|
İlaçta 4x10"luk zincir

Büyük şair Necip Fazıl Kısakürek, kendisine “alçak” diyen birine, “Alçaklığın da bir seviyesi vardır. Sen alçak bile değilsin çukursun” diye cevap vermiş.

Bazı ecza depoları ve büyük eczanelerin kar hırsı ile ne dümenler çevirdiklerini duyunca inanamamıştım.

Ancak son günlere damgasını vuran sahte ilaç vurguncularına karşı yapılan “İksir” operasyonundan sonra anladım ki insanoğlu gerçekten yeryüzünün en şerefli varlığı olabildiği gibi tam tersi de olabiliyor.

Sektörü çok yakından tanıyan bir dostumun iddiasına göre ilaçtaki alicengiz oyunu şöyle uygulanıyor:

İlaç fabrikaları ürettikleri her ilacı yüzde 10 zamlı satılmak üzere ecza depoları ile büyük eczanelere satıyor.

Yıllardır 3 haneli kazanca alışanlar yasal olarak belirlenen yüzde 10 oranına kanaat eder mi?

Tabii ki etmezler.

Fabrikadan ilacı alıp eczanelere yüzde 10 karla satacak olan üçkağıtçı şirket önce kendi bünyesinde 4 tane sanal yani kağıt üstünde şirket kurar.

Bunlar arasındaki ilk şirket ilacı fabrikadan alıp yüzde 10 karla ikinci şirkete satar.

İkinci ve üçüncü, şirket de birbirlerine satış yaparken yasal hak olan yüzde 10 karlarını koyarlar.

Dördüncü şirket de ilacı fabrikadan almış gibi yüzde 10 karını koyarak eczaneye, eczane de fiyatı 4x10 artırılan ilacı bize satar.

Evet soygun zinciri böyle işliyormuş.

Tezgahı anlatan dostum bunun hangi ülkede hangi şirketlere ait olduğunu söylemedi.

Sen gazetecisin araştır bul dedi.

2006 yılında devletin ilaca ödediği para 9 milyar 685 milyon YTL.

Geçen yıl vatandaşın kullandığı ilaç miktarı ise 1 milyar 272 milyon kutu.

Bir de ilaca ödenen paradaki artışın çok önemli bir kısmının ''gerçek ihtiyaçtan değil'' gereksiz yere yazılan ilaçlardan, şişirme reçetelerden kaynaklandığını düşünürsek ilacın kimlere iyi! geldiği ortaya çıkar.

Yurtdışında farklı dozajlarda satılan ilaçlar Türkiye piyasasına sunulurken tercih hakkı tanınmıyor.

Uluslararası birçok ilaç firmasının doktorların ilaç tercihini etkilemek için yurtdışında uzun süreli ve 5 yıldızlı otellerde yapılan kongre, seminerlere götürdüğü herkes tarafından biliniyor.

Bilmediğimiz, doktorların ne kadarının bu etki ile ilaç yazdığı.

İnşaallah korktuğumuz kadar değildir.

İlaç firmaları ile doktorlar arasındaki ilişkide en çok baş ağrıtan konulardan en önemlileri, pahalı hediye ve promosyonlar ile lüks otellerde düzenlenen kongreler.

Son yıllarda ne idüğü belirsiz bir sürü de hastalık türedi.

İlaç sektöründe şimdi de hastalığa göre ilaç üretiminden, ilaca göre hastalık üretimine geçildiği iddiaları var.

Bu iddialar bu yıl çok tartışılacak.

Bir soygun iddiası da okuyucudan geldi onu da aktararak yazıyı tamamlayayım.

Çünkü bu iddiaların sonu yok:

Hastalara yatma kararı veren doktorlar eczaneden ilaç alıyorlar.

Diyelim 3 gün yatış verildi. Eczaneden 3 günlük ilaç alınıyor.

Fakat hasta aynı gün sonu taburcu ediliyor.

İlaçlar ne mi oluyor? Onların akibeti belirsiz.

Doktorlar bu sayede hem performans alıyor hem de o ilaçları özel muayenehanesinde kullanıyor.

Eğer araştırılırsa performans adı altında doktorlara başbakandan ve cumhurbaşkanından fazla para ödendiği ortaya çıkar ama...

İlaçtaki üç kağıtları duyunca aklıma Prof. Dr. Osman Altuğ''un yıllardır tekrarladığı sözleri geldi.

Osman hoca şöyle diyordu:

Türkiye''de herkes götürüyor.

Alışverişlerinde fatura talep etmeyenler bile birşeyler götürüyor demektir.

Mesele, kimin ne kadar götürdüğündedir.

Dürüstlük ateşten gömlek olmuş.

17 yıl önce
İlaçta 4x10"luk zincir
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak