Hollanda'nın Maastricht şehrinde 7 Şubat 1992 tarihinde imzalanan ve 1 Kasım 1993'te yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) Avrupa Birliği'ne (AB) dönüştü.
karşı üçüncü bir güç olarak kuruldu.
AB'nin en zayıf noktası askeri bir gücünün olmamasıydı. Şimdi buna yaşlı ve tüketemeyen bir nüfus eklendi.
AB bunu bilmiyor mu?
Biliyor.
Neden kapıda bekletiyor?
Sebeplerin bir kısmı gafletten, bir kısmı dalaletten bir kısmı da ihanetten.
***
AB'nin mevcut durumundan rant elde eden siyasetçi ve sermaye sahipleri, son siyasi gelişmeleri bahane ederek Türkiye'ye tehdit üzerine tehdit yağdırıyor.
bile diyebiliyor.
Peki bu tehditler ne kadar geçerli?
Sandıkları gibi Türkiye mi AB'den, yoksa AB mi Türkiye'den yararlanıyor?
Bu sorunun cevabını eski bakanlardan
vermiş hem de rakamlarla.
“
arası AB lehine olan Dış Ticaret açığının 900 milyar doları, yani Türkiye'nin bir yıllık milli gelirini geçtiğini biliyorlar mı acaba?
AB ülkelerinden yaptığımız örneğin
iç pazarda satmak ve iç pazarı cazip kılmak için, bu araçları zaten az olan tasarrufumuzdan fedakârlık edip krediyle sattığımızın farkında mıyız?”
***
“Ya, her ithal araç o ülkeden getirilecek ucuz krediyle satılacaktır” dersek ne olur acaba?
Son yirmi yılda toplam değeri
yakın araba ithal ettik.
Fransa'da Le Pen Renault'ya baskı yaparsa Bursa-Renault ne olur demeden, Fransa'dan ithal ettiğimiz milyonlarca
(Renault'ya aittir) hayır demeyi neden düşünmeyelim.
Fransa'nın ırkçı-faşist-dar kafalı siyasetçiye söyleyecek lafı bulmak yerine, neden onun içi boş tehditlerine önem veriyoruz?
Aynısı
için geçerlidir.
Mercedes, Audi, VW için en önemli pazar Türkiye'dir. İspanyol Seat, Çek Skoda dahil olmak üzere. Zira bunlar da VW'nindir.
Hadi biz de Doğuş Otoya,
rica edelim Almanlara “Türkiye'de kredili sattığım arabalar için bana ucuz finansman temin edin diye.”
Renault şirketinin Türkiye'ye geldiği
bu yana Fransa'ya kaç yüz milyon dolar kar transfer ettiğini, Türkiye de üretilen araçlar için Fransa'dan kaç yüz milyon dolarlık oto aksamı ithal ettiğimizi neden düşünmüyoruz?
, kaç milyar dolarlık
satın aldığını neden hatırlatmayalım?”
***
“Güçlü finans imkanlarına sahip ülkelerin araçlarına hem para ödüyoruz hem de kendi dar kredi imkanlarımızı kullanıyoruz.
Sonra da beyefendiler lütfedip bize, uydurulan ve olmayan bir ülke riski zammı ekleyip,
50 yıldır, dış borçlanmaya bir AB ülkesine kıyasla en az yüzde 3-4 puan daha fazla faiz ödedik. Bu fazla ödenen miktarın da bir hesabını yapsak acaba kaç on milyarlarca
eder.
Bankalarımız da bunu marifetmiş gibi “dışarıdan şu kadar kredi temin ettik” diye başarıymış gibi verir.”
***
“Üniversitelerimizden bir tanesi çıkıp bu konuları akademik disiplin için de ele alsa,
kuruluşları dahil olmak üzere ABD ve AB medyasına, siyaset dünyasına, iş çevrelerine Türkiye'yi pek hafife alamayacaklarına dair ciddi bilgiler vererek daha sağ duyulu düşünüp davranmalarını sağlayabiliriz.
Tabi benzer çalışmaları
gibi kuruluşlar da yapabilir.”
***
AB kapılarını açma işi sadece siyasilerin değil, iş dünyasının da görevi.
Ancak öncelik genç nüfusu işsizlik kıskacından kurtarmak olmalı.
Bu yüzden de
başta olmak üzere her türlü
bir kenara bırakıp sadece bu ülke için el ele vermeliyiz.
Dış düşmanı bertaraf edip
kökünü kazıdıktan sonra kozlarınızı nasıl istiyorsanız öyle paylaşın.
Şimdi birlik beraberlik zamanı.
Genel Başkanı Nail Olpak, derneğin, üye işletmeler aracılığıyla toplamda 250 bin yeni istihdam oluşturmayı hedeflediğini açıkladı.
Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, 2017'de 250'si geleceğin lider adayı olmak üzere 2 bin 300 kişiye daha iş imkanı sağlayacaklarını açıkladı.
Başkanı İbrahim Burkay, İstihdam Seferberliği kapsamında yılsonuna kadar 80 bin yeni istihdam sözü verdi.