|
İşe yaramayanı ürettik

İç siyaset ve kısır çekişmelerin yaşandığı günlük hayatın içinde, Ergenekon davası, Hilton sevdası ve Deniz Feneri yolsuzluğu iddiaları arka arkaya uçuşurken açıklanan büyüme rakamları kronik ekonomik sorunlarımızı tekrar öne çıkardı.

Büyümek hayal ederken küçülmüşüz.

Üretim var ama katma değeri de sıfır, istihdama katkısı da.

Çünkü laf üretmişiz.

İnsan kalitesi ve değerlerde de hızlı bir aşınma olmuş.

Bilgi bombardımanı ile doğrular yanlışa, yanlışlar doğruya dönüşmüş

Kişi başı milli gelir artışı ile birlikte dolar milyonerleri ve yoksullarımız da artmış.

Küçülme sadece ekonomik rakamlarda kalmamış.

İnsani yanlarımız da küçülmüş

* * *

Bu hafta açıklanan büyüme rakamlarına göre 2008''in ikinci üç ayında mal ve hizmet üretimi bir yıl öncesine göre yüzde 1,9 arttı.

Ekonomistler ve hükümetin bürokratları en az yüzde 3,5 büyüme bekliyordu.

Peki büyüme neden bu kadar geriledi?

Birincisi hane halklarının borçlanmada sınıra dayanmaları yüzünden özel tüketimin azalması.

İkincisi devletin tüketim harcamalarının yüzde 3,4, yatırımların da yüzde 16,8''e gerilemesi.

Devlet ve halkın kemerleri sıkmaya başlaması büyümede sert frene neden oldu. Üçüncüsü ve en kötüsü de özel sektörün devlet ve halka ayak uydurması.

Özel sektörde yatırım artışı neredeyse durmuş.

Yerli yatırımlarda artış oranı yüzde 0,6.

Bizim yerli yatırımcı olmuş “yatarımcı”.

* * *

Her yıl 700 bin gence iş bulma zorunluluğu kimin umurunda?

Devlet ekonomiden yavaş yavaş elini çekerken, çekilen yere özel sektör elini değil parmağını bile sokmak istemezse bu gençlerin hali ne olacak?

Ortada bu kadar işsiz varken sen istiflediğin paraları harcamak için sokağa nasıl çıkacaksın?

Gece eğlencelerine giderken, çocuğunu okula gönderirken, eşini alışverişte kaç korumayla güvence altına alacaksın?

Bu sorular için henüz erken diyorsan yanılıyorsun.

İşsiz olan insanların da günde senin gibi fizyolojik olarak 3 öğün yemek yeme ihtiyacı var.

İşsizlerin hatırlatması ağır olabilir!

Lüksemburglular gecikmekten üzüntülü

Türkiye''ye gelen yabancılar kervanına bu hafta Lüksemburglular katıldı.

30 işadamından oluşan heyet 44 milyar dolarlık dış ticareti olan İzmit ve Gebze Organize Sanayi Bölgesi''nde (GOSB) 60 firma ile işbirliği görüşmeleri yaptı.

GOSB''da 37''si uluslararası olmak üzere 116 firmanın üretim yapıyor.

Görüşmelere Kocaeli ABİGEM ve Kocaeli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Kanbak ile GOSB Yönetim Kurulu Başkanı Yücel Güngör de katıldı.

Lüksemburg Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanı Krecke''nin “Türkiye''yi sanki yeniden keşfediyoruz. Çok ihmal etmişiz. Fevkalade hatalıyız” demesi işbirliği konusunda ne kadar ciddi olduklarını gösterdi.

Yerliler neden “Mısır”! istiyor

Bizim tekstil firmaları Sabancı Holding''in CEO''su Güler Sabancı Brisa için “Mısır” sayıklarken, ünlü Alman markalarından Roy Robson, takım elbise üretecek yeni tesisini İzmir''de kurmaya karar verdi.

Ege Serbest Bölgesi''nde 3 milyon euroluk yatırımla kuracağı tesis gelecek ay faaliyete geçecek.

300 kişi istihdamlık fabrikaya şimdiden üç bin kişi başvurmuş.

Öte yandan ünlü Escada firması da, Ege Serbest Bölgesi''nde ya da Çorlu''daki Avrupa Serbest Bölgesi''nde fabrika kurmayı planlıyor.

Alman takım elbise üreticilerinden Leithauser de gelecek yıl Türkiye''ye gelmeyi planlıyor.

Bu firmalar niye Mısır yerine Türkiye''yi tercih ediyorlar?

Kaliteli ve eğitimli işgücü olduğu için.

Peki nitelikli iş gücümüz ve gelecek potansiyelimiz yabancıları Türkiye''ye çekerken Sabancı neden “Brisa''yı Mısır''a taşırım ha” diyor.

Geçmiş ya da gelecek yoktur. Sonsuz bir “şimdi” vardır. Cowley
16 yıl önce
İşe yaramayanı ürettik
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü