Bu açılımın Türkçesi ve Kürtçesi şöyle; Bir vücutta yara varsa, önce kanamayı durduracaksın, sonra yarayı temizleyip saracaksın, ondan sonra da ilaç tedavisine başlayacaksın.

Şimdi ilk kez, adına ne derse densin, ayrılıkçılık ve terörle akan kanın durması için devlet, millet, hükümet, asker, bürokrasi, iş dünyası, entelektüel aydın kesim ve sivil toplum örgütleri, çözümde (CHP ve MHP liderleri hariç) uzlaştı.

Bugüne kadar PKK''ya el altından gizli destek veren Avrupa ve ABD bile "Silah bırak" dediğine göre, ufukta çözüm göründü.

Onlar bile Türklerle Kürtlerin arasındaki dini bağların nasıl kuvvetli, olduğunu, akrabalıklarla iç içe geçtiğini gördü.

Açılım her yer kapsadı bir tek "Deniz ve" Bahçeli" alanları kapsamadı.

***

Şöyle bir düşünelim; Dünya bilim ve yeni teknolojilerle ilgilenirken Türkiye yıllardır ne ile meşgul edildi; sağ-sol, alevi-sünni, laik-şeriatçı, Türk-Kürt ve son olarak terör ve yoksulluk.

Bunların hiçbiri bizim gerçek sorunumuz değil.

Türkiye''nin kronikleşmiş sorunlarının önündeki en büyük engelin suni kavgalar olduğu "Açılım" tartışmaları ile ortaya çıktı.

Demek ki toplumun değişik kesimlerini temsil edenler arasında uzlaşma olsa çözemeyeceğimiz sorun kalmayacak.

İşsizlik ve eğitimdeki ayrımcılığı da bu genel uzlaşma ile kısa sürede çözmek mümkün.

***

Ekonomik yatırım anlamına gelen bölgeye ilaç tedavisi için iş dünyası, "Siz kanı durdurun yatırımlar bizden" diyor, hükümete öneriler getirip katkıda bulunmak istiyorlar.

Bu vesile ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay''ı ziyaret eden Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) heyeti, çözüme katkı sağlamak için bir dizi öneriler paketi hazırlamış.

29 şubesinin 19''u Doğu ve Güneydoğu''da bulunan MÜSİAD''ın yapılan istişareler neticesinde ortaya çıkardığı öneriler, tüm sivil toplum kuruluşlarının ortak görüşü olarak alınabilir;

1-Açılımlar ülkenin önünde yıllardır sorun teşkil eden tüm konularda demokratik değişimi içermeli ve STK''lar da açılımın arkasında durmalıdır.

2- Çözüm tüm Türkiye''ye yönelik olarak dillendirilmelidir. Süreç, bir süre kısıtlaması olmadan kararlılıkla sürdürülmelidir.

3-Yeni Teşvik Kanununun arzu edilen sonucu verebilmesi için bölgenin istikrara kavuşması ve güven ortamının sağlanması ilk şarttır.

4-GAP ve DAP projeleri, Türkiye ve çevre ülkeleri besleyen bir gelir kaynağına dönüşecek ve istihdamı sağlayacaktır.

5-Bölgedeki enerji hatlarının güvenliği için terör sorunu acilen çözülmelidir.

6-Toprak reformu benzeri bir uygulamayla aileler arazi sahibi yapılmalıdır.

7-Bölge insanının meslek ve iş sahibi olabilmelerine yönelik olarak gerekli hallerde Türkçenin dışında seçmeli olarak ana dilde eğitimin de önü açılabilir.

8-Bölgedeki üniversitelerde bölgenin ihtiyacı olan bölümler oluşturulmalı ve akademisyenlerin bu bölgeye çekimi sağlanmalıdır.

9-Ramazan ayı kardeşlik mefhumunun geliştirilmesi için iyi bir fırsattır. Bu fırsattan yararlanmalıdır.

10-Özel sektörü çekmek için bölgesel KİT''lerin oluşturulması sağlanabilir.

***

Sonuçta, sürecin başarısı için ana eksen, doğudan-batıya, kuzeyden-güneye ekonomik entegrasyon.

Bu vesileyle komşu ülkelerle sıfır sorun politikası ile dış ticarette sağlanan açılımlar, benzer şekilde bölgesel olarak başarılabilir.

Açılım, eğer insan hakları çerçevesine oturtulursa, çözüm herkes için hayırlı olacaktır.

Zaten bölge halkının ve Türk milletinin istediği de o değil mi?

Herkes için büyük bir fırsat olan Ramazan ayı, nefsi terbiye etme, dizginleme vaktidir.

11 ay yemediklerimizi, içmediklerimizi tatma ayı değildir.

Tutma ayıdır.

Sadece kendime hatırlattım.

Ramazanınız mübarek olsun.