|
Global krizin 3. adımı

ABD''deki finans sektöründen sonra temel gıda maddelerindeki vurgun ile yoksul ülkelerin insanlarına inen derinleşen kriz, global ekonomide adaletsiz, insani olmayan yapılanmanın sonucu mu?

BBC Dünya Servisi için yapılan bir araştırma sorunun cevabını veriyor. Araştırmaya katılanların yarısı sürecin çok hızlı geliştiği görüşünde, yarıdan fazlası da küreselleşme sürecini adil bulmuyor.

Kapitalist sistem insanları borçlanarak tüketmeye sevkederek ömrünü uzattı. Ancak borçlanarak yüksek standartta yaşamaya alışan insanlar şimdi borçlarını ödeyemez hale gelince tatlı rüya bitti.

İnsanları borçlanarak aşırı tüketime alıştıran finans sektörünü sarıldıkları tahıl da kurtaramayacak.

Global krizin üçüncü ve en büyük adımı kredi ve kredi kart borçlularının ödememe kararı vermeleri ile atılacak.

* * *

Ekonomi yalnızca sayılar yığınından oluşmaz. Onun arkasında sosyal bir takım göstergeler vardır.

Bu sosyal göstergeler ve sonuçların rakam olarak yansıması ekonomik veri olarak adlandırılır.

ABD''den başlayıp yoksul ülkelere kadar ulaşan global dalgalanmanın sebeplerini yalnız ekonomik işleyişte aramak doğru sonucu getirmez.

Sonuçların sebeplerini sosyal ve ekonomik sistemin mantığında aramak en doğrusudur.

Hakim olan ekonomi ilkesi, daha çok üretmekse, tüketici daha çok istemeye, yani tüketmeye hazır hale getirilmelidir.

Bu durumda sanayi, tüketicinin daha çok meta alması için kendiliğinden istek duymasına umut bağlamaz.

Modası geçmek deyimini ortaya atar.

Eskiler daha uzun süre dayanacakken, tüketiciyi yeni bir meta almaya zorlar. Ürünlerin, giysilerin, dayanıklı eşyanın, hatta yiyeceğin bile şekillerinde değişiklikler yaparak kişiyi, istediğinden fazlasını almaya zorlar.

Sanayici üretimi artırmak ihtiyacındadır.

Bu ihtiyacı da tüketicinin isteğine güvenerek değil, büyük ölçüde tüketicini ne istediğine karar verme hakkına büyük bir saldırı olan reklama güvenerek belirler.

* * *

Temel gıda fiyatları neden çıldırdı?

Bunun birbirini tetikleyen bir sürü nedeni var. En önemlisi adaletsiz kalkınma.

Sonra finans piyasalarında serbest dolaşan yüksek kazanç hedefli 1 trilyon dolarlık sıcak para.

Daha doğrusu bu parayı nerede kâr varsa oraya yönlendiren uluslar arası fonlar.

Bu fonlar şimdi tahıl fiyatları üzerinden kazanca yönelince fiyatlar suni olarak fırladı.

İkincisi patlayan petrol fiyatları, biyo-enerji talebi.

Akaryakıt fiyatlarının yüksekliği araba sahiplerini biyo dizele yöneltince, talep artışı ile biyodizelin hammaddesi pahalandı.

Üçüncü sırada ise kuraklık.

* * *

Yoksulluğun bir de rölatif (göreceli) yönü var. Bu da kişinin gerçekten yoksul olmadığı halde kendisini yoksul sayması, yoksul hissetmesi ya da hissettirilmesi.

Bu insanı sadece "tüketen" bir varlık olarak değerlendirirken zaruri olmayan ihtiyaç maddelerini, tiryakilik ve görenekle zaruri hale dönüştürüyor.

Çünkü insanlar eskiden dört şeye muhtaç iken, günümüzde reklam ve alışkanlıklar vasıtasıyla 200 şeye muhtaç hale getirildi.

Bu mecazi (sigara, alkol, tatil, yeni model araba, yeni eşya, yeni moda elbise vb) yüzlerce ihtiyacı giderebilen insanların oranı ise çok düşük olduğundan, günümüz medeniyeti insanı çok fakir etti.

* * *

Bazı Batılı yazarlar bunu "reklam"la açıklıyor.

Mesela Erich Fromm bu görüşü taşıyanlardan sadece birisi.

Ona göre tüketime teşvikin önemli bir aracı olan reklam sayesinde insanlara gerçekten ihtiyaçları olmayan şeyler ihtiyaçmış gibi gösteriliyor.

İnsanlar her yeni çıkan ürünü bir ihtiyaç olarak algılamaya başlıyor.

Böylece toplumun normal bir ferdi görenek belasıyla aslında temel ihtiyaçlarını giderecek kadar varlıklı iken bir anda kendisini yoksul hissetmeye başlar.

Lüks yaşama tutkusu, hayatını medeniyet fantaziyeleriyle geçirme arzusu, onu kolay yoldan para kazanma yollarına iter.

Toplumda şans oyunlarına yönelmenin, rüşvetin, dolandırıcılığın, hortumculuğun yaygınlaşmasının altında yatan en önemli sebep budur.

Adil paylaşım yok

Türkiye gibi işsizlik oranının yüksek olduğu bir ülkede bazı Asya ve Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi bir isyan görülmüyorsa, bunu insanların İslam inancından kaynaklanan "yardımseverlik" özelliklerinde aramak gerekir. Ama yardımseverlikle kronik sorunlar çözülmez. Kalıcı çözüm üretmek gerekir ki onun adı da adil paylaşımdır. Bu mimsiz medeniyet insanı "fakir, sefih ve ahlaksız" yapıyor.

Bireysellik güçlendi

Sosyal Darwinizm yani kapitalizm toplumsal bir varlık olan insanı bireyselliğe sürüklerken, yardımlaşma prensibi yerine güçlünün zayıfı, zenginin fakiri ezmesini teşvik ediyor. Bu durum, yoksulluğun ilacı olan zekatın emredilmesi, faizin ve israfın yasaklanması ve karz-ı hasen''in (sadaka ve karşılıksız borç verme) tavsiye edilmesi gibi prensipleriyle ortadan kaldırılabilir.

Merdivenleri çıkarken, insanlara iyi davran. İnerken de aynı insanlara rastlayacaksın. (Cenap Şahabettin)
16 yıl önce
Global krizin 3. adımı
ABD ile Türkiye arasında yaşanan o gecenin hikayesi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?