|
"Hiç" ve Erkan Oğur... Ve tasavvuf.

Erkan Oğur, ülkemizin yetiştirdiği en önemli müzisyenlerden birisidir bana göre. İşini ciddiye aldığı, ortaya koyduğu çalışmalardan da anlaşılıyor. Her şeyden önce, kendisini Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuarı''ndaki öğrencilik yıllarımdan tanıyorum. Bizden bir sınıf üstteydi Erkan Oğur. Müziğe düşkündü. Yüzünde, davranışlarında... gerçek bir sanatçıda olması gereken özellikleri barındırıyordu.

Aslında bir gitar virtüozudur Oğur. Gitarın yanında, geleneksel sazlarımızı da çok iyi çalar. Dünyada da tanınan, ama nedense Türkiye''de yeterince anlaşılmamış bir sanatçıdır. Gitarın perdelerini kaldırdı, bir perdesiz gitar geliştirdi. Gitar çevrelerinin "Türk gitarı" adını verdiği bu enstrumanla, müthiş işler yapıyor Erkan Oğur. Yaptığı her başarılı çalışmada, bu enstrumanın katkısı büyük.

Elazığlı Erkan Oğur, "Türküler sadece müzik değil, hayatın kendisidir" diyor. "Herkesin hayatı biraz türküdür. Benim türküm, Elazığ''ı biraz hissediyor olabilmek ve bu hislerle başka yerlerde, başka konularda bağlantılar kurmaktır. Elazığ''ın, ailemin, oraların toprağının, tadlarının, öğretmenlerimin yüksek enerjilerinin, dağlarının bir harmanıdır. Kale burcunda Mollaköy kavunu kesip ovaya çökmüş sabah bulutlarının üstünde onu güzel kokusuyla yemek, benim bir türkümdür. Babamın hastalarının her biri birer türküdür.". Böyle söylüyor Erkan Oğur. Türküyü ne kadar önemsediğini, bu sözlerle ifade ediyor.

Birçok sanatçıya da eşlik etti sazıyla, sesiyle. Sezen Aksu, Mazhar-Fuat-Özkan, Okay Temiz, Zülfü Livaneli, Fahir Atakoğlu, Bülent Ortaçgil, bunlardan bazıları. Yayınladığı albümler, müzik çevrelerinde ilgi gördü. Eşkıya filminin müziklerini yapan Erkan Oğur, İsmail H. Demircioğlu ile birlikte "Gülün Kokusu Vardı" adlı bir albüm hazırladı. Bu albümde değişik yörelerden derlenmiş Anadolu türküleri yer alıyordu. Geçtiğimiz aylarda Kalan Müzik tarafından yayınlanan "Hiç" adlı albümünü de burada zikretmek gerekiyor. Gerçi bu sayfada, Okan Murat Öztürk ile birlikte hazırladıkları "Hiç" albümünü tanıtmıştık. Ancak, albüm hakkında Erkan Oğur''un görüşlerini almak, bugünlerde nasib oldu.

"Hiç", enstrumantal bir albüm olarak tasarlanmış. Oğur''un yine çok başarılı bir çalışması. Repertuar, genellikle tasavvuf içerikli halk müziklerinden oluşturulmuş. Bunun nedenini Erkan Oğur''a sorduğumda, ilginç cevaplar aldım. "Bir kere, benim genel hayat gidişim böyle" diye cevap verdi Oğur ve tasavvufî içerikli sözlerin zamanlar üstü özellikleri bulunduğunu, sadece insanları değil bütün canlıları kuşattığını söyledi.

Erkan Oğur''un kişiliği, davranışları, alçakgönüllülüğü, en azından tasavvufa yakın bir kimse olduğunu anlatıyor aslına bakılırsa. Ama, onun tasavvufun derinliklerine indiğini, "Albümünüze neden Hiç adını verdiniz ?" şeklindeki soruma verdiği cevaptan anlayabilmek herhalde mümkün: "Hiç, aslında bir kararlılık hâli. Depremlerle, hüzünle, sazla, sözle vesaire ile yaşarken, halden hâle geçip giderken varılabilen, ya da varılabilmesi ümid edilen kararlılık hâli. Hiçbir zaman ulaşamıyorsunuz, ama gidiyorsunuz işte. Hiç, biraz da bunu sembolize ediyor. Hem her şey, hem de hiçbir şey. Hem varlık, hem de yokluk."

Erkan Oğur, giderek çirkinleşen müzik sektöründe, yere sağlam basan, tasavvuf gibi bir dayanağı olan ender sanatçılarımızdan bir tanesi. Onun bir televizyon programında, "Ezgilerinizde neden hep hüzün var ?" şeklindeki bir soruya verdiği cevabı unutamıyorum. "İnsan, zaten hüzün demektir". Erkan Oğur gibi sanatçılara bu toplumun çok ama çok ihtiyacı var.

25 yıl önce
"Hiç" ve Erkan Oğur... Ve tasavvuf.
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak