|
3 yıl daha sabredin

"Bu yüzyılda gelişmiş ülkelerin seviyesini yakalamak ve onlarla aynı ligde yarışmak için ilk 10 yıl çok önemli. 21. yüzyılı ıskalamayalım."

2001''de 25. İktisat Haftası''nın açılışında "6 kere gidip 7 kere giden adam" böyle demiş.

Türkiye son 8 yılda kriz ve çalkantılar arasında yoluna devam etti.

2010 yılına 3 yıl kala toplumun düşünen aydın kesimleri artık mevcut anayasa ile dünya ülkeleri ile yarışamayacağımızı yüksek sesle seslendirmeye başladı.

Mevcut anayasanın devleti halktan koruyan bir anayasa ile gelişemeyeceğimize dikkat çeken aydın kesim, ilerleme için ilk şartın halkın değerleri ile bezenen bir anayasa ile mümkün olduğunu düşünüyor.

Bu çok iyi bir gelişme.

* * *

Türkiye''nin neden Uzak doğu, ve Balkan ülkeleri gibi hızlı gelişemediğini sorgularken, Türkiye''nin geçmişteki siyasal konumunu, coğrafi durumunu, din ve medeniyetini gözden uzak tutmamak gerekiyor.

İç ve dış her türlü engellemelere rağmen bugün Türkiye dünyanın 17''inci, AB''nin 6''ıncı büyük ülkesi.

Son 6 yıldaki büyüme oranımız yüzde 7.

Avrupa''da böyle bir büyüme yok.

4 yıl içinde 2,2 milyon tarım dışı istihdam sağlandı.

AB''de 22 ülkeyle kıyaslandığında en fazla istihdam geliştiren ülkeyiz.

İşsizliğin azalmamasının nedeni yüksek genç nüfus ve önceki yıllardan biriken işsizlik stoku. Nüfusun yüzde 65''i 35 yaşın altında.

Her yıl üniversitelerde 400 bin öğrenci mezun ediyoruz.

Bu oran Malta''nın toplam nüfusu kadar.

2013 yılı hedefimiz Ar-Ge''ye 16 milyar dolar kaynak ayırmak.

Bu rakam da Malta''nın GSMH''si kadar.

72 milyon nüfus içinde 62 milyon GSM hattı, 37 milyon da kredi kartı kullanılıyor.

İnternet kullanıcısı 22 milyon.

Yat üretimi ile düz cam üretiminde ikinci, gemi inşası siparişinde dünyada 4''üncü ülkeyiz. Dünyanın 9''uncu cazip en tatil yeriyiz.

Geçen yıl gelen turist sayısı 20 milyonu aştı.

Microsoft, Unilever, Coca Cola gibi dev şirketler dünyayı buradan yönetiyorlar.

Uçus yakınlığı olarak dünyanın birçok yerine iki saat mesafemiz var.

Bunlar bir ülke için büyük avantaj. Biz içerde kısır çekişmelerle uğraşırken bunları unutuyoruz ya da göremiyoruz ancak Türkiye dışardan böyle görünüyor.

Parti kapatmak yerine bu bahsi kapatsak iyi olacak

* * *

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti ( İFMC ) tarafından 1974 yılından bu yana her yıl gerçekleştirilen İktisatçılar Haftası''nın bu yılki konuları arasında ilk gün ''Osmanlıdan Günümüze Demokratikleşme'' konusu yer aldı. Prof Dr H.Bülent Kahraman, Prof. Dr Levent Köker, Prof. Dr Cemil Oktay''dan oluşan panelistlerin ortak düşünceleri şöyle oldu:

Laikliğin tanımını hukukçular değil siyasetçiler yapmalı.

Devleti halktan koruyan bir anayasa ile gelişmiş ülkeler arasında yer alamayız.

Kanunlar halkın ruhuna uygun olmalı.

Yargıçlar kendilerini kanun koyucu olarak değil uygulayıcı olarak görecek.

Anayasanın odağında devlet yerine vatandaş olacak.

Gerçek irade popüler iradedir yani halkın iradesidir.

Ve son söz:

Türkiye 50 yıl öncesinin Türkiye''si olmadığı için her şeyiyle yeni dünyaya ayak uydurmak zorunda.

Sanayicinin ''Şeker abisi'' müjdeli haber vermedi

10. kuruluş yıldönümünü Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ve üyeleriyle birlikte kutlayan Şekerli Mamul Sanayicileri Derneği (ŞEMAD) Başkanı Şemsi Kopuz, sektörün sorunları ile ilgili Bakan Çağlayan''dan müjdeli haber alamadı. Sanayicilerin ''şeker abisi'' olan Bakanın tek taahhüdü, "Serbest piyasa ekonomisine müdahale etmeyiz" oldu. Şeker sanayicileri bakandan şunları istedi: Şeker fabrikaları özelleştirilirken devlet taraf olmasın. Şeker kanunu ile birlikte konulan kotalar yüzde 50 indirilsin. Market yasasında değişiklik yapılsın. Private label ürünlerin raflarda yüzde 40 olan oranı yüzde 20''ye indirilsin. Sektörün "Şeker abisi" talepleri ilgilendiren kararları haftaya açıklayacak. Müjde çıkmazsa ne olur? Çikolataları pahalı yeriz.

Sürekli patinaj yaptırılan araba gibiyiz

Aspirin tedavisi ile iyileşme sağlanamayacağı artık görülüyor. Çözüm noktasına gelindi. Anayasal değişiklikle birlikte hukuk devleti olma yolunda önemli bir adım atılacak. Bunun ardından da gelişme ve ilerlemenin önüne bundan sonra mayın döşenemeyecek, kaçak güreş yapılmayacak. Her şey hukuk çerçevesinde işleyecek. Başka ülkeler gibi yürüyerek değil koşarak ilerleyeceğiz. Şimdi sürekli patinaj yaptırılan bir araba gibiyiz. Zincirler koptuğu anda Türkiye''nin gelişmesini kimse engelleyemeyecek. 1923''ün savaşlardan yorgun düşmüş yoksul ülkesi değiliz artık.

Bir ulus; yarısı hür, yarısı tutsak olursa yaşayamaz. LINCOLN
16 yıl önce
3 yıl daha sabredin
Gelin şu zekâtı bir düzene koyalım!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?