde 1 yılı aşkın süre okula gidemeyen, uzaktan öğretimi alamayan veya yeterince alamayan öğrencilerin okullar başladığında önlem alınmazsa sizce okul terk oranları yüzde 33’ten yüzde kaça çıkar? Ben size söyleyeyim eğer biz bu dönemi eğitimi yap(-mış) gibi sayarsak, okullar açıldığında bu tür öğrencilerin eksiklerini giderecek onları okullara tekrar uyum sağlatacak önlemleri bugünden çalışmazsak bu oranının yüzde 50’yi geçeceğinden korkuyorum. Benim korkum bugünlerde okulların açılıp açılmamasından daha çok bizim bu açılmaya hazır olmamamızdır. Hazırlığımızı buna göre yapmamız gerekiyor.

Öncelikle pandemi öncesinde akademik başarısı düşük olan, bu dönemde uzaktan öğretime erişemeyen öğrencileri tespit etmemiz lazım. Bunları tespit edip okullar açıldığında bu öğrencilere özel okulda tutundurma çalışmaları yapmamız gerekecektir. Aksi takdirde okulların sahte notlarla doldurduğu karneler bu çocukları başarılı saymamıza yetmeyecektir.

Bu açıdan MEB’e tavsiyem; bu dönemi her şey yolunda gitmiş gibi, okullar açıldığında hiçbir şey olmamış gibi kaldığımız yerden devam etmemeleridir. Hemen işe koyulup bu dönemin etkilerini bir iki haftalık -mış gibi yapılacak telafi programı ile halledemeyeceklerini bilerek ciddi bir çalışma yürütmeleridir. Aksi halde ortaya çıkacak etkiler çok vahim olabilir.

#Okul
3 yıl önce
Asıl korkumuz “okul terk oranı” olmalı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset