|
Cafcaflı zenginlikler
“Bugünlerde bizler (Bizden kasıt olarak “gelişmiş” ülkelerde yaşayanlardır ama küresel piyasaların,
IMF ve Dünya Bankası’nın
ortak baskısı altında “gelişmekte olan” ülkelerin çoğunda yaşayanlar da dahildir.” Tam tersi bir yöne gidiyor gibiyiz.”
Bireysel özerkliğin
sınırları genişlemektedir fakat eskiden devlet sorumluluğunda olan şimdi bireysel kaygılara terk edilen (
havale edilen
) işlevlerin yükü omuzlarına her geçen gün daha çok binmektedir.
Devletler
artık kolektif güvence/sigorta politikalarını desteklemekte, refaha ve güvenli bir geleceğe ulaşma görevini bireysel çabalara bırakmaktadır.”

“Büyük şirketlerin üst düzey yöneticileri 1980’lerde ortalama çalışandan 20 kat fazla kazanırken, şimdi (2 binli yıllar) 133 kat fazlasını almaktadır. Ancak bu öykünün sonu değil.

**

“Bilgi otoyollarından”
oluşan yeni ağlar sayesinde, her birey (kadın veya erkek, yetişkin veya çocuk, zengin veya fakir herkes)
kendi bireysel yazgısını diğerlerininkiyle
, özellikle halka mal olmuş idollerin (Sürekli sahne ışıkları altında, TV ekranlarında, gazete ve dergilerin ön sayfalarında yer alan ünlülerin) kaderiyle kıyaslamaya ve hayatı yaşamaya değer kılan değerleri onların
cafcaflı
bir şekilde sergiledikleri
zenginliklerle ölçmeye
davet edilmektedir. (Yahut medyanın dillere düşmüş aşırılıkları, her yere yayılması ve
sırnaşıklığıyla
mecbur bırakılmaktadır. Aynı zamanda tatminkâr bir yaşam sürdürme ihtimalinin gerçeğe dönüşme şansı sürekli azalırken,
“Mutlu bir yaşamın”
hayali kurulan standartlarıyla gıptayla bakılan nişanları aynı çizgide buluşma eğilimindedir. (Alın bir başka tutarsızlık!)”.

**

“Artık insanların davranışlarına yön veren şey, “Joneslarla aynı konumda” olmak gibi az çok gerçekçi bir arzudan öte, “
ünlülerle
aynı konumda olmak”, süper modelleri, birinci lig futbolcuları ve ilk ona girmiş şarkıcıları yakalamak gibi son derece bulanık bir fikirdir.”
“Yakın zamanda
Oliver James
’in söylediği gibi, “gerçekçilikten uzak özlemlerle gerçekleşmesi imkânsız beklentilerin” beslenmesi gerçekten
zehirli bir karışım
yaratmaktadır. Ama Britanya nüfusunun (Aslında dünyanın genç kuşağının tamamı) önemli kesimi
“zengin ve meşhur olabileceklerine”
, başarma ihtimalleri aslında 1970’lerden bu yana azalmış olsa da
Alan Sugar
veya
Bill Gates
gibi olabileceklerine inanmaktadır.”

**

“Peki, tüm bunlar bizi nereye götürüyor? Tahminimce alınacak derslerden biri her gün daha da netlik kazanıyor.
“düzenlenen”
ve “
düzenlenmeyen
toplumlarda yaşam birçok bakımdan farklılıklar taşımakta. Fakat mutluluğun hacmiyle (şimdiden keyfi sürülen yahut temin edilip elde edilmesi daha muhtemel olan)
mutsuzluğa bağışıklık
bunların arasında değildir. Her iki toplumda kendine has ıstıraplara, acılara ve korkulara sahiptir.”

**

“Bugün biliyoruz ki daha fazla
özgürlük
, insanın cesaretini ve insiyatif alma gücünü hareketlerini kısıtlayan küçük zincirlerden kurtarma yahut tercih özgürlüğü gibi sloganlarla desteklenmiş deregülasyonlar (
kuralsızlaştırmalar
), neticede evvelden onu destekleyen kişilerden oluşan
devlet müdahalesine
ve
kuralsız özgürlüklerin
tetiklediği felaketten zorla,
iktidar
yardımıyla kurtulmaya methiyeler düzen bir koroyla sonuçlandı.”

**

Kuralsızlaştırma
” hızla kirli bir sözcüğe dönüşürken, geçmişin kirli sözcükleri (kamu harcamaları, devlet teşebbüsleri, zorunlu düzenlemeler hatta millileştirme/kamusallaştırma gibi sözcükler) otuz yıllık “
özgürleşme
” dönemi içinde, üzerlerine yapışmış tüm kir ve çamurdan hızlıca arındırılmaktadır. Şu an kimse bu şaşırtıcı dönüşün ne kadar uzun süreli olacağını söyleyememektedir; ne var ki şimdi sarkaç “
kuralları kaldıran
” mantığın tam tersi yöne sallanmaktadır. Ancak fizik derslerinden öğrendiğimiz kadarıyla, her sallantıda sarkacı hareket halinde tutan “
kinetik
” enerji azalma eğilimine girerken, “
potansiyel
” enerji (sarkaç tekrar yön değiştirdiği anda “kinetiğe dönüşecek enerji) hacim kazanmaktadır. Bu kural tüm sarkaçlar için geçerli gibi görünmektedir.
Düzenlemeler ve kuralsızlaştırmalar
, yahut güvenlik ve özgürlük arasında gidip gelenler de buna dahildir.”
Not
; Yukarıdaki yazı 2017 yılında ölen ünlü sosyolog yazar Zygmunt Bauman’ın “
Borçlu zamanlarda yaşamak
” adlı kitabından yapılan alıntılardır.
#IMF
#Dünya Bankası
#Oliver James
#Alan Sugar
#Bill Gates
1 yıl önce
Cafcaflı zenginlikler
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset