|
Sizi gidi sizi…

Hasan Cemal işinden oldu.

Keşke olmasaydı.

İç hesaplaşmasını halletmiş, bunu da kitapları aracılığıyla herkese beyan etmiş, demokrat, şeffaf bir insandır Hasan Cemal…

Umarım, dilerim, Hasan Cemal bir an önce yeniden yazar.

Peki, ne oldu da iş buralara geldi?

Bilen yok, konuşan çok.

Hasan Cemal''i sevenler ve hoşlanmayanlar duygularına paralel analiz attırıyor.

Konunun cahiliyim.

Sadece kanaat beyan edebilirim.

O da şudur:

Hasan Cemal''i işinden eden Başbakan değil, gazetenin sahibidir.

İsim vermeden Hasan Cemal''i muhatap gösterip ''Batsın bu gazetecilik '' dese bile değildir.

Zira Milliyet Gazetesi''nin fikri ve mülki hakları Başbakan Erdoğan''ın elinde değil, ''Demirören '' Erdoğan''ın elindedir.

Başbakanın bir gazeteciye tepki göstermesi, bilen yok ama hadi oldu diyelim, patronu arayıp ''Bu yazarı işten kov'' demesi ve bunun sonucunda bir yazarın işsiz kalması, bir suç olarak Başbakan''a yüklenemez.

Başbakan bunu ister, isteyebilir; bu isteği herhangi bir okurun talebi mesabesindedir.

Uygulayıp uygulamamak işverene kalmıştır.

Nitekim yakın bir zaman önce yine Başbakan, yine meydanlardan bir gazeteciye tepki göstermiş, söz konusu yazar patrona ''İsterseniz yazmayayım'' teklifinde bulunmuş ve fakat gazete sahibi ''devam'' demiştir.

Bu ''devam'' patrona neye malolmuştur veya olmuş mudur, orasını bizlere uzak…

Ya medya hamamına girmeyeceksin, girdiysen de terleyeceksin, kaçarı yok.

''İktidar baskısı'' söylemi çaya çorbaya gibi.

İzlenme oranı düşük yayıncının, kuruma maliyeti fazla gelen yazarın, haber yapamayan muhabirin, tembel editörün işten çıkartılma gerekçesi farklı, savunmaları artık aynı: İktidar baskısı…

Bu durumda şu soruyu sormak gerekmez mi?

Hemen her gün adı farklı, lakabı aynı olan, ''yandaş'' medyada boy gösteren muhalif sesler bu ''cüreti'' nereden buluyor?

Bu seslere köşelerini açan yandaş medya patronları, aklını mı kaçırdı?

Ayrıca…

İmralı Tutanakları haberini yapan muhabirle, bu haberi yayınlayan gazetenin genel yayın yönetmeni hala işinin başında!

Olsunlar da zaten.

Tirajlarda ilk üçe giren bir gazetenin hemen her haberinde, Başbakan''dan Tayyip diye bahsediliyor.

Tam Gün Yasası, Süt Bankası, HGS Uygulaması, KCK Tutuklamaları, Dink Davası, Yeni Anayasa tartışmaları… Onlarca yüzlerce aydın köşesinden ve televizyonundan ve konferansından ve sosyal medyasından çatır çatır bu ve benzeri konularda eleştiri yapıyor ve Başbakan ve ''Başkanın adamları'' ses çıkarmıyor da, konu Hasan Cemal olunca mı iş değişiyor.

Hayır.

Bu işte, başka bir iş var.

Bu hesap bakkal hesabı değil

Görünenden farklı bir şeyler var bilmediğimiz.

En hafifinden bu işte bir yönetim sıkıntısı bir, kriz stratejisi yürütememe sorunu var.

Bazı uyanık geçinenler ise hesabı birbiri üzerinden görmeye çalışıyor.

Yalandan yere polemik çıkartıp, hakaret edip, özgürlükçü bir duruş sergilemeye çalışıyor.

Konuya ilkesel yaklaşıyormuş gibi yapıp, aynı anayasa dili gibi ''meli, malı'' cümleler kurarak zevahiri kurtarmaya çalışıyor.

Öyle ya…

Yarınların ne getireceği belli olmaz; Başbakanlar gidicidir, medya patronları kalıcı.

Sizi gidi sizi…

11 yıl önce
Sizi gidi sizi…
Efendimiz’in (sav) orucu-2
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…