|
3 puan eksik büyüdük!

Demokrasi ve hukuk alanındaki "9''a 2''lik" küçülmeden sonra 2008''in ilk üç ayında ekonomideki yüzde 6.6''lık büyüme iş dünyasını şaşırttı.

Rakamları sürpriz olarak görenler büyüme yerine küçülme bekliyorlardı.

Bu beklentilerdeki yanlışlık siyasal alandaki gelişmelerin ekonomideki etkisinin büyüklüğünü gösteriyor.

Yerli yatırımcının siyasete fazla angaje olmasının bedelini ülke olarak hepimiz ödüyoruz.

Türk ekonomisine güvenen yabancı sermaye (faize ve borsaya gelenler hariç) yatırım iklimindeki ya da siyasetteki iktidar kavgasının getirdiği olumsuzluklara bakmıyor.

Stratejik yatırım için geliyorum diyor.

Yatırım yapma gücü olan yerli yatırımcı ise yabancının görmediği, önemsemediği bütün olumsuzlukları yatırım yapmama bahanesi olarak kullanıyor ve yatıyor.

Eksik istihdamla çalışıyor.

Kriz bahanesini sürekli çalışanların başında Demokles''in kılıcı gibi tutarak düşük zamla çalışmak zorunda bırakıyor.

* * *

İş dünyası, başörtüsü tartışmalarından AK Parti hakkında açılan kapatma davasına, Cumhurbaşkanlığı konusundan yeni Anayasa''ya kadar çeşitli konulara kilitlenerek yatırımı unuttu.

İş dünyasının temsilcileri üyelerine, "Bu ülkede iş aramaktan umudunu kesen 2 milyon 700 bin kişi var. Bunların işsiz olmalarının sorumlusu bizleriz. O yüzden şartlarımızı zorlayarak iş imkanlarını artırmaya gayret edelim" demiyor.

Ya siyaset yapıyorlar.

Ya da hallerinden şikayet ediyorlar

Oysa yüzde 6.6''lık büyüme Türkiye gibi bir ülkenin ölü halidir.

İstihdamın dışındaki 5 milyon insana verilecek iş Türk ekonomisini füze gibi ilk sıraya taşır.

Türkiye normal şartlarda her yıl yüzde 6 değil yüzde 16 büyür.

Bir şartla; Bu ülkenin büyümesini engelleyen korkaklar kadar cesur olursak.

Büyük patronlar yüzde 22 büyüdü

En büyük 500 şirketle ilgili rakamlar, büyük patronların Türkiye''den daha fazla büyüdüklerini ortaya çıkardı.

Geçtiğimiz yıl Türkiye''nin büyüme hızı yüzde 4,5''te kalırken, dev firmaların gelirleri ortalama yüzde 22 arttı.

Fortune dergisinin araştırmasına göre, en fazla büyüyenler Koç ve Doğan Grubu oldu.

Ancak Türkiye''nin 500 büyük şirketinin toplamı bile bir Wal-Mart etmedi. 500 şirketin toplam net satışı 337 milyar YTL hesaplandı.

Bu rakam ABD perakende devi Wal-Mart''ın satışının yüzde 76,8''ine denk geldi. Wal-Mart''ın satışları 2007''de 351 milyar 139 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Fortune 500''deki şirketlerin cirosu GSYİH''in yüzde 39,4''üne tekabül etti.

Yabancı yatırım, yerli yatırım derken vatandaş ne yapıyor?

Kamunun nihai tüketim harcamaları kapsamında maaş-ücret ödemeleri ilk çeyrekte sabit fiyatlarla sadece yüzde 0.4 büyümüş.

Yani özel sektör ve kamuda maaş ve ücretler yerinde saymış. Ücretler artmazken vatandaşın tüketimi azalmış mı?

Açıklanan rakamlara göre ilk çeyrekler itibariyle yerleşik hane halklarının tüketimi yüzde 5.5''ten yüzde 7.3''e yükselmiş.

Demek ki maaşa zam olmasa bile harcamalarda gaz kesilmemiş.

Vatandaş, "battı balık yan gider" misali kredi kartı ile gemiyi yüzdürüyor.

Nereye kadar?

Stiglitz de faiz artırmaya karşı

Geçen hafta Dünya Ekonomi Kongresi için İstanbul''a gelen Nobel ödüllü aykırı ekonomist Prof. Joseph Stiglitz''i dinledik.

Merkez bankalarının faizleri artırarak enflasyonu düşüremeyeceğini söyleyen Stiglitz, faiz artışlarının fakirleri daha da zora sokacağını savundu.

Stiglitz, "Tüm merkez bankaları beraber hareket etse bile enerji fiyatlarındaki artışa karşı yapacakları birşey yok. Bunu yalnızca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası için söylemiyorum. Tüm bankalar için söylüyorum. Enflasyonun düşmesi için küresel ekonominin durgunluğa girmesi gerek. Kısa vadeli bir çözüm yok" dedi.

Yüksek faiz ortamında enflasyon düşmeyeceği gibi işsizlik patlar, maaş seviyesi geriler ve alım gücü azalır.

Bunları faizi artıranlar ya da sebep olanlar bilmiyor mu?

Biliyor; birileri gaflet dalalet ve hıyanet içinde.

Geleceği satın alabilecek tek şey, bugündür. Samuel Johnson
il y a 16 ans
3 puan eksik büyüdük!
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’