Dünyanın ortak sorunu filan yok; Bütün sorunlar özel, bütün sorunlar kişisel, bütün sorunlar herkesin nev-i şahsına münhasır.
Çünkü
herkes kendini dünyanın merkezinde sanıyor.
Dünyanın sadece kendisi için döndüğünü,
sadece kendisi için ısı ve ışık yaydığını,
şekilden şekle sadece kendisini kendisine beğendirmek için girdiğini,
kendi zevkine göre değiştiğini zannediyor.
sadece kendisi için ekmek çıkardığını,
sadece kendisine özel kahve yaptığını,
sadece kendisi için döndüğünü,
sadece ona özel üretim yapmak için çalıştıklarını,
ayakkabı ve giysi üreticilerinin
sadece kendisine özel ürettiğini düşünüyor.
nefse hoş gelecek herşey.
Varlıklar aleminin en yücesi olarak küresel sistemde yerini alan insanoğlu,
evrenin en aşağılık varlığı da olabiliyor.
Makamı en alttan en üste kadar sonsuz.
Başkası için kendini feda edenler de var, kendi ufacık menfaati için başkalarını helak edenler de.
Özellikler bu çağda
hırs ve bencillik atına binmiş
, gözü hiçbirşeyi görmüyor insanoğlunun.
Atın uçuruma doğru duramayacak kadar hızlı koştuğundan bile habersiz.
Kendini
geri kalan bütün varlıkları
olarak görüyor.
Böyle olunca da
çevresel riskler, gelir eşitsizliği, işsizlik ve toplumsal kutuplaşma
dünyanın en önemli riskleri arasında yer almaya devam ediyor.
Küresel riskleri görüp kabul edip harekete geçmek ve çözüm üretmek için uluslararası iş birliğine yönelmek.
Herkes, ‘Ben mutlu mesut zengin olayım yeter’ diyor.
‘Gittiği yere kadar’ diyor.
‘Gemisini kurtaran kaptan’ diyor.
Ve geminin en altında yaşam savaşı veren
bir kısmı yukarı çıkamadıkları için geminin altını delerek kurtulmaya çalışıyorlar.
Güvertede nispeten kendini rahat hissedenlerin bir kısmı aşağıda geminin su aldığını görüyor ve birlikte batacaklarını anlıyor ama onlar da kıllarını kıpırdatmıyorlar.
Herkes olacaklara, başına geleceklere razı olmuş gibi duruyor.
Çevresel sorunlardan politik gelişmelere kadar birçok alanda dünya giderek daha ‘
’ bir hal alıyor.
Önümüzdeki 10 yıl içinde küresel gelişmeleri şekillendirecek önemli 3 risk ekonomik eşitsizlik, toplumsal kutuplaşma ve yoğunlaşan çevresel tehlikeler olarak sıralanıyor.
Birbiriyle en bağlantılı iki risk
yüksek yapısal işsizlik veya eksik istihdam ve yoğun sosyal istikrarsızlık.
Farklı sektörlerden 750 uzmana sorularak hazırlanan ve 140 ülkenin incelendiği raporda önümüzdeki 10 yılda krizlerin ve dalgalanmaların artmasını önlemek adına
dünya liderlerinin ortak aksiyonuna
ihtiyaç duyulduğu vurgulanmış.
Kritik zorlukların çözümünde birlikte çalışmak için liderlerin bir acil eylem planı yapması gerekiyor.
Dünyada en yüksek işsizliğin olduğu 15 ülke sırasıyla şunlar; Yunanistan, Güney Afrika, ispanya, Nijerya, Irak, Portekiz İtalya, Mısır, Polonya, İran, Fransa, Kolombiya,
, Belçika, Hollanda.
Ancak işsizlik, ABD, Almanya, İngiltere gibi zengin ülkeler de olmak üzere bütün dünyanın da en büyük sorunu.
İşsizlik, gelir eşitsizliğini, toplumsal adaletsizliği ve kutuplaşmayı artırıyor.
İşsizlik adeta bütün kötülüklerin anası gibi.
Zengin ve yoksul sınıflar arasındaki uçurum arttıkça, düşmanlık artıyor. Ve toplumsal düzen yerini meşrulaşan kaosa bırakıyor.
Ve bu yüzden de
yükselişi ile
Belediye Başkanının
‘Suriyelilere yardımı keseceğim
’ vaadiyle seçimi kazanması aynı küresel tehdidin farklı ülkelerdeki yansımasından başka bir şey değil.
bu kadar yüksek olduğu bir dünyada
gününün işçi ve emekçi bayramı olarak kutlanması ne ifade eder?
Hangi işçi, hangi emekçi
aramakta ısrar eder?
bu kadar yüksek olduğu bir dünyada hangi işveren, hangi patron, hangi CEO, hangi yönetici
kullanmaya tenezzül etmez ve
vermekte hassas davranır?
Her canlının
yaşayacağı bir dünya için herkesin yapacağı birşeyler vardır ve
.